aradığı sevgiyi, şefkati ebeveynlerinde, büyüklerinde bulamamış kırık kalpli bir çocuktu. galatasaray lisesinde kendini terk edilmiş hissettiği yıllara ait anıları bile bunu anlamaya yeter. bence bu üzüntüsünden aldığı dersle tüm dünyayı zayıf olanın şefkat gördüğü, sistemin herkese haysiyetli bir yaşam sunabildiği bir yere dönüştümek hayalinin peşine koştu bir ömür boyu... bir siyasetçi değil düşünürdü, bir asker değil hümanisttti. her şeyden önce bir insandı... güzel bir insandı.
"limonata ve rafadan yumurta" isimli bir köşe yazısı ile hayatımı değiştiren ilk hareketi başlatmıştı. yaşamımı yepyeni bir gözle görmemi sağlamıştı. uzunca bir süre, uyanışımı sindirmek sürecindeyken tam yazısında tarif ettiği şekilde limonata yapmıştım kendime aklıma estikçe. yudum yudum içerken bir yandan da dalgın dalgın düşünürdüm. şimdi hakkında bir dolu değersizleştirici sözler de söyleniyor, ölümünden sonra bile. bunca hakareti hak ettiğine inanmıyorum. bu dünyada ne kötüler varken gözlerinin içi parlayarak konuşan, sevgiye aç bu adamı yerle bir etmeye çalışmak haksızlık benim gözümde. dünya ona bir şey borçlu değilse bile ben borçluyum. benim yolumu açmıştı. nur içinde yatsın... gittiği yerde mutluluğu bulsun...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?