elementlerin elzem ozellikleriyle resmedildigi kimyevi cetvel. su adresten ulasilabilir:
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/periyodik/periyodik.html
periyodik cetvel
bulmaca cozen insanlarin sikca faydalandiklari cetveldir.
periyod olarak da bilinen regl doneminin bir cetvel uzerine yazilmasi sonucu cetvelin alacagi isimdir.
periyodik cetvel, bilinen tum elementleri belirli bir duzene gore iceren ve incelemeyi kolaylastiran bir sistemdir. ilk olarak 1867 yilinda j.a.r newlands, elementleri artan atom kutlelerine gore siralamis ve bir elementin, kendisini izleyen sekizinci elemente benzer ozellikler gosterdigini ifade eden "oktavlar yasasi"ni ortaya koymustu.
daha sonra 1869 yilinda dmitri mendeleev, benzer ozellikler tasiyan elementleri arka arkaya dizdiginde, atom kutlesine dayanan bir tablo elde etmis ve o zamanlar bilinmeyen bazi elementlerin (skandiyum, galyum ve germanyum gibi) varligini, hatta ozelliklerini tahmin edebilmisti.
lothar meyer isimli arastirmaci da, 1886 yilinda, mendeleevden bagimsiz olarak, atom kutlelerine gore bir periyodik tablo olusturmus ve "valans" kavramini ortaya atmisti.
gunumuzde kullandigimiz tablo, yeni elementlerin de yerlestirilebilmesine olanak taniyan mendeleevin periyodik tablosudur. ancak ilk halinden farkli olarak, elementler atom kutlesine degil, atom numarasina gore duzenlenmistir. buna gore periyodik tabloda, soldan saga ve yukaridan asagiya dogru atom numarasi artar. siklikla, buna paralel olarak bagil atom kutlesi de artis gosterir. tablodaki yatay siralar "periyot" olarak adlandirilir. bir elementin periyot numarasi, o elementin sahip oldugu elektronlarin bulundugu en yuksek enerji seviyesini gosterir.
kaynak:http://www.tubitak.gov.tr
daha sonra 1869 yilinda dmitri mendeleev, benzer ozellikler tasiyan elementleri arka arkaya dizdiginde, atom kutlesine dayanan bir tablo elde etmis ve o zamanlar bilinmeyen bazi elementlerin (skandiyum, galyum ve germanyum gibi) varligini, hatta ozelliklerini tahmin edebilmisti.
lothar meyer isimli arastirmaci da, 1886 yilinda, mendeleevden bagimsiz olarak, atom kutlelerine gore bir periyodik tablo olusturmus ve "valans" kavramini ortaya atmisti.
gunumuzde kullandigimiz tablo, yeni elementlerin de yerlestirilebilmesine olanak taniyan mendeleevin periyodik tablosudur. ancak ilk halinden farkli olarak, elementler atom kutlesine degil, atom numarasina gore duzenlenmistir. buna gore periyodik tabloda, soldan saga ve yukaridan asagiya dogru atom numarasi artar. siklikla, buna paralel olarak bagil atom kutlesi de artis gosterir. tablodaki yatay siralar "periyot" olarak adlandirilir. bir elementin periyot numarasi, o elementin sahip oldugu elektronlarin bulundugu en yuksek enerji seviyesini gosterir.
kaynak:http://www.tubitak.gov.tr
(bkz: lantanid ve aktinidler)
insanlarin psikolojilerini bozabilitesi yüksek, 118 elemente tamamlandigini yeni ogrendigim cilgin olusum. seker sey.
satır ve sütunlardan oluşan, her bir hücresinde bir elementin yer aldığı belirli bir sıraya göre düzenlenmiş element cetvelidir.
1a: alkali metaller
2a: toprak alkali metaller
8a: soygazlar
7a: halojenler
lisede öğretilen bazı grupların isimleridir.
1a: alkali metaller
2a: toprak alkali metaller
8a: soygazlar
7a: halojenler
lisede öğretilen bazı grupların isimleridir.
flash versiyon:
http://www.chemsoc.org/viselements/pages/pertable_fla.htm
html versiyon:
http://www.chemsoc.org/viselements/pages/pertable_j.htm
http://www.chemsoc.org/viselements/pages/pertable_fla.htm
html versiyon:
http://www.chemsoc.org/viselements/pages/pertable_j.htm
basketbolda ki periyotların uzunlugunun ölçülmesine yarayan alettir ilk çinliler tarafından m.ö. 587 yılında kullanılmış olup türkler tarafından anadoluya getilrimiş ve daha sonra da fransız tüccarlarla dünyaya yayılmıştır... kaynak:tarihçe-ül kitab-ı periyodik cetvel.
mendeleyev çizelgesi olarak da bilinmektedir.
hala daha dolduralamıyan elementler birliği.
(bkz: cetvel).
(bkz: peryodik cetvel).
diğer adı periyodik tablodur .
periyodik cetvel (periyodik tablo) kimyasal elementlerin sınıflandırılması için geliştirilmiş tablodur.dilimizde periyodik tablo, periyodik cetvel, periyodik çizelge, elementler tablosu gibi birçok şekilde isimlendirilmiştir. bu tablo bilinen bütün elementlerin artan atom numaralarına (buna proton sayısı da denir) göre bir sıralanışıdır. periyodik cetvelden önce de bu yönde çalışmalar yapılmış olmakla birlikte, icadı genellikle rus kimyager dimitri mendeleyev’e maledilir. 1869’da mendeleyev, tabloyu, atomların artan atom ağırlıklarına göre sıralandıklarında belli özelliklerin tekrarlanıyor olmasından oluşturmuştur.
altın, gümüş, kalay, bakır, kurşun ve cıva gibi elementler eski çağlardan beri biliniyordu. bir elementin ilk bilimsel olarak bulunması 1649 yılında henning brand’ın fosforu bulmasıyla başlamıştır. bundan sonraki 200 yıl boyunca elementler ve onları bileşikleri hakkında kimyacılar tarafından pekçok bilgi elde edilmiştir. bununla beraber 1869 yılına kadar toplam 63 element bulunabilmiştir. 1817 yılında johann dobereiner benzer kimyasal özelliklere sahip olan stronsiyum, kalsiyum ve baryuma bakarak, stronsiyumun atom ağırlığının kalsiyum ve baryum atom ağırlıklarının ortasında olduğuna dikkat çekmiştir. 1829 yılında klor, brom ve iyot üçlüsünün de benzer özellikler gösterdiği bulunmuştu. yine benzer davranış lityum, sodyum ve potasyum için de gözleniyordu. 1829 ve 1858 yılları arasında bu konuda pek çok araştırma yapıldı. bu sırada halojenler grubu katıldı. oksijen, kükürt, selenyum ve tellür bir grubun üyesi olarak düşünülürken azot, fosfor, arsenik, antimon ve bizmut başka bir grup içine yerleştirildiler. ilk periyodik tabloyu oluşturma işi fransız bilim adamı a. e. beguyer de chancourtois’e düştü. de chancourtois, silindirin çevresine 16 kütle birimleri yerleştirerek elementleri buraya oturttu. benzer özelliklerdeki elementler bu silindir üzerinde düşey satırlarda gruba ayırmıştı. atom ağırlıkları sekizin katı kadar olan elementlerin özellikleri benzerdi. 1864 yılında yazılan bir yazıda newlands bunu oktav kanunu (law of octaves) olarak tanımladı. bu kanuna göre herhangi bir element tablodaki sekizinci elementle benzerlikler gösteriyordu.
genelde periyodik tablonun babası olarak alman bilim adamı julius lothar meyer ve rus bilim adamı dimitri mendeleyev kabul edilir. her ikisi de birbirinden habersiz olarak dikkate değer benzer sonuçlar ürettiler. mendeleyev atomların artan atom ağırlıklarına göre sıralandıklarında belli özelliklerin tekrarlandığını görmüştür. daha sonra elementleri tekrarlanan özelliklerine göre alt alta sıralayarak ilk iki periyodu yedişer, sonraki üç periyodu ise onyedişer element içeren bir periyodik sistem hazırlamıştır. mendeleyev’in hazırladığı periyodik sistemde bazı yerleri henüz keşfedilmemiş elementlerin olduğunu düşünerek boş bırakmıştır. daha sonra bulunan skandiyum, galyum, germanyum elementleri tablodaki boşluklara yerleşmişlerdir.
1895 yılında lord rayleigh, kimyasal olarak inert yeni bir gazı (argon) keşfettiğini bildirdi. bu element periyodik tabloda bilinen hiçbir yere oturtulamadı. 1898 yılında william ramsay bu elementin klor ile potasyum arasında bir yere konulabileceğini önerdi. helyum da aynı grubun bir üyesi olarak düşünüldü. bu grup elementlerinin değerliklerinin sıfır olması nedeniyle sıfır grubu olarak adlandırıldı.
mendeleyev’in periyodik tablosu her ne kadar elementlerin periyodik özelliklerini gösterse de neden özelliklerin tekrarlandığı konusunda herhangi bir bilgi vermemektedir.
1911’de ernest rutherford atom çekirdekleri alfa parçacıklarının saçılması deneyiyle çekirdek yükünün belirlenebileceğini gösterdi. rutherford’un gösterdiği diğer bir şey bir çekirdeğin yükünün atom ağırlığı ile orantılı olduğuydu. yine 1911’de a. van den broek bir seri çalışmasıyla elementlerin atom ağırlıklarının atom üzerindeki yüke yaklaşık eşit olduğunu gösterdi. bu yük daha sonra atom numarası olarak tanımlandı ve periyodik tablodaki elementleri yerleştirmede kullanıldı. 1913 de henry moseley bir grup elementin x-ışınlar tayf çizgilerin dalga boylarını ölçerek, atom numarası ile elementlerin x-ışınları dalga boylarının ilişkili olduğunu gösterdi. bu çalışma mendeleyev, mayer ve diğerlerinin yaptığı gibi atom ağırlıklarını temel seçmedeki yanlışlığı gösteriyordu.
fakat neden periyodik özellikler gözleniyor sorusunun yanıtı ise niels bohr un elementlerdeki elektronik yapıyı incelemesiyle başlar denilebilir.
periyodik tablodaki en son büyük değişiklik, 20. yüzyılın ortalarında glenn seaborg’un çalışmasıyla ortaya çıktı. 1940’da plutonyumu bulmasıyla başlayan araştırması, 94 den 102 ye kadar olan tüm uranyum ötesi elementlerin bulmasıyla sürdü. periyodik tablodaki lantanitler serisinin altına aktinitler serisini yerleştirdi. 1951’de seaborg bu çalışmaları ile kimyada nobel ödülünü kazandı. 106 nolu element seaborgiyum (sg) olarak adlandırıldı.
periyot ve grup özellikleri
bir periyotta soldan sağa doğru gidildikçe,
proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar.
atom numarası artar.
değerlik elektron sayısı artar.
elektron alma isteği (ametalik karakter) artar.
yörünge sayısı değişmez.
atom hacmi ve çapı azalır.
bir grupta yukarıdan aşağıya inildikçe,
proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar.
atom numarası artar.
değerlik elektron sayısı değişmez (bu nedenle aynı gruptaki elementlerin kimyasal özellikleri benzerdir).
elektron verme isteği (metalik karakter) artar.
yörünge sayısı artar.
atom hacmi ve çapı artar.
kaynak: tr.wikipedia.org
altın, gümüş, kalay, bakır, kurşun ve cıva gibi elementler eski çağlardan beri biliniyordu. bir elementin ilk bilimsel olarak bulunması 1649 yılında henning brand’ın fosforu bulmasıyla başlamıştır. bundan sonraki 200 yıl boyunca elementler ve onları bileşikleri hakkında kimyacılar tarafından pekçok bilgi elde edilmiştir. bununla beraber 1869 yılına kadar toplam 63 element bulunabilmiştir. 1817 yılında johann dobereiner benzer kimyasal özelliklere sahip olan stronsiyum, kalsiyum ve baryuma bakarak, stronsiyumun atom ağırlığının kalsiyum ve baryum atom ağırlıklarının ortasında olduğuna dikkat çekmiştir. 1829 yılında klor, brom ve iyot üçlüsünün de benzer özellikler gösterdiği bulunmuştu. yine benzer davranış lityum, sodyum ve potasyum için de gözleniyordu. 1829 ve 1858 yılları arasında bu konuda pek çok araştırma yapıldı. bu sırada halojenler grubu katıldı. oksijen, kükürt, selenyum ve tellür bir grubun üyesi olarak düşünülürken azot, fosfor, arsenik, antimon ve bizmut başka bir grup içine yerleştirildiler. ilk periyodik tabloyu oluşturma işi fransız bilim adamı a. e. beguyer de chancourtois’e düştü. de chancourtois, silindirin çevresine 16 kütle birimleri yerleştirerek elementleri buraya oturttu. benzer özelliklerdeki elementler bu silindir üzerinde düşey satırlarda gruba ayırmıştı. atom ağırlıkları sekizin katı kadar olan elementlerin özellikleri benzerdi. 1864 yılında yazılan bir yazıda newlands bunu oktav kanunu (law of octaves) olarak tanımladı. bu kanuna göre herhangi bir element tablodaki sekizinci elementle benzerlikler gösteriyordu.
genelde periyodik tablonun babası olarak alman bilim adamı julius lothar meyer ve rus bilim adamı dimitri mendeleyev kabul edilir. her ikisi de birbirinden habersiz olarak dikkate değer benzer sonuçlar ürettiler. mendeleyev atomların artan atom ağırlıklarına göre sıralandıklarında belli özelliklerin tekrarlandığını görmüştür. daha sonra elementleri tekrarlanan özelliklerine göre alt alta sıralayarak ilk iki periyodu yedişer, sonraki üç periyodu ise onyedişer element içeren bir periyodik sistem hazırlamıştır. mendeleyev’in hazırladığı periyodik sistemde bazı yerleri henüz keşfedilmemiş elementlerin olduğunu düşünerek boş bırakmıştır. daha sonra bulunan skandiyum, galyum, germanyum elementleri tablodaki boşluklara yerleşmişlerdir.
1895 yılında lord rayleigh, kimyasal olarak inert yeni bir gazı (argon) keşfettiğini bildirdi. bu element periyodik tabloda bilinen hiçbir yere oturtulamadı. 1898 yılında william ramsay bu elementin klor ile potasyum arasında bir yere konulabileceğini önerdi. helyum da aynı grubun bir üyesi olarak düşünüldü. bu grup elementlerinin değerliklerinin sıfır olması nedeniyle sıfır grubu olarak adlandırıldı.
mendeleyev’in periyodik tablosu her ne kadar elementlerin periyodik özelliklerini gösterse de neden özelliklerin tekrarlandığı konusunda herhangi bir bilgi vermemektedir.
1911’de ernest rutherford atom çekirdekleri alfa parçacıklarının saçılması deneyiyle çekirdek yükünün belirlenebileceğini gösterdi. rutherford’un gösterdiği diğer bir şey bir çekirdeğin yükünün atom ağırlığı ile orantılı olduğuydu. yine 1911’de a. van den broek bir seri çalışmasıyla elementlerin atom ağırlıklarının atom üzerindeki yüke yaklaşık eşit olduğunu gösterdi. bu yük daha sonra atom numarası olarak tanımlandı ve periyodik tablodaki elementleri yerleştirmede kullanıldı. 1913 de henry moseley bir grup elementin x-ışınlar tayf çizgilerin dalga boylarını ölçerek, atom numarası ile elementlerin x-ışınları dalga boylarının ilişkili olduğunu gösterdi. bu çalışma mendeleyev, mayer ve diğerlerinin yaptığı gibi atom ağırlıklarını temel seçmedeki yanlışlığı gösteriyordu.
fakat neden periyodik özellikler gözleniyor sorusunun yanıtı ise niels bohr un elementlerdeki elektronik yapıyı incelemesiyle başlar denilebilir.
periyodik tablodaki en son büyük değişiklik, 20. yüzyılın ortalarında glenn seaborg’un çalışmasıyla ortaya çıktı. 1940’da plutonyumu bulmasıyla başlayan araştırması, 94 den 102 ye kadar olan tüm uranyum ötesi elementlerin bulmasıyla sürdü. periyodik tablodaki lantanitler serisinin altına aktinitler serisini yerleştirdi. 1951’de seaborg bu çalışmaları ile kimyada nobel ödülünü kazandı. 106 nolu element seaborgiyum (sg) olarak adlandırıldı.
periyot ve grup özellikleri
bir periyotta soldan sağa doğru gidildikçe,
proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar.
atom numarası artar.
değerlik elektron sayısı artar.
elektron alma isteği (ametalik karakter) artar.
yörünge sayısı değişmez.
atom hacmi ve çapı azalır.
bir grupta yukarıdan aşağıya inildikçe,
proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar.
atom numarası artar.
değerlik elektron sayısı değişmez (bu nedenle aynı gruptaki elementlerin kimyasal özellikleri benzerdir).
elektron verme isteği (metalik karakter) artar.
yörünge sayısı artar.
atom hacmi ve çapı artar.
kaynak: tr.wikipedia.org
ilginç olarak insan vücudunda, topraktaki elementlerin çoğu bulunur. kuran’da da benzer ifadeler olduğundan bir müslüman için iman tazeleme vesilesidir. zira insan kainatın küçük bir modelidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?