genelkurmay’ın internet sitesinde yayınladığı açıklamadır. öyle göte böyle yarak denilmiştir açıklamadı çok açık bir şekilde. allah sonumuzu hayır ede. sadece son paragraf her şeyi anlatmaktadır.
http://www.tsk.mil.tr/bashalk/basac/2007/a08.htm
"türk silahlı kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."
27 nisan 2007 genelkurmay basın açıklaması
genelkurmay başkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı birinci tur oylamasının sonrasında yapılan içerisinde çok sert ifadeler bulunan açıklama.
askerin hassasiyetlerini vurgulayan ve 23 nisanda yapılan yanlış hareketleri sert bir şekilde eleştiren açıklamanın tamamı şu anda sitedeki yavaşlık nedeniyle ulaşamayanlar için aşağıdadır:
türkiye cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.
bu bağlamda;
ankara’da 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlamaları ile aynı günde kuran okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.
22 nisan 2007 tarihinde şanlıurfa’da; mardin, gaziantep ve diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada atatürk resimleri ve türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.
ayrıca, ankara’nın altındağ ilçesinde “kutlu doğum şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, denizli’de il müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, denizli’nin tavas ilçesine bağlı nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, atatürk ilköğretim okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.
okullarda kutlanacak etkinlikler, milli eğitim bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve genelkurmay başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.
anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.
bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. türkiye cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.
bu tür davranış ve uygulamaların, sn. genelkurmay başkanı’nın 12 nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği “cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.
son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. ayrıca, türk silahlı kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.
özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk’ün, “ne mutlu türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.
türk silahlı kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.
kamuoyuna saygı ile duyurulur.
kaynak:copy yapıp kapattığım için unuttuğum bir site..
askerin hassasiyetlerini vurgulayan ve 23 nisanda yapılan yanlış hareketleri sert bir şekilde eleştiren açıklamanın tamamı şu anda sitedeki yavaşlık nedeniyle ulaşamayanlar için aşağıdadır:
türkiye cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.
bu bağlamda;
ankara’da 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlamaları ile aynı günde kuran okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.
22 nisan 2007 tarihinde şanlıurfa’da; mardin, gaziantep ve diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada atatürk resimleri ve türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.
ayrıca, ankara’nın altındağ ilçesinde “kutlu doğum şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, denizli’de il müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, denizli’nin tavas ilçesine bağlı nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, atatürk ilköğretim okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.
okullarda kutlanacak etkinlikler, milli eğitim bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve genelkurmay başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.
anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.
bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. türkiye cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.
bu tür davranış ve uygulamaların, sn. genelkurmay başkanı’nın 12 nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği “cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.
son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. ayrıca, türk silahlı kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.
özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk’ün, “ne mutlu türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.
türk silahlı kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.
kamuoyuna saygı ile duyurulur.
kaynak:copy yapıp kapattığım için unuttuğum bir site..
muhtira nedir diye soranlar icin acik cevap.
i$te budur!
okumaya u$enenler icin minik olarak ozetlemek icap ederse genelkurmay ba$kanligi demi$ ki;
"kendinizi uzun bir suredir dingonun ahirinda olarak gordugunuz a$ikar.lakin unutulmamali ki bu ulkenin, cumhuriyetin ve laikligin teminati turk silahli kuvvetleridir.bundan $uphesi olan varsa da bu $upheleri akillarindan silmeye fazlasi ile muktediriz.aklinizi ba$iniza toplayin yoksa aklinizi aliriz!"
demi$.
i$te budur!
okumaya u$enenler icin minik olarak ozetlemek icap ederse genelkurmay ba$kanligi demi$ ki;
"kendinizi uzun bir suredir dingonun ahirinda olarak gordugunuz a$ikar.lakin unutulmamali ki bu ulkenin, cumhuriyetin ve laikligin teminati turk silahli kuvvetleridir.bundan $uphesi olan varsa da bu $upheleri akillarindan silmeye fazlasi ile muktediriz.aklinizi ba$iniza toplayin yoksa aklinizi aliriz!"
demi$.
saatlerin yüz yıl geri alınma hikayesinin doğru olduğu ispatlanmıştır.
özellikle açıklamanın sonundaki şu ifadeler çok dikkatimi çekti.
"son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. ayrıca, türk silahlı kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir"
"son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. ayrıca, türk silahlı kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir"
(bkz: sözde değil özde muhtıra)
emekli bir orgenarelin yaptığı bi açıklamada şöyledir:
biz laiklikte tarafız açıklaması biz köşke eşi kapalı birinin çıkmasını istemiyoruz ve bu konuda da fikrimizi ve tavrımızı açıkça belirticez, bunu daha fazla daha açık nasıl anlatılmasını bekliyorsunuz... diye bi açıklama yapmıştır..
biz laiklikte tarafız açıklaması biz köşke eşi kapalı birinin çıkmasını istemiyoruz ve bu konuda da fikrimizi ve tavrımızı açıkça belirticez, bunu daha fazla daha açık nasıl anlatılmasını bekliyorsunuz... diye bi açıklama yapmıştır..
son derece normal bir açıklamadır. genelkurmayın da tavrı zaten bilinmektedir. merak ettiğim bu gelişmenin akpye seçimde ne kadar puan kazandıracağıdır.
hatirliyorum da rahmetli bulent ecevit’in son kez ba$bakan oldugu senelerden birinde merve kavakci isimli fazilet partisi milletvekili bir hanim meclise turbani ile girmi$ ve rahmetli bulent ecevit kursude konu$ma yaparken bu ki$iyi gorerek $unlari soylemi$ti.
tarih: 2 . 5 . 1999 pazar
"sayın başkan, değerli milletvekilleri; türkiye’de, hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne, özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor; ancak, burası, hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir; burası, devletin en yüce kurumudur.burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. burası, devlete meydan okunacak yer değildir.lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!(a$agidaki linkten tum detayi okuyabilirsiniz.)"
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil1/bas/b001m.htm
o gunlerde bu tur faaliyetlerin onune gecebilecek bir iktidar partisi vardi mecliste ve bu hareketinden sonra yanli$ hatirlamiyorsam merve kavakci isimli ki$i anayasa mahkemesi 5 sene siyasetten men edilmi$ti.
oysa $imdi ayni durum meydana gelse, olasi durumu tasdik edecek ve mumkun olsa meclisteki tum bayan milletvekillerinin meclise turbanla girmelerini saglayabilmek icin her $eyi yapacak bir iktidar partisi var ulke yonetiminde.kisacasi bu tur faaliyetleri engellemeye cabalamayi birakin, tamamen bu tur faaliyetler icin zemin olu$turan bir iktidar partisi.
bahsettigim iktidar partisinin son oyununu da son gunlerde hepimiz izliyoruz.1999 senesinde bulent ecevit tarafindan meclise turbani ile girdigi icin azarlanan milletvekili donemi bitti, sene 2007 ve turban ulkenin en saygin makamina ve herkesin her daim can kulagini verdigi yere, yani cankaya ko$kune ta$indi ve bunu turlu oyunlarla iktidar partisi sagladi.
$imdi du$unuyorum da etrafimiz nelerle cevrildi bir inceleyelim.
en yuksek icraat makami, ba$bakanlik=akp milletvekili recep tayyip erdogan.
tbmm ba$kanligi=akp milletvekili bulent arinc.
ve son olarak turk silahli kuvvetlerinin ba$kumandani ve ulkenin ba$kani, yurdun en prestijli ve spekulasyona en kapali olmasi gereken makami, cumhurba$kanligi=akp milletvekili abdullah gul.
$imdi elde olan verilerle nasil bir ucgen icerisinde ku$atildigimizi ve bu ku$atmanin getirilerini biraz du$unelim.sonra bir de bugun gelenkurmay tarafindan yapilan basin aciklamasini yeniden okuyalim detaylari ile ve mumkunse gozlerimizi kapatip bir sure daha du$unelim.
turban dini degil siyasi bir arac olarak kullaniliyor, 1999 da meclisten di$ari cikartilan turban 2007 de cankaya ko$kune giriyor, 23 nisan cocuk bayrami kutlamalari yapilirken bir yandan da ayni gun akp tarafindan duzenlenen kuran okuma yari$masi yapiliyor, pek cok camiinin bulundugu bir yerde ozellikle ataturk lisesi secilerek turbanli kadinlara ve kizlara vaazlar veriliyor turk bayraklari ve ataturk posterleri indirilmeye cali$iliyor ve en sonunda ulkemizin, cumhuriyetimizin ve laikligin teminati olan turk silahli kuvvetleri anayasanin kendisine tanidigi hakki kullanarak var olan geli$melerden yana olan rahatsizligini biraz sert bir uslupla dile getiriyor.
dedim ya gozlerinizi kapatip eldeki verileri birbirine ekleyin ve nasil bir $eytan ucgeni icerisinde hapedilmek istendigimizi du$unun.
hepsi bu.
tarih: 2 . 5 . 1999 pazar
"sayın başkan, değerli milletvekilleri; türkiye’de, hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne, özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor; ancak, burası, hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir; burası, devletin en yüce kurumudur.burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. burası, devlete meydan okunacak yer değildir.lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!(a$agidaki linkten tum detayi okuyabilirsiniz.)"
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil1/bas/b001m.htm
o gunlerde bu tur faaliyetlerin onune gecebilecek bir iktidar partisi vardi mecliste ve bu hareketinden sonra yanli$ hatirlamiyorsam merve kavakci isimli ki$i anayasa mahkemesi 5 sene siyasetten men edilmi$ti.
oysa $imdi ayni durum meydana gelse, olasi durumu tasdik edecek ve mumkun olsa meclisteki tum bayan milletvekillerinin meclise turbanla girmelerini saglayabilmek icin her $eyi yapacak bir iktidar partisi var ulke yonetiminde.kisacasi bu tur faaliyetleri engellemeye cabalamayi birakin, tamamen bu tur faaliyetler icin zemin olu$turan bir iktidar partisi.
bahsettigim iktidar partisinin son oyununu da son gunlerde hepimiz izliyoruz.1999 senesinde bulent ecevit tarafindan meclise turbani ile girdigi icin azarlanan milletvekili donemi bitti, sene 2007 ve turban ulkenin en saygin makamina ve herkesin her daim can kulagini verdigi yere, yani cankaya ko$kune ta$indi ve bunu turlu oyunlarla iktidar partisi sagladi.
$imdi du$unuyorum da etrafimiz nelerle cevrildi bir inceleyelim.
en yuksek icraat makami, ba$bakanlik=akp milletvekili recep tayyip erdogan.
tbmm ba$kanligi=akp milletvekili bulent arinc.
ve son olarak turk silahli kuvvetlerinin ba$kumandani ve ulkenin ba$kani, yurdun en prestijli ve spekulasyona en kapali olmasi gereken makami, cumhurba$kanligi=akp milletvekili abdullah gul.
$imdi elde olan verilerle nasil bir ucgen icerisinde ku$atildigimizi ve bu ku$atmanin getirilerini biraz du$unelim.sonra bir de bugun gelenkurmay tarafindan yapilan basin aciklamasini yeniden okuyalim detaylari ile ve mumkunse gozlerimizi kapatip bir sure daha du$unelim.
turban dini degil siyasi bir arac olarak kullaniliyor, 1999 da meclisten di$ari cikartilan turban 2007 de cankaya ko$kune giriyor, 23 nisan cocuk bayrami kutlamalari yapilirken bir yandan da ayni gun akp tarafindan duzenlenen kuran okuma yari$masi yapiliyor, pek cok camiinin bulundugu bir yerde ozellikle ataturk lisesi secilerek turbanli kadinlara ve kizlara vaazlar veriliyor turk bayraklari ve ataturk posterleri indirilmeye cali$iliyor ve en sonunda ulkemizin, cumhuriyetimizin ve laikligin teminati olan turk silahli kuvvetleri anayasanin kendisine tanidigi hakki kullanarak var olan geli$melerden yana olan rahatsizligini biraz sert bir uslupla dile getiriyor.
dedim ya gozlerinizi kapatip eldeki verileri birbirine ekleyin ve nasil bir $eytan ucgeni icerisinde hapedilmek istendigimizi du$unun.
hepsi bu.
kamuoyuna saygi ile duyurulan bir " akilli olun lan!" uyarisidir. biz buna sozlukte kisaca ayar vermek deriz. post modern darbe sureci baslangicidir, mahallemizde tank gormeyiz ama yine reset oluruz.
öyle dingildek temeller üzerine kurulu ki değerler, kedi osuruğunda sallanıyor her şey.
asker yetişmesine rağmen sivil ruh taşıyan iki liderden biriydi atatürk. (diğeri de gaul) cepheden döner dönmez çıkardığı üniformayı şık mı bulmuyordu acaba kendisi? yoksa demokrasi denen şeyin apoletlerden yansıyan ışıkla gözlerinin kamaşacağını mi biliyordu?
hukuk devleti dediğimizden ne anlamamız gerekiyor bizim. muhtırada sözü edilen hususlar kanuna aykırı şeyler ise cumhuriyet savcılarının işi nedir? yasama, yürütme, yargı tümüyle iflas mı etti? dışişleri bakanlığı yapmış biri cumhurbaşkanı seçilecek diye mi oluyor bunlar? seçim yasası yapılırken nerdeydi herkeslerin aklı? mecliste birileri temsil edilmesin diye göz yumduğunuz her yan’lış muhakkak başka yanlışlar da doğurur, göremiyor muydunuz o kadarını?
anayasa dediğimiz şey üzerinden calculus problemleri çözmeye çalışılmaya başladığında ben anlamıştım bunun geleceğini. kuran bile bu kadar yoruma açık yazılmadı. ama anayasa yazmışlığı olanının bile içinden çıkamadığı konuyu okuma yazması olmayan adama çözdürme çabalarının sonuçları bunlar.
alçakça oyunlar oynayın siz yukarda... sonra canınız sıkılınca yanına yaklaşmaktan korktuğunuz halkı önce sokaklara dökün, yürütün, olmadı süngüyle arkadan dürtün.
tanklar dünyanın her yerinde demir yığını, konvansiyonel silahlar müzelik oldu benim cumhuriyetle yönetilen ülkemin sahibi hala kışlada kışlıyor.
ama bundan daha acısı da var; bütün sözlükleri dolaştım. haki yeşil theme’ler hakim geceye.
asker yetişmesine rağmen sivil ruh taşıyan iki liderden biriydi atatürk. (diğeri de gaul) cepheden döner dönmez çıkardığı üniformayı şık mı bulmuyordu acaba kendisi? yoksa demokrasi denen şeyin apoletlerden yansıyan ışıkla gözlerinin kamaşacağını mi biliyordu?
hukuk devleti dediğimizden ne anlamamız gerekiyor bizim. muhtırada sözü edilen hususlar kanuna aykırı şeyler ise cumhuriyet savcılarının işi nedir? yasama, yürütme, yargı tümüyle iflas mı etti? dışişleri bakanlığı yapmış biri cumhurbaşkanı seçilecek diye mi oluyor bunlar? seçim yasası yapılırken nerdeydi herkeslerin aklı? mecliste birileri temsil edilmesin diye göz yumduğunuz her yan’lış muhakkak başka yanlışlar da doğurur, göremiyor muydunuz o kadarını?
anayasa dediğimiz şey üzerinden calculus problemleri çözmeye çalışılmaya başladığında ben anlamıştım bunun geleceğini. kuran bile bu kadar yoruma açık yazılmadı. ama anayasa yazmışlığı olanının bile içinden çıkamadığı konuyu okuma yazması olmayan adama çözdürme çabalarının sonuçları bunlar.
alçakça oyunlar oynayın siz yukarda... sonra canınız sıkılınca yanına yaklaşmaktan korktuğunuz halkı önce sokaklara dökün, yürütün, olmadı süngüyle arkadan dürtün.
tanklar dünyanın her yerinde demir yığını, konvansiyonel silahlar müzelik oldu benim cumhuriyetle yönetilen ülkemin sahibi hala kışlada kışlıyor.
ama bundan daha acısı da var; bütün sözlükleri dolaştım. haki yeşil theme’ler hakim geceye.
az önce öğrendim bu haberi.. ve gördüm ki biz 100 yıl değil, 1000 yıl geçse adam olmayız, olamayız... demokrasi, insanca yaşama bilincidir. biz bunu başaramıyorsak biz de insan değiliz. gözümüzün önünde bir darbe yedik aq.
aslında bugün aklıma gelmemiş de değildi. bunların demokrasiye bırakın saygı duymayı, nefret ettikleri zaten tarafımca biliniyordu. ve bu sebepten akpli herhangi birinin cumhurbaşkanı yapılmayacağı da belliydi. onu cumhurbaşkanı yapmamak için bunların elindeki tek şans dyp ve anaplı vekillerin meclise girmelerini engellemek, böylelikle gerekli olduğunu iddia ettikleri 367’yi sağlatmamaktı. ağar’ın ve mumcu’nun açıklamalarını izledim. ikisi de burnundan soluyordu. mumcu’yu pek bilmem ama ağar hakikaten demokrasinin önemine inanmış, asla demokratik değerlerden vazgeçmeyen bir insandır. onun "meclise girmiyoruz" açıklaması beni çok ama çok şaşırttı. üstelik omuzları çökmüş, hali kalmamış, yüzü bir anda sararmış gibiydi. ben de içimden "ulan böyle açıklama yapması için zorladılar mı bunu" diye düşündüm. ve ayrıca ümmet kandoğan’ın, ağar’a rağmen meclise girmesi ve ona muhalif konuşması ama sonrasında partiden ayrılmayacağını açıklaması, ağar’a hakikaten bazı şeylerin zorla yaptırıldığının kanıtıydı adeta.. mumcu’nun da her halinden sıkıldığı, daraldığı belli oluyordu.
oturumun devamında, 367 henüz tamamlanmamıştı. 5 tane chp’li parlamentoya girdi ve bir chp’li onlara "ne bok yiyosunuz siz orada" diye sinirli ve gergin bir şekilde bağırdı. yani 367’nin tamamlanmış olmasının artık başvurulacak son çare olarak darbeyi göstermesini anlamış olacaktı bu chp’li milletvekili. ve o yüzden çok gergin bir şekilde bağırdı tahminimce.
367 milletvekili tamamlanınca bunların anayasa mahkemesi umudu da kalmadı. yapılacak en etkili ve tek çözüm yolu buydu... işin ucunda koltukları tehlikede, kolay iş değil buna izin vermek...
********************
bu benim haberi duyduktan 5 dakika sonra zihnimden geçenlerdi. buraya yazdım... aslında politikacıların büyük kısmının bu muhtıradan haberinin olduğu izlenimi uyandırdı bende tüm gün meclis ve seçimleri takip eden birisi olarak. bir komplo teorisi olarak gözükebilir ancak akla da çok yatkın görünüyor.
nokta’ya nokta konulması da bu oyunun bir parçası gibi gözükebilir düşünüldüğünde.. asıl yapılması gereken özden örnek hakkında soruşturma başlatılması iken, bu olmuyor gazete yağmalanıyor, yetmiyor kapatılıyor, yetmiyor görmüş hakkında 6 yıllık dava açılıyor. bunu hangi akıl kabul eder ya? kendine zeki diyen, hukuktan anlayan hangi insan buna evet, olabilir der.
neticesinde bir muhtıra oldu. halen inanamıyorum. az önce bir başka platformda geyik yapıyordum oysa ki. bu kadar çağdışı, bu kadar aptal, bu kadar sivil iradeden utanan, korku duyan, bu kadar demokrasiyi bilmeyen ve öğrenmeye de çalışmayan, farklılıklara düşman gözüyle bakan ve onları yok etmeye çalışan zihniyete sahip insanlarımız nasıl hala nefes alabiliyorlar bu çağda ona halen hayret etmekteyim.
aslında bugün aklıma gelmemiş de değildi. bunların demokrasiye bırakın saygı duymayı, nefret ettikleri zaten tarafımca biliniyordu. ve bu sebepten akpli herhangi birinin cumhurbaşkanı yapılmayacağı da belliydi. onu cumhurbaşkanı yapmamak için bunların elindeki tek şans dyp ve anaplı vekillerin meclise girmelerini engellemek, böylelikle gerekli olduğunu iddia ettikleri 367’yi sağlatmamaktı. ağar’ın ve mumcu’nun açıklamalarını izledim. ikisi de burnundan soluyordu. mumcu’yu pek bilmem ama ağar hakikaten demokrasinin önemine inanmış, asla demokratik değerlerden vazgeçmeyen bir insandır. onun "meclise girmiyoruz" açıklaması beni çok ama çok şaşırttı. üstelik omuzları çökmüş, hali kalmamış, yüzü bir anda sararmış gibiydi. ben de içimden "ulan böyle açıklama yapması için zorladılar mı bunu" diye düşündüm. ve ayrıca ümmet kandoğan’ın, ağar’a rağmen meclise girmesi ve ona muhalif konuşması ama sonrasında partiden ayrılmayacağını açıklaması, ağar’a hakikaten bazı şeylerin zorla yaptırıldığının kanıtıydı adeta.. mumcu’nun da her halinden sıkıldığı, daraldığı belli oluyordu.
oturumun devamında, 367 henüz tamamlanmamıştı. 5 tane chp’li parlamentoya girdi ve bir chp’li onlara "ne bok yiyosunuz siz orada" diye sinirli ve gergin bir şekilde bağırdı. yani 367’nin tamamlanmış olmasının artık başvurulacak son çare olarak darbeyi göstermesini anlamış olacaktı bu chp’li milletvekili. ve o yüzden çok gergin bir şekilde bağırdı tahminimce.
367 milletvekili tamamlanınca bunların anayasa mahkemesi umudu da kalmadı. yapılacak en etkili ve tek çözüm yolu buydu... işin ucunda koltukları tehlikede, kolay iş değil buna izin vermek...
********************
bu benim haberi duyduktan 5 dakika sonra zihnimden geçenlerdi. buraya yazdım... aslında politikacıların büyük kısmının bu muhtıradan haberinin olduğu izlenimi uyandırdı bende tüm gün meclis ve seçimleri takip eden birisi olarak. bir komplo teorisi olarak gözükebilir ancak akla da çok yatkın görünüyor.
nokta’ya nokta konulması da bu oyunun bir parçası gibi gözükebilir düşünüldüğünde.. asıl yapılması gereken özden örnek hakkında soruşturma başlatılması iken, bu olmuyor gazete yağmalanıyor, yetmiyor kapatılıyor, yetmiyor görmüş hakkında 6 yıllık dava açılıyor. bunu hangi akıl kabul eder ya? kendine zeki diyen, hukuktan anlayan hangi insan buna evet, olabilir der.
neticesinde bir muhtıra oldu. halen inanamıyorum. az önce bir başka platformda geyik yapıyordum oysa ki. bu kadar çağdışı, bu kadar aptal, bu kadar sivil iradeden utanan, korku duyan, bu kadar demokrasiyi bilmeyen ve öğrenmeye de çalışmayan, farklılıklara düşman gözüyle bakan ve onları yok etmeye çalışan zihniyete sahip insanlarımız nasıl hala nefes alabiliyorlar bu çağda ona halen hayret etmekteyim.
demokrasiyi,amaç değil de amacına ulaşmak için kullandığı bir araç olarak görenlerin kulağına bir güzel küpe olur umuduyla...
halen darbenin faydalı olduğuna inanan insanları görüyorum ve gülüyorum, acı acı... cahilliklerine gülüyorum. hakikaten de şu entryi ayakta alkışlıyorum. belki de hayatımda okuduğum en güzel entry:#538596
edit: halen varmış lan darbenin faydalı olduğuna inanan..
edit: halen varmış lan darbenin faydalı olduğuna inanan..
yapılan açıklamada ifade edilenler hepimizin bildiği ve burada dile getirdiğimiz gerçeklerdir. genelkurmay başkanlığının son yıllarda ve yakın geçmişte gözler önüne serilen, bazı kasıtlı ve "güç gösterisi haline getirilmekten de tehlikeli bir hal almış irticai faaliyeteri", gerektiği kadar örneklemiş ve bu durumun verdiği endişeyi dile getirmiştir. ancak bu açıklamada dikkat çekmek istediğim iki nokta var ki, bence konunun düğüm noktası da budur. birincisi bu paragraf:
"son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur."
evet, cumhurbaşkanlığı seçimi başlığında yazdığım son entry aklıma geldi bu paragrafı okuyunca. bakın işte, ülkenin içine sürüklenmesine ramak kalmış bu bataklık vaziyetini yakinen görmek için ankarada yaşamak, belli partilerin içinde bulunmak ya da bir ideolojik görüşü benimsemek gerekmiyor. başımızda bulunan laiklik ve cumhurtiyet rejiminin ilerlemesine değil, gerilemesine sebep olacak bir yönetim anlaşıyının; bu yönetim içindeki bazı ellerin işi toplumsal oyun haline getirmesinin vardığı nokta; ayrıca yine bu endişeleri yaşatan grubun ülkenin en önemli makamlarını, birer birer avucunun içine almak istemesinin verdiği tedirginliğin bir dışa vurumudur.
demokratik hak elbette seçilen kişi ya da kişilere saygıyı gerektirir. ancak burada dikkat edilmesi gerekilennokta "irticai faaliyetler" kavramıdır. sana demokratik yollarla verilmiş olan bu görevi, eğer ülkenin hassas noktalarını eşeleyecek bir şekilde, toplumsal huzuru kaçııp siyasi güvensizliği kaybettirecek bir halde kullanmaya yeltenirsen, bunu daha fazla devm ettirmen mümkün değildir. zira bu noktada, sadece beyinlere kazınmış ve en geniş bakış açısına sahip olsa bile içinde bir yerde belirli ideolojileri barındıran siyasi grupların değil, ülkenin sarsılmaz bütünlüğü ve bağımsızlığının en büyük ifadesi olan silahlı kuvvetlerin, durumu hangi yönde gördüğü önemlidir.
açıklamada dikkat çeken ikinci paragraf ise şu:
" özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk’ün, “ne mutlu türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."
ne mutlu türküm diyene sözünde bile bir art niyet bulup, kavram karmaşaları içinde boğularak, farkında olmayarak ayrımcılık yaratan kimselerin ne kadar da büyük bir gaflet içinde bulunduklarının genelkurmay tarafından dillendirilmesi de önemlidir. aslında içerde bizi tahrik eden ve yakamızı hiçbir zaman da bıramayacakmış gibi görünen bazı şer düşünceler ve bunun sonucu olan saptırılmış yönlendirmelerin, özde, türk kimliği ve bütünleştirici yapısını hala da kavrayamamaların verdiği rahatsızlık da açıkça göülmektedir.
kısaca, ne gerici ne de ayrıştırıcı fikir ve eylemlerin hiçbir zaman amacına ulaşamayacağına dair bazı hatırlatmaların yapıldığı, ve bence de bazı gruplar için düşünsel dinamizmin korunması ve davranışlarını ona göre devam ettirmeleri açısından önemli bir açıklama olmuştur.
bu açıklamada, sadece demokrasiye karşı bir müdahalede bulunulduğunu söylemek, dünyanın en saf davranışı olur sanırım.
"son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur."
evet, cumhurbaşkanlığı seçimi başlığında yazdığım son entry aklıma geldi bu paragrafı okuyunca. bakın işte, ülkenin içine sürüklenmesine ramak kalmış bu bataklık vaziyetini yakinen görmek için ankarada yaşamak, belli partilerin içinde bulunmak ya da bir ideolojik görüşü benimsemek gerekmiyor. başımızda bulunan laiklik ve cumhurtiyet rejiminin ilerlemesine değil, gerilemesine sebep olacak bir yönetim anlaşıyının; bu yönetim içindeki bazı ellerin işi toplumsal oyun haline getirmesinin vardığı nokta; ayrıca yine bu endişeleri yaşatan grubun ülkenin en önemli makamlarını, birer birer avucunun içine almak istemesinin verdiği tedirginliğin bir dışa vurumudur.
demokratik hak elbette seçilen kişi ya da kişilere saygıyı gerektirir. ancak burada dikkat edilmesi gerekilennokta "irticai faaliyetler" kavramıdır. sana demokratik yollarla verilmiş olan bu görevi, eğer ülkenin hassas noktalarını eşeleyecek bir şekilde, toplumsal huzuru kaçııp siyasi güvensizliği kaybettirecek bir halde kullanmaya yeltenirsen, bunu daha fazla devm ettirmen mümkün değildir. zira bu noktada, sadece beyinlere kazınmış ve en geniş bakış açısına sahip olsa bile içinde bir yerde belirli ideolojileri barındıran siyasi grupların değil, ülkenin sarsılmaz bütünlüğü ve bağımsızlığının en büyük ifadesi olan silahlı kuvvetlerin, durumu hangi yönde gördüğü önemlidir.
açıklamada dikkat çeken ikinci paragraf ise şu:
" özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk’ün, “ne mutlu türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."
ne mutlu türküm diyene sözünde bile bir art niyet bulup, kavram karmaşaları içinde boğularak, farkında olmayarak ayrımcılık yaratan kimselerin ne kadar da büyük bir gaflet içinde bulunduklarının genelkurmay tarafından dillendirilmesi de önemlidir. aslında içerde bizi tahrik eden ve yakamızı hiçbir zaman da bıramayacakmış gibi görünen bazı şer düşünceler ve bunun sonucu olan saptırılmış yönlendirmelerin, özde, türk kimliği ve bütünleştirici yapısını hala da kavrayamamaların verdiği rahatsızlık da açıkça göülmektedir.
kısaca, ne gerici ne de ayrıştırıcı fikir ve eylemlerin hiçbir zaman amacına ulaşamayacağına dair bazı hatırlatmaların yapıldığı, ve bence de bazı gruplar için düşünsel dinamizmin korunması ve davranışlarını ona göre devam ettirmeleri açısından önemli bir açıklama olmuştur.
bu açıklamada, sadece demokrasiye karşı bir müdahalede bulunulduğunu söylemek, dünyanın en saf davranışı olur sanırım.
(bkz: postalını da al git)
dini sömürülerle kandırılan cahil insanların seçtiği yönetimle başa gelmiş şarlatanların yönetimi tümüyle ele geçirmelerine demokrasi kisvesi altında göz yuman insanları anlamıyorum..darbe elbette memleketi geri götürecektir ama örümcek kafaların götürebilceğinden fazla değil.sırf antimilitarizm olsun diye tepki gösterenleri de kınıyorum ve koyun olanların da onlar olduğunu düşünüyorum.söz konusu muhturanın gayet yerinde olduğuna inanıyorum.umarım halkın gözü kısa zamanda açılır.
cumhuriyetçilere verilen bir bize güvenin mesajıdır...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?