antonin dvorak, amerika’da üç yıl yaşadıktan ve 1896’da ingiltere’de son kez konser yönettikten sonra prag’a dönmüş, konservatuvardaki profesörlük görevine tekrar başlamıştı. o yıl, sayısı beşe ulaşacak olan senfonik şiirlerini bestelemiş, 3 haziran günü prag konservatuvarı’ndaki özel yorumdan sonra ilk üçü bu londra konserlerinde seslendirilmişti.
bunların ilk dördünde de çek ulusal şair ve etnologu karel jaromir erben’ in (1811-70) derlediği çek masalları, efsaneleri ve halk türküleri ile eski metinlerden yararlandı. erben, 15. yüzyıl kahramanı jan hus’un eserlerini de gün ışığına çıkarmış, büyük değer taşıyan çek baladlarını, ulusal masallar demeti’ni 1852’ de yayımlamıştı.
bu senfonik şairlerin ilki vodnik (su cini / water goblin) adını taşır. erben’in bu baladlarından yedi tanesinin sözlerini atarak güçlü orkestra efektleriyle, sanki öyküyü kendi anlatırcasına oluşturduğu bu eseri dvorák 6 ocak - 11 şubat 1896 günleri arasında bestelemiştir. eser hemen o yıl simrock yayınevinde basılmış ve dvorák ilk yorumu 14 kasım 1896’da, viyolonsel konçertosunun dünya prömiyeri için gittiği londra’da yönetmiştir.
yedi kısa sahne ve coda’dan oluşan, virtüozca bir orkestrasyonla rondo biçiminde düzenlenen bu senfonik şiir’de bir insanla evlenen su cininin, onun pençelerinden kurtulan kızdan aldığı korkunç intikam canlandırılır.
1. ilk sahnede cin ayışığında göl kenarında oturmuş, o sabahki düğününde giyeceği kırmızı çizmelerini dikmektedir. cinin, önce hafifçe ima edilen teması güçlenir ve sonra tehdit edici bir tuttiye dönüşür…
2. bundan sonra göl kenarında bir kulübe canlandırılır: cinin göz koyduğu genç kız, annesinin uyarılarına kulak asmadan, göl kenarına yıkanmaya iner. birden çıkan cin kızı çeker götürür, gölün derinliğine sürükler.
3. cinin göl altındaki dünyası canlandırılır. kız cinle evlenmek zorunda kalmıştır; tek tesellisi de kucağındaki bebeğine ninni söyleyip onu avutmaktır. ama yakınan şarkısı cini kızdırır; kız da onu yumuşatmaya çalışır.
4. cin kıza güvenmemesine karşın onun annesini ziyaretine izin verir. ama öfkeyle şartını söyler; bebeği bırakacak, akşama dönecektir…
5. anneyle kızın hüzünlü kucaklaşması viyolonsel ve solo flütün dokunaklı diyalogu ile vurgulanır…
6. cinin sinirli sabırsızlığı ise akşam çanından sonra öfkeye dönüşür…
7. kız dönmeyince cin kulübeye gider, kapıları vurur, fırtına çıkartır. öfkesinin doruğunda, başsız bebeğin gövdesini kapıya fırlatır… ürpertici havadaki coda’da ise kızın matemi cinin temasıyla karışarak eseri sona erdirir.
http://www.klasiknotlari.com
su cini
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?