ıstanbul üniversitesi'nin newroz kutlamalarından ötürü aldığı söylenen yeni karar. muzik aletlerinizle giremiyorsunuz, el konuluyor girişteki arama sonucunda.
üniversiteye enstrümanla girme yasağı
-şşştt evlat, o zımbırtıyla giremezsin!
-niye dayı?
-birinin gözüne falan sokarsın o aletin sopasını.
-dayı, bu sopa değil arşe, yani yay. alet değil, keman.
-onu bunu bilmem, belki birinin kafayı filan bile kırarsın.
-nasıl yani? bu nazik, hassas, gül yaprağı gibi narin bir parça.
-hıı hıı, o gül yaprağının altunda bi de dikeni var. onu filan batırırsın. biz bilmiyoz sankim.
-dayı, bunu tellere dokundurup o tatlı sesleri çakarıyoruz.
-he he, biz de inanduk. gelecen milletin bi kulağından sokup öbür kulağından çıkaracan. haydi ordan züppe, biz bilmiyoz sanki sizi.
-dayı, nasıl olacak o iş? bu yay nasıl sokuluyor kulağı?
-hadi oradan münasebetsiz! cambaz mıyım ben? sen daha iyi bilirsin?
-dayı, sen ortaya attın bunu? bak sana "yine bir gülnihal aldı şu gönlümü" deyip bir parça çalayım.
-bir de hırsızlık yapacan ha?
-ne hırsızlığı?
-dedin ya?
-ne dedim?
-parça çalacam dedin ya, hem de gülnihal denen o yellozla.
-dayı, sen içtin mi?
-vazife başında çay bilem içmem.
-o zaman birisi sana su diye başka şeyler içirmiş.
-vazife başındaki görevliye hakaret möhüm bir suçtur.
-iyi de benim vazifem de öğrencilik. hem de konservatuvar öğrencisiyim, ayrıca bu kemanla çalacağım ödevlerim var.
-onu bunu bilmem, hocan düşünüp kemanı kendi getirsin.
-dayı senin çocukların okula gittiğinde kalemini silgisini çantasını hocası mı getiryor?
-yok, benim oğlan öyle şey yapmaz. eşşek herif işi bu. taşıcak tabi.
-benim de işim bu dayı.
-hocanı bul, o çözsün.
-dayı vereyim bu yayı.
-olmaz, belki o zımbırtıyla birinin kafaya vurursun.
-zımbırtı deme ona, benim hayatım o.
-tahta kafa olmuşsun, hadi ordan.
-dayı, hakaret ediyorsun, seni şikayet edeceğim. bak şu iki arkadaşım da şahit.
-kime gidersen git, işimi yaparım vazifeme bakarım.
-yürüyün arkadaşlar, böyle adamlarla uğraşacağımıza sahilde üç beş güzel parça çalıp kendimize geliriz.
-hı hı, ya işte dedim ya. buraya girip hırsızlık yapamadın, sahildeki dükkanlara dalacan ha!
-dayı, sen bir ıq testi yaptır. yazık senin çocuğa.
-niye dayı?
-birinin gözüne falan sokarsın o aletin sopasını.
-dayı, bu sopa değil arşe, yani yay. alet değil, keman.
-onu bunu bilmem, belki birinin kafayı filan bile kırarsın.
-nasıl yani? bu nazik, hassas, gül yaprağı gibi narin bir parça.
-hıı hıı, o gül yaprağının altunda bi de dikeni var. onu filan batırırsın. biz bilmiyoz sankim.
-dayı, bunu tellere dokundurup o tatlı sesleri çakarıyoruz.
-he he, biz de inanduk. gelecen milletin bi kulağından sokup öbür kulağından çıkaracan. haydi ordan züppe, biz bilmiyoz sanki sizi.
-dayı, nasıl olacak o iş? bu yay nasıl sokuluyor kulağı?
-hadi oradan münasebetsiz! cambaz mıyım ben? sen daha iyi bilirsin?
-dayı, sen ortaya attın bunu? bak sana "yine bir gülnihal aldı şu gönlümü" deyip bir parça çalayım.
-bir de hırsızlık yapacan ha?
-ne hırsızlığı?
-dedin ya?
-ne dedim?
-parça çalacam dedin ya, hem de gülnihal denen o yellozla.
-dayı, sen içtin mi?
-vazife başında çay bilem içmem.
-o zaman birisi sana su diye başka şeyler içirmiş.
-vazife başındaki görevliye hakaret möhüm bir suçtur.
-iyi de benim vazifem de öğrencilik. hem de konservatuvar öğrencisiyim, ayrıca bu kemanla çalacağım ödevlerim var.
-onu bunu bilmem, hocan düşünüp kemanı kendi getirsin.
-dayı senin çocukların okula gittiğinde kalemini silgisini çantasını hocası mı getiryor?
-yok, benim oğlan öyle şey yapmaz. eşşek herif işi bu. taşıcak tabi.
-benim de işim bu dayı.
-hocanı bul, o çözsün.
-dayı vereyim bu yayı.
-olmaz, belki o zımbırtıyla birinin kafaya vurursun.
-zımbırtı deme ona, benim hayatım o.
-tahta kafa olmuşsun, hadi ordan.
-dayı, hakaret ediyorsun, seni şikayet edeceğim. bak şu iki arkadaşım da şahit.
-kime gidersen git, işimi yaparım vazifeme bakarım.
-yürüyün arkadaşlar, böyle adamlarla uğraşacağımıza sahilde üç beş güzel parça çalıp kendimize geliriz.
-hı hı, ya işte dedim ya. buraya girip hırsızlık yapamadın, sahildeki dükkanlara dalacan ha!
-dayı, sen bir ıq testi yaptır. yazık senin çocuğa.
kampüste sağda solda akdeniz akşamları, gülpembe minvalinde şarkılar çalacak tipleri engelleme amacıyla yürürlüğe girmiş olduğunu düşündüğüm yasak, men, nehiy.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?