-meclis i meb usan başkanı seçilmem sakıncalı görülüyor-
nutuktan...
efendiler, milletvekilleri, istanbulda toplandıktan bir hafta sonra, başkanlık divanı ve dolayısıyla meclis başkanlığı seçimi ile ilgili görüşmelere başlamışlar.
bir yerde işaret etmiştim ki, ben meclis başkanı seçilmeyi, bazı yararlarından dolayı lüzumlu bir tedbir saymış ve gereken kimselere bu konudaki düşüncelerimi de bildirmiştim. işte arz ettiğim gibi, bu konu üzerinde görüşülmeye başlandığı günlerde, 28 ocak 1920 ve 1 şubat 1920 tarihlerinde, rauf bey tarafından gönderilen yazılarda birtakım görüşlerden sonra, «biz pek büyük bir sakınca doğuracak olan bu konuyu ileri sürmekten vazgeçiyoruz» denmekte (belge: 230) ve «...özel gizli bir toplantıda yeniden söz konusu edildi.
şeref bey seçilmenizin yararlarını anlattı... seçim sırasında oyların dağılacağı yeniden kesin olarak hissedildiğinden, sizin, milletin başında, millî meclisin koruyucusu olarak kalmayı zaten tercih buyurduğunuz tarafımızdan söylendi.
yüksek şahsiyetiniz hakkında alkışlarla içten gösterilerin yapıldığı görüldü. genel toplantıda, reşat hikmet bey meclis başkanı, hüseyin kâzım bey birinci ve hoca abdülaziz mecdi efendi ikinci başkan vekili seçildiler» haberi verilmekteydi.
efendiler, benim başkanlığımı ortaya atan demek ki, yalnız şeref bey oluyor. gizli olarak yapıldığı bildirilen toplantıda, öteki şahıslar tarafından benim başkanlığa seçilmemin ne maksatla söz konusu edildiği, üstü kapalı olarak bile söylenmiyor. önce, ciddî gerekçelere dayanarak benim başkanlığımı ileri sürmeliydiler. ondan sonra da oyların dağılıp dağılmayacağını incelemeliydiler. yalnız, şeref beyin konuşması üzerine oyların hangi tarafa kayacağı konusunda bir karara varmakta isabet olmayabilirdi.
efendiler, rauf beyin başkanlık konusundaki açıklamasına verdiğim cevapta demiştim ki: «ileri sürülen sakıncalar, daha önce etraflıca düşünülen şeylerdir. benim başkanlığımı gerektiren sebepler bellidir.
bunlar, kuva-yı milliyenin millet tarafından kabul edildiğini göstermek, meclis dağıtıldığı takdirde başkanlıkla ilgili görevleri güven içinde yapabilmek, millî varlığımızla bağdaştırılamaz bir barış teklifi karşısında milletçe bir ayaklanma, meclisin başkanı sıfatıyla, milletin maddî ve manevî güçlerini savunma durumuna geçirme düşünceleridir. sözlerinizden, savunma ile ilgili olan bu durumların, bugün istanbul çevresince önemli sayılmadığı anlaşılıyor.
eğer, görüşlerdeki isabetsizlikten dolayı, vatan ve milletin savunulmasında bugün için ve yarın aksaklıklar ortaya çıkarsa, sorumluluk bu yanlışlığı yapanlara düşer. bunların benim şahsî isteklerimle ilgili olmadığını temine gerek yoktur.»
efendiler, harbiye nâzırının ve genelkurmay başkanının zorla düşürüldüğünü biliyoruz.
meclis başkanlığına seçilen merhum reşat hikmet bey in, bir uydurma sebeple yabancılar tarafından tutuklandığını haber almıştık. istanbulda bulunan heyet-i temsiliye üyelerinin tutuklanmalarının düşünüldüğü, rauf beyin 28 ocak 1920 tarihli yazısında bildiriliyordu. bu durumlardan, kuva-yı milliye aleyhtarlığının, meclisin dağıtılma ihtimalinin ve dolayısıyla milletçe savunmaya geçme zamanının daha da yaklaştığı meydanda idi. fakat bu gerçeği sezebilen azdı.
efendiler, reşat hikmet beyin kurtarılması için de ankaradan çalışmak gerekiyordu (belge: 231).
rauf beyin, meclisin durumunu anlatan 27 ocak 1920 tarihli şifreli telgrafında endişe verici bazı cümleler vardı. söz gelişi, kabine başlangıçta çekilmeyi düşünmüş, fakat çekilmemiştir.
meclisin bugünkü durumu, bu işi çözüme bağlamaya elverişli değildir, buradaki milletvekilleri, milletin maraş bölgesi ile ilgili olarak gönderdiği telgrafları, genel kurulda okumak cesaretini bile gösteremiyorlar. itilaf devletlerinden filânın falanın isteklerine uygun olarak davranmamızı tavsiye ediyorlar. toplanacak yerimiz yoktur (belge: 232, 233) gibi.
rauf beye, 7 şubat 1920de gönderdiğimiz bir yazıda, şu düşüncelerimizi bildirdik: «milletvekilleri, istanbuldaki iç ve dış etkilere kapılarak, barışa yönelme gayesini ihmal edip, kölelik, mevkî kapma hırsı, kıskançlık, kuruntu v.b. sebeplerle anlaşmazlığa düşmüşlerdir.
arkadaşlarımız, çok sayıda milletvekilini içine alan bir çoğunluk sağlayabilmek için, kendi düşünce ve inançlarından sürekli olarak fedakârlık yapmışlar ve uysal olmak sevdasıyla, hükûmet ve bilinen çevreler üzerindeki etkilerini büsbütün kaybetmişlerdir.
uyumsuzluk yaratmamak kaygısıyla bu davranışa devam edilecek olursa, millî dâvâya aykırı emellere ve türlü türlü ihtiraslara âlet olunmaktan, millî meseleler aleyhinde kararlar alınmasına engel olunamamaktan korkulur.
bu duruma karşı alınacak tedbir şudur: azınlıkta olsalar bile, ilkelerimize her bakımdan bağlı arkadaşlardan kurulu bir grupla yetinmek... bunun sakıncası uysallıktan azdır. hükûmeti mutlaka düşürmek ve kesin mücadele durumuna geçmek gerekir (belge: 234).
devamı için:
(bkz: hükümeti mutlaka düşürmek gereği)
meclis i meb usan başkanı seçilmem
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?