71. onların başları da, savaşları da hayale müstenittir. öğünmeleri de, utanmaları da bir hayalden ötürüdür.
72. evliyanın tuzağı olan o hayaller, tanrı bahçelerindeki ay çehrelilerin akisleridir.
73. padişahın rüyada gördüğü hayal de o misafir pîrin çehresinde görünüp duruyordu.
74. padişah bizzat mabeyincilerin yerine koştu, o gaipten gelen konuğun huzuruna vardı.
75. her ikisi de âşinalık (yüzgeçlik) öğrenmiş bir tek denizdi, her ikisi de dikilmeksizin birbirine dikilmiş,
76. bağlanmışlardı.
77. padişah: “benim asıl sevgilim sensin, o değil. fakat dünyada iş işten çıkar.
78. ey aziz, sen bana mustafa’sın. ben de sana ömer gibiyim. senin hizmetin uğrunda belime gayret kemerini bağladım” dedi.
(muvaffakıyetler verici ulu tanrı’dan muvaffakıyet ve bütün ahvalde edebe riayet dileyiş, edepsizlik ve terbiyesizliğin pek fena zararları)
79 tanrı’dan edebe muvaffak olmayı dileyelim. edebi olmayan kimse tanrı’nın lûtfundan mahrumdur.
80. edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.
devamı:
(bkz: mesnevi 81 90)
mesnevi 71 80
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?