türkçenin yozlasmasi

aello
karşılığının olmasına rağmen dilimize ısrarla sokuşturduğumuz gerek ingilizce gerek fransızca gerek başak bir dilin sözcüklerini, türkçeymiş gibi kullanmaktan meydana gelen hatadır.

"bye", "trend", "şov", "je t’aime", "printer", "cd", "download et", "ok?" ve o daha bir çok sözcüğü türkçeymiş gibi kullanıyoruz. neden?

her dil bir kültürdür denir ve her dil bir başka dilden elbet etkilenmiştir ancak günümüzde yaşadığımız durum etkilenmeden çok yozlaşma sıkıntısıdır, dil kirliliğidir.

misal; hoşçakal bile derken onun yerine "kendine iyi bak" diyebiliyoruz. kulağa yanlış gelmiyor değil mi? "kendine iyi bak" diye çok yaşlı, bir de kültürüne geleneğine bağlı birine söyleyin, size vereceği tepki pek hoş olmayacaktır.
bu sözcük ingilizce "take care of yourself" cümlesinden gelir, ve bir bakıma kendi kendine bak demektir, bunda kötü bir şey yok şu zamanda, yadırgamıyoruz ama bir "allahaısrmaladık" sözcüğüyle aynı sıcaklığı taşımaz. söylenen kişi teist, atesit, deteist ya da agnostik olsun, fark etmez. insanda oluşan his aynıdır bir bakıma.

allahla olan ilgisi, insanın karşısındakini kendi inançlarıyla koruma durumuyla yakından ilintilidir; elinden başka bir şey gelmeyeceğini düşündüğü zaman, yine de bir şekilde müdahale etme, destek olma isteği duyar bunu söyleyen kimse ve kişiyi kendinden üstün gördüğü allaha emanet eder. kendine iyi bak sözcüğü bu anlamı taşımaz, aynı şekilde, kendi kendine baktır anlamı, yüzeyseldir.

"allahaısmarladık" sözcüğünün bu sıcaklığı kültürden gelir (o yüzden bahsedilen çok yaşlı kimsemiz bize ters tepki verebilir, "o ne biçim söz? biz birbirimize bakıcaz!" der mesela). take care in taşıdığı anlamlarsa, o dili kullanan insanların kültürlerinden gelir. dediğim gibi, her dil bir kültürdür. dilimize sahip çıkalım.
pinhan
arkadasim makale okurken mutekabiliyet nedir diye sorar, ben de correspond diye yanit veririm. hemen anlar. iskoc bir adamin divan edebiyati uzerine yazdigi tezi okurken siirlerin orijinallerini anlamam, ingilizce cevirilerinden okurum, hemen anlarim. bu yuzden de dusunurum acaba turkce burada mi yozlasir, yoksa coktan yozlasmis midir diye.

kelimeler kendi omurlerine sahiptirler; ancak biz dil devrimiyle onlarin omrunu yok etmeye calismisizdir. birden oldurmeye girismisizdir hepsini. ozunu bulacagiz diye, en oz turkceyle konusacagiz diye. sonra her sey halk tarafindan tutulmayan ve tek anlamli kelimelerde toplanmaya baslamiztir. zenginligi yok etmisizdir. ifrat demek isterken de asiri demisizdir, tefrit demek isterken de. bir seyi sadece bir kelimeyle ifade etmisizdir. o yuzden de baska turlu ifade etme sekillerini hakim dil olan ingilizceye saldirak yapar olmusuz.

sonra daha da komigi yeni kelimeleri ilginc bir sekilde uretmeye baslamisizdir. kelamdan, sozden gelen koku reddedip kelime yerine sozcuk’u kullanmisizdir. soz-cuk. cik, cik turkce’de kucultme eki olarak kullanildigindan etimolojik olarak bakarsak sanki kucuk soz demek istemisizdir. halbuki kelime, kucuk soz demek degildir.

yanlis anlasilmasin; malum konu cok musait. derdim dil devrimine karsi cikmak degil, sadece elestirmek ve uzerinde dusunmeye yoneltmeye calismak. latin alfabesinin gelmesi cok basarili bir eylemken dilde, kelimelerde boylesine yok etme eylemine gidilmesi cok basarisiz bir eylem olmustur. dolayisiyla turkce’nin yozlasmasi bugun baslamadi, devrimin kendisiyle beraber gelen kacinilmaz bir sonuctur bugun yasadigimiz.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol