bu aralar içim coşar olmuş aşka. fark ettim ki kurtulmuşum şarkıların spontane aşk sözlerinden... dönmüyor artık vira beynimde..ne zaman birine güzel bir şey söyleyecek olsam bir şarkı sözü hediye etmekten, benden olmayanı başkasına vermekten kurtulmuşum artık…sadece sana akan,sana taşan,sen hisleri yansıtmak ister olmuşum ki ne uzun zaman olmuş bendeki senimi anmayalı.döndüm ben sevgili.ta nerelerden dolandım geldim sana bir bilsen…ne güzellerden, ne asillerden, ne erdemi sağ cebinde leblebi diye taşıyanlardan döndüm…ama bak döndüm…sen ki güzele güzel dedirten, sen ki asaletin önünde diz çöktüğü, sen ki varoluşuma erdem kavramını aşılayansın…
peki tamam yalan söylüyorum…bu masallardan çıkma aşk sözcükleri bize ait değil, biz değiliz,biz olamayız, olmayız! sana dokunmadan yani yani sonsuzluğa bir kere değmeden nasıl ait oluruz ki masallara…sonsuzluk demişken ben inanmazdım sonsuzluk diye bir kavram olduğuna ta ki aynadaki aksimin sen olduğunu fark edinceye…ama biliyor musun ayna da hep farklı görünür yansımalar…sen değilsindir hiçbir zaman tam anlamıyla yansımadaki görüntü…çünkü bakmak girer devreye görmek girer,etki girer,his girer,arayış girer,bekleyiş girer…o an ki ruh kompozisyonun neyse gördüğün kompozisyonda o olacaktır. buda senin baktığın ve senin kalbinle gördün şeydir ki gerçek görüntün o değildir.o sadece iyi tanıdığın ezberlediğin her an aşina olduğun bedenindir. işte o benim.o uzansan da hiçbir zaman dokunamayacağın bu yüzden sonsuzlukta bıraktığın ama karşında sıcacık duran,senin bakışınla şekillenip sana bakan ve sana tıpkı aynınmışsın gibi benzeyen aynadaki aksin,beni yansıtır...
aynada aksin beni yansitir
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?