cahit külebiden...
ı
bilinmez hangi şehirde
yaşarsın aşktan habersiz,
küçük çakıl taşım, nasıl bulayım!
kaybolmuşsun bir kocaman nehirde.
bu kimin çocuğu, der, seni görenler.
benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan.
bunca kötülüğü bağışlatır bakışın
yanakların kızarır ağlamaktan.
bir gün sokakta rastlasam, ellerini
alsam avuçlarıma okşasam.
sıcaklığını tanır da mısralarımdan
kız kardeşimsin sanırlar belki.
son orada, ben burada
birbirimizden habersiz
ayrı yaylalarda yeşeren otlar gibi
bekleye bekleye çürüyeceğiz.
ıı
senin oturduğun şehirde
gökyüzü mavidir benimkinden,
çiçekler daha taze
kuşlar bile güzeldir birbirinden.
şarkılar daha neşeli, daha mahzun
akşamlar daha garipsi,
umut alabildiğine geniş,
umutsuzluksa denizler gibi;
trenler bile daha sevinçli
daha kederli gelir gider.
gençler bütün haşarı
yaşlılar büsbütün kederlidirler.
kadınların sütü daha gür, daha ak
çocukların iştahı, yerinde,
gemiciler bile daha sarhoştur
doğup büyüdüğün şehirde.
garibim! nazlım! öksüzüm
hayal rüzgarlarıyla emzir beni de
uzak ya, kokunu duyuyorum
gül gibi açıldığın şehirde.
curuyen otlar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?