rutkay azizin genel sanat yönetmenliğini yaptığı 45.yılını kutlayan büyük bir kurumdur.
ast
kirk beşinci
yilinda
siz iki yılı kısaca gözden geçirmişsiniz ve ben 45. yıla uzanan şu günleri nasıl ve ne biçimde değerlendireceğimi tam bilemiyorum.
dahası “ben”, “bizi” anlatmakta zorlanıyorum.
sizin 1964 yılında dile getirdiğiniz bu düşünceleri 2007 türkiye sine, dünyası na baktığımızda doğal olarak büyük değişimler yaşadığını hatta yaşamakta adeta yarış edercesine yol alındığı tartışılmaz görünüyor.
bu arada vizde her önüne gelenin ast çalışanı olduğu günleri de yaşamadan geçemedik.
oysa astdan geçip gidenler olduğu gibi,bir de ast yaşadıkça, hep astla yaşayacak gerçek çalışanlar olacaktır.
dünyaya bakışı ,emeğiyle ile dostluğu ve hepsinden öte insanlığı ile….
ve sanki insanlık çığırından çıktı! saldırgan, barbar, sömürücü güçler, doymak bilmez bir
açgözlülükle yeni bir dünya haritasını çizmenin peşindeler.
küresel ısınma tehditlerinin boyutu dehşet verici biçimde gözlenirken, paylaşmacı saldırganlar açıkça adını petrol ya da su savaşı olarak koymasalar da kan emici rüzgarlarını güzelim halklar üzerinde büyük bir iştahla estiriyorlar.
fırtına esecek günleri, umutla beklemek de bizlere düşüyor.
insanoğlunda ölen en son şeyin umut olduğunu bilerek ve üstelik salt umutla ve beklemekle yarınların da gelmeyeceğini bilerek…
yalnızlıklar, yanlışa düşmenin belki de baş habercisi.
bunu seçmesek de kimi zaman yalnızlığın derin acısını duyuyoruz. içimizi hüzün sarıyor, kimi oyunlar ise , kimi zaman hak ettiği alkışlardan yoksun kaldığı için, oyun size küsüyor, biz oyuna…
ama sahnenin bitmez tükenmez sınır taşımaz uğraşı yine onurlu, soylu biçimde sürmeye devam ediyor.
nereye kadar?...
bir bunu bilsek diyorum.
yere göğe koyamadığımız değerler alt üst olurken, değişim ve yenilenme adına akıl almaz pespaye yaklaşımların baş tacı edilip, her şeyi alkışlayanlar her şeye kahkaha atanlar topluluğunun işgali altında günü gün etme, benden sonrası tufan anlayışının egemenliğinde, biz kendimizi değişmezliğin hücrelerine mi tıkadık acaba?
hayır.
sanmıyoruz.
ötesi, inatla inanmıyoruz.
biz hatta ve siz “sorumlu seyirci”, tavrı belli ve taraflı, seçme çağında seçimini yapmış, ülkemde ve dünya barışı için emeğin en yüce değer olduğuna inanıyorsak ödün vermeksizin, onurlu ilkeli demokratik, laik, çağdaş, aydınlık türkiye cumhuriyeti nin yarınlarına dönük tutumlar ve düşünceler suçsa, bu suçu sahne üstünde ve yaşam sahnesinde işlemeye devam edeceğiz. birbirimizi yalnızlığa terk etmeksizin…
başta siz asaf çiyiltepe,güner sümer ve tüm yaratıcılar olmak üzere her birinizi derin sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.
bir sonraki yıllarında yazılması umuduyla.
dostlukla…
rutkay aziz
ankara sanat tiyatrosu
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?