insanı bezdiren en büyük "küçük" şeydir efendim bu. siz mutfağa gitmiş, dakikalarla şevkle bir tost, bir hamburger, bir sandviç ya da -ne ise efendim, konuyu dağıtmayın- hazırlamışsınız işte bir şeyler. diyorsunuz ki "çalışırken, ya da bir şeylere bakarken, ya da bir iki tane entari girerken şunu yiyeyim" diyorsunuz, "afiyetle" diye de ekliyorsunuz. fakat oradan muzip mi muzip, tatlı mı tatlı bir ekmek kırıntısı, bir salam parçası veyahut ne ise işte, klavye tuşları arasına giriyor efendim. o anda hayattan soğuyorsunuz, o kırıntıyı oradan, klavyeyi duvara vurup kırmak suretiyle çıkarmak istiyorsunuz ancak yapamıyorsunuz.
keşke yalnız olsanız efendim bu durumda. yanınızda biri varsa üstüne bir de rezil oluyorsunuz... klavyeyi tutmuş, ters çevirmiş, sallarken baş aşağı o kırıntı çıksın diye, valideniz odadan girse nasıl açıklarsınız bu durumu efendim? açıklayamazsınız tabii ki. allah korusun efendim.
peki bu illete nasıl çözüm getirebiliriz diye düşündünüz mü? ben düşündüm, şöyle de buldum:
ya bilgisayar başında yemek yemeyeceksiniz -aynı şey tabii ki tuşlar arasına kaçan sigara külü de için geçerli efendim- ya da yemek yerken naylon bir muşamba sereceksiniz efendim klavyenin üzerine, sorun hallolacak.
klavyenin tusları arasına düşen yemek artigi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?