gelin alayı

pipisik
antalya’dan:

düğünden bir gün önce yapılır. antalya’da düğün, kız evinin büyük bir masrafa girmesi olarak kabul edilir. çünkü kız evi bütün eşyayı yapmak zorundadır. buna karşılık erkek evi sadece gelinlik kıyafeti ve pek az eşya alır. düğün genel olarak bir hafta önce başlar. kız evinin hazırlamış olduğu çeyiz, erkek evinin gönderdiği vasıta ile gelin evine götürülür. bu da başlı başına bir törenidir.
eşya taşımak için dört tekerlekli atlı tatar arabaları tercih edilirdi. ancak daha eskiden gelinin çeyizi, özellikle süslenmiş bir devenin sırtına yüklenip genç çiftin oturacağı eve götürülür, orada sergilenirdi. devenin sırtına yüklenip rengarenk yorganlar, çarşaflar, yastıklar, halılar, çanak çömlek, tencereler tavalar ve daha neler neler vardı. o devenin, kaleiçi’nin bir otomobilin geçemeyeceği daracık sokaklarında, tangır tungur sesler çıkararak ilerlemesi görülmeye değer bir şeydi. sonra çeyiz devenin sırtından indirilip evin bir odasında sergilenirdi. eskiden kapılar hep açık olduğu için, konu komşu çeyizi seyretmeye giderdi. bunu yapmamak da biraz ayıp sayılırdı.
1970’li yıllara kadar ise çeyiz taşıma şöyle yapılırdı. 8-10 araba ve hamallar kız evine gelir. önce bu taşıyıcılara mendil, kumaş parçaları gibi hediyeler verilir. sonra kız çeyizi arabalara taksim edilir. döşek, yorgan halı, kilim, gelin sandığı, birkaç sandalye ve bir kızın o zamanlar çeyizinde ne gerekli ise işte onlar. zurnacı ve davullar on-on beş kadar da oynayan erkek önde, en son ayna ve aynalı dolaplar yüklenen arabalar peş peşe yola çıkardı. başka bir arabada da , "lülü lülü" çeken kadınlar olurdu. gelinle damat arabaların arkasındaki takside olurdu genellikle. caddelerden büyük geçilerek gelin evine gelinir ve eşyalar indirilir. aynı gün veya ertesi günü kız evinin yakınları gelin evine gider. o gün kız çeyizi eve yerleştirilir tören, genellikle pazartesi-salı gününe tesadüf eder. döşenen ev gelen misafirlere, tanıdıklara, düğüne çağırılanlara gösterilir. bazen gelin odaları
"yeşil murattır" geleneği uyarınca kapıları, pencereleri yeşile boyanırdı. gün boyunca süren "ev yazması" denilen bu merasim de, türkülerle ve verilen ikramlarla çok neşeli geçerdi.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol