mehveş evin tarafından yazılmış zamana uygun bir inceleme yazısı:
---------------alıntı---------------
türkiye’nin her geçen gün daha da içine battığı durumu sadece “yolsuzluk” veya “hırsızlık” olarak tarif etmek yeterli değil. zira en tepedeki siyasi liderin merkezinde olduğu, çocuklarını kullandığı, iş adamlarınca “korkulan bir patron” olarak anıldığı bir ülke, yolsuzluğun sıradanlaştığı ülkelerden ayrılıyor.
zira biz, nijerya, nepal, hindistan, pakistan gibi toplumun her kademesinde yolsuzluk ve rüşvetin egemen olduğu ülkelerden değiliz. 80’lerde öyleydik. ama mali yasa, düzenleme ve uygulamalar, artık sıradan bir vatandaşın veya iş insanının gayrı resmi yollara başvurmasını engelliyor, denetliyor.
misal; türkiye’de şahıs şirketi kuran bir girişimci, kazandığının yarısını devlete veriyor. vergiler öyle bir denetleniyor ki en ufak bir hata (ya da muhalif hareket) bile büyük para cezaları, hatta hapse düşmenize yol açabiliyor.
algi değişmez
buna karşılık, iktidara bağlı yerel yönetimler, iktidardan nemalanan iş dünyası ve başbakan’la yakın çevresi için bu kuralların geçerli olmadığının farkındaydık. artık iş tahminden çıktı, kanıtları var. ister bundan sonra hsyk’yı toptan lağvedin, ister 17 aralık davasının bütün şüphelilerini baş tacı edin, algı değişmez.
üstelik şimdiye kadar yapılan hiçbir açıklama ve davranış, bu çarpık düzeni yalanlayamadı: konunun uzmanları, ses kayıtlarının gerçek olduğunu açıkladı. hükümetin 17 aralık’tan bu yana dek attığı ve cumhurbaşkanı’nın onayladığı her adım, şeffaflığa ve dürüstlüğe değil, delilleri karartmaya, gayrı hukuki ve daha da baskıcı bir düzenin kurulmasına hizmet etti. öyle ki iktidarın taraftarları bile “çaldıysa fakirler için çalmıştır” diyecek kadar alçalabildi.
yerel seçimler yaklaşırken ortaya dökülmeye devam edecek kiri ve olası sonuçlarını tahmin etmek zor. şahsen en çok işin psikolojisini merak ediyorum:
bir insan nasıl yolsuzluğu yaşam biçimi haline getirebilir ve bu kadar açgözlü olabilir?
empati yoksunu
corruption watch (yolsuzluk nöbeti), bazı insanların neden yolsuzluğa bulaştığını araştırmış. klinik psikiyatrist dr giada del fabbro, yolsuz davranışa meyleden karakteristikleri şöyle sıralıyor:
- empati yoksunu: kendini başkasının yerine koymakta zorlananlar, yaptıklarının onları nasıl etkileyeceğini anlamakta zorlanır.
- benmerkezci: egoist adama vır gelir, tırıs gider…
- manipüle eder: sistemleri ve başkalarının algılarını kandırarak etkiler.
- hak görür: başarıya hakettiklerini, diğerlerinden daha fazlasına sahip olmayı ve özel muamele görmeye kayık olduklarına inanırlar.
- yansıtma yapar: suçu başkalarına yüklemek, yaptıklarının sorumluluğunu taşımak istemezler.
dahası da var: heyecan arayışı, anında ihtiyaçlarının giderilmesi duygusu, risk alan davranış tutkusu ve elbette, güce aşırı derecede ihtiyaç duymak…
psikologlar, kişinin ahlakı ve etiği anne babadan aldığını hatırlatıyor: yani bize ilk bakan, eğitenlerden öğreniyoruz bu değerleri!
aile mefhumunu bu kadar çok sarf edenlerin yaptıklarına bakınca insan gerçekten hayret ediyor…
hirs mi ihtiyaç mi?
- kriminolog dr. grobler’e göre hırs, her insanda var. ancak bazıları hırsı kontrol edebilir, bazıları edemez. servetini sürekli büyütme ihtiyacındaki biri, her fırsatı değerlendirir.
- güvenlik uzmanı bruce schneider ise meseleye farklı yaklaşıyor: insan evladı yolsuzluk yapıyor, çünkü sevdiklerine fayda sağlamak ister. bu nedenle yapılanların etik dışı olduğunu kabul etmez. neden bu kadar çok kişinin yolsuzluğa bulaştığını anlamak adına, değişik bir yaklaşım…
- bir kişinin sosyal ve siyasi gücü kullanma biçimi, kişinin sınırlarını ve ahlaki değerlerini ortaya çıkarır. güç sahibi kişi, sadece güç sahibi olanlara saygı duyar. bu da gücün kötüye kullanımına yol açar.
---------------alıntı---------------
•http://mehvesevin.tumblr.com
yolsuzluğun psikolojisi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?