descartesin burada dusunme sozcugu ile soylemek istedigi sey sig anlamda bir dusunme degildir aslinda. dusunmek; en basta suphe duymak olmak uzere hayal kurmak ve kavramak gibi bircok dusunsel faaliyeti de iceren bir yapiya sahiptir. dolayisiyla, descartes her seyin varliginden suphe duysa -hatta bedenin- bile varliginden suphe duyulmayacak tek bir sey oldugunu, bunu da dusunme faaliyetini gerceklestiren beyin oldugunu soyler. o yuzden felsefesini saglam temeller uzerine kurmaya calisan descartes brain-in-the-jar diye tabir edilen kavanozdaki beyin tabirini ortaya atar.
peki descartes ve felsefesi nasil buraya gelmistir?
descartes, bireyin, tanrinin ve dunyanin varligini ispatlamak icin en basta her seyden bagimsiz, acik ve tamamen dogru olan bir onermeye ihtiyac duydugunu ifade etmistir. bu yuzden, oncelikle bu dogruya ulasmak icin birtakim faaliyetlerde bulunur. bunlar kisaca uc baslikta toplanabilir:
-yanilsama argumani
-ruya argumani
-kotu ruh argumani
yanilsama argumani ile beraber duyu organlarimizla kavradigimiz her seyin bir yanilsamadan ibaret olabilecegini soyler descartes. duyu organlarinin nasil isledigini bilmedigimizden onlarin bize neyi nasil gosterdiginden emin olamayiz. herkes icin evrensel olan bir dogrunun varligi mumkun olamaz boylece. iki kisi ayni seye masa, ya da ayni renge yesil diyor olabilir; ancak, bu ikisinin de ayni seyi ayni sekilde algiladiginin bir gostergesi olamaz. dolayisiyla tum algi nesneleri hayatimizdan cikmis durumda.
ruya argumani da benzer bir yerden yola cikarak sunlari soyler. nasil ki ruya gorurken aslinda gercekmis gibi yasariz, aslinda dunyada gercek olarak yasadigimiz seyler de bir ruya olabilir. ruya ile gercegi nasil ayirt edebiliriz? edemeyiz. dolayisiyla, yine alginin bize sundugu hicbir seyin varligindan emin olarak soz etmemiz mumkun degildir.
algi ile olmayan, zihnimizle yapabildigimiz tek sey geriye matematiksel islemlerdir. duyu organlarim olmadan da matematiksel islemleri yerine getirmem mumkundur. o yuzden onlarin varliginden emin olabilirim, diye dusunurum.ancak burada da kotu ruh argumani devreye girer. ya cok ama cok kudretli bir varlik varsa ve bu varlik tanri kadar guclu ancak bu gucunu insanlara kotu seyler yaptirmak icin kullaniyorsa. yani 2+2 aslinda 4 degil ya da ucgenin ic acilari toplami 180 degil de beni bu kudretli guc yaniltiyorsa...
dolayisiyla geriye elimizde hicbir sey kalmiyor. kalan yegane sey bunlari dusunuyor, sorguluyor olmak. bunu yerine getiren bir beynin olmasi. o yuzden descartes algi nesnelerinin varligini henuz ispatlamadigi su asamada bu dusunme/suphe duyma faaliyetini gerceklestirmek icin bir vucuta gerek duyulmadigini dile getirir. felsefesinin bu asamasi onu suphecilerden ayirarak saglam temeller uzerine bir dogru zinciri olusturmasini saglar.
dolayisiyla cogito ergo sum bireyin kendiliginin, tanrinin ve dis dunyanin ispatlanmasinda descartes icin gereken acik, bagimsiz ve tamamen dogru olan bir onermedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?