beni benden geçiren, yaşadığıma pişman ettiren olaydır. nerde bir örneğini görsem, kahrolurum. mücadelesini verir; "kötü" sıfatı alırım. işin en kötü yanı da, kıymettar "şey"lerin ve kıymetsiz ellerin birlikte algılanması. tıpkı elmas bir nesneyi veledin birinde görüp cam parçası olarak algılamak gibi.
bunu her konuda, her olguda gözlemleyebilir, bir örnek verebilirsiniz pek âlâ... din olsun, siyaset olsun, eğitim olsun, sanat olsun. şahısları örnek gösterip, isimlerini zikrederek işin içine sokarak entrymi piç etmek istemiyorum. entrymi bir çin atasözü ile noktalamayı daha uygun buluyorum; "bir yerde küçük insanların gölgeleri büyük görünüyorsa, orada güneş batıyor demektir."
kiymettar şeylerin kiymetsiz ellerde heba olması
herkesin sahiplendiği, laf söyletmediği kendi değerleri var, inançları, görüşleri, beğenileri yani kıymet verdikleri var. senin kıymet vermediğin karşındakinin kıymetlisi olabileceği gibi tam tersi de olabilir. kim tarafından olursa olsun, her ne olursa olsun deger verilene saygı gösterilmelidir ki, her iki tarafın da kıymet verdiği, bir gün diğerinin eline geçtiğinde heba olmasın.çünkü karşı tarafın eline geçmesini önleyemezsin belki ama en azından kıymet göstereceğini bilirsin. ve birine yanlış değerlerin peşinde olduğunu anlatmanın yolu da yine öncelikle onun değerlerine saygı duyarak yaklaşmaktan geçer. en kıymettar şeylerden biri de hoşgörüdür ne de olsa.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?