ama ilginç, ama hüzünlü, ama sevinçli...
herkesin bir yaşamı ve onun da anlatılacak bir kesiti vardır.
80 öncesi.
istanbul karışık. sıkıyönetim.
öğrenci olayları, sağcı solcu karşıtlığı.
yokluk.
sıra.
stokçuluk.
ibnelik.
yer: karagümrük, eminönü/taksim dolmuş durağı.
hava: yağmur ertesi puslu bir sabah.
başrol oyuncusu: kâhya. 40lı yaşlarda. sol bacağı o kadar kısa ki; onu kaldırımda, diğerini asfaltta tuttuğu vakit, ancak eşitleniyor yürüyüşü. bu yüzdendir öyle yürüyüşü. aklı hafif noksan. söylenilenleri tekrar etme ve simetri hastalığı sahibi aynı zamanda. bir arka sokaktaki ahşap viranede kalır. bir sobası vardır ama yakacağı yoktur. bir yorganı vardır ama ikincisi yoktur. geçen sene, taksime her sabah giden avukat nedim beyin verdiği kırçıllı gri bir paltosu, bir de balıkçılığa gittiği zamandan kalma keçe pantolonu vardır üzerinde, her gün giydiği. bir annesi vardır, ölmüştür. bir babası vardır ve diridir belki de(!), bilmez kim olduğunu.
kâhya: "taksim iki, eminönü üç... taksim iki, eminönü üç..."
birden, arkadaki akbankın girişinde bir hareketlilik görür. ikisi erkek biri kız üç genç, tam bankanın önünde kafalarına kar berelerini takmaktadırlar.
genç erkek: "ben ilk girecem. hemen arkamdan (eliyle diğer erkeği göstererek) sen gel, askeri de (bu sefer kızı işaret ederek) sen etkisizleştiriyosun. kimseye zarar vermek yok. planladığımız gibi; devrimci halkın sözcüsü olarak, sadece para yardımı topluyoruz, bu bir soygun değil. tamam mı?"
genç erkek 2: tamam!
kız: tamam.
kâhya: "kardeş (kızı göstererek)! beren tam olmamış. yamuk duruyo kafanda..."
(duymazlar)
genç erkek: "hadi arkadaşlar, yolumuz açık olsun, davranın!"
ilk önce çocuk girer içeriye, sonra diğeri ve en son kız. hemen arkalarından da kâhya. bereyi düzelttirmesi gerekmektedir. yoksa günü iyi gitmez!
genç erkek: (içeride. kız askeri rehin almıştır elindeki rovelverle) (bağırarak) "arkadaşlar! biz devrimci gençliğin birer üyeleriyiz."
kâhya: "arkadaşlar! biz devrimci gençliğin birer üyeleriyiz." bereni düzelt kardeşim, yamuk duruyor.
kız: "ya abi çekil kenara allahını seversen ya."
kısa bir şaşkınlık sonrasında, genç toparlar kendisini ve devam eder; "kimseye zarar vermeyeceğiz, (veznedara dönerek, kısık bir sesle) kasayı bu çuvala boşalt hemen arkadaşım. çabuk ol!"
kâhya: (bağırarak) "kimseye zarar vermeyeceğiz... kimseye zarar vermeyeceğiz... (ve kıza) bereni düzelt, bereni."
soygun tam planlandığı gibi, olaysız ve temiz bir şekilde gerçekleştirilmiştir.. kâhya haricinde! kâhya hâlâ bağırmaktadır bankada, gençler koşarak çıkarken: "kimseye zarar vermeyeceğiz... kimseye zarar vermeyeceğiz..."
2-3 dakika sonra askerler ve polis intikal eder olayın geçtiği yere. banka içerisindeki vatandaşlar, çalışanlar sessizlik içindedir. çünkü kâhya bağırıyordur halen: "kimseye zarar vermeyeceğiz... kimseye zarar vermeyeceğiz..."
apar topar üstüne atlar polisin biri kâhyanın, yere yatırır, kelepçeyi takar ama.. "kimseye zarar vermeyeceğiz" lere devam eder kâhya. bankada çalışanlardan hiç biri sesini çıkarmaz buna. tanıyorlar, her gün açtığı kapıdan dolmuşa biniyorlardır oysa. seslerini çıkarmazlar; "bu bizim kâhyadır, hafif delidir" demezler. karakola giderler polisler, askerler ve bizim kâhya. gidiş o gidiş.
yalnız hâlâ anlatılmaktadır: karakolda, işkence yapılırken ve ona "kimin hesabına çaldınız lan paraları" diye sorulurken verdiği cevap... "kimseye zarar vermeyeceğiz... kimseye zarar vermeyeceğiz"
.....
herkesin bir hikayesi vardır
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?