neyi, nasil dusunmeliyiz? dusunmek icin yola ciktigimizda karsimiza cikan yuzlerce kavram karsisinda hayrete dusmemiz normal. ancak bu saskinligi uzerimizden en kisa zamanda atmamiz gerekiyor. zira hayrete duserek kaybedecek vaktimiz yok. hayat kisa. lafim “cok okumak istiyorum” diyen cahillere degil, laf kalabaligiyla vakit kaybetmeden cok okumayi tercih edenlere.
kavramlarin etimolojisine inerek calisan bir beyinin idealar evreninde kaybolmadan yoluna devam edebilmesi icin olusturacagi kronolojiyi betimlemeye calistigim bu bolumde dunya tarihinde dusuncenin dogusunu etkileyen olaylari ya da olgulari anladigim kadariyla anlatmaya calisacagim. esas kabul ettigim kitaplardan yaptigim alintilarla yurudugumuz yolumuzu aydinlatacak ve resimlerle edindigimiz bilgileri pekistirecegim.
thales’ten bu yana gelisen dusunce ve dusuncenin metodunu, yillar ve hatta caglar icinde nasil devindigini gorebilmek icin burada alintilanmis birkac kitapla yetinmeyecek olursak ideal olana kavusmus oluruz kanaatindeyim.
2500 yil oncesinden bu yana dusunenlerin dusunduklerini elden geldigince analiz etmek bizim gorevimiz. ancak bu calisma icinde ayrintilarin kiymetini bilmek ve olaylar arasindaki neden-sonuc iliskisini tarihci zihniyetiyle koyabilmek bizlerin ozverisiyle alakali bir durum. bilginin azligi ya da coklugu, bilgiye ihtiyac duyani ilgilendiren bir durum. “anlamak isteyen”in siniri olmadigi gercegini gorecek olursak calisma boyunca gosterecegimiz sabir ve sebat bizi ideale kavusturacaktir.
anlamak varken,
kaynak: ansiklopedi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?