aşk çocuğu

betterthan
bir can yucel siiri,

pencerelerin kenarından

sarkmış tül perdeleri

pembe evin

uçup uçup yüz sürüyorlar

karşı tepedeki manastırın selvilerine



rüzgãƒâ¢rla eğilip doğruldukça

sardunyalar, biberiyeler,

hiç korkma

karada ölüm yok oğlum sana bugün



leylekler daldı birden göğün acentasına

gidip-gelme almak üzere güneye hicret

sen de gel diyorlar kanatlarıyla,

el sallıyorum ben de yattığım yerden

leyleklere leylim-leylim

diye diye



güneşle karışık bir esinti geçiyor şakağımdan

uzatıyorum elimi denizden yeni çıkmış senin serinliğine,

göğsümün, karnımın, kasıklarımın, bacaklarımın

tüyleri kamaşıyor sevinçten



uyanıyoruz sonra

dizine yatırıp beni çingene benlerimi sıkıyorsun

gümüşlü zurnası dikiliyor havaya çeribaşının

işıklar bir bahriye çiftetellisi çalıyor yüzümde



hay allah

yine tutuldum galiba

derken bir aşk çocuğu doğuyor

çırpınan denizin karnından

bu şiir



ağlarken gülüyor

ve ağlıyor gülerek

tuzlu damlalarıyla güneşin,

sözcükler yanıp yanıp söerken

körpecik teninde

uzaylardan aparttığım yıldız bitleriyle.

bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol