september 11

zipaydirmen
fransız yapımcı alan brigand, farklı milliyetlerden politik duruşlarıyla dikkat çeken 11 yönetmenden 11 eylül olaylarına dair birer kısa film çekmelerini ister. yönetmenlere getirilen tek kısıtlama filmlerin 11 dakika 09 saniye ve 01 kare uzunluğunda olmaları gerekliliğidir. bu özgür tutum çok farklı ve uç öykülerin ortaya çıkmasını sağlar. filmler sadece amerika’daki olayların kurbanlarıyla duygu birliği yapmak ve saldırıları kınamak amacıyla çekilmiş değillerdir. amerika’nın ülkelerin içişlerine müdahele eden dış politikasını eleştiren, kulelerin yıkımının amerikan halkının neler kaybettiğini görmesini sağlayacak bir aydınlanma yaşamasını sağlayacağını savunan kısa filmler, politik tutumlarıyla gösterildikleri tüm festivallerde sansasyon yarattılardır.

http://www.bigglook.com
(bkz: 11 eylül 2001)
zipaydirmen
yönetmenler ve öyküleri şöyledir;

1. samira makhmalbaf - iran genç yönetmen samira makhmalbaf, varlığından haberdar olmadıkları bir şehirde yaşananlar yüzünden, yerinden yurdundan olan afgan çocuklarının hikayesini anlatıyor.

2. claude lelouch - fransa film, ikiz kuleler’de turist rehberi olan amerikan sevgilisiyle, new york’ta yaşayan sağır ve dilsiz bir fransız kadının bakış açısından anlatılıyor.

3. yusuf şahinmisir yusuf şahin 11 eylül olaylarının olduğu tarihte film çekimlerindedir. olaylar karşısında çok sarsılan yönetmen 1983’te beyrut’ta bir saldırıda öldürülen amerikan askerinin hayaletiyle karşılaşır. daha sonra filistin’de, karşılaştığı amerikan askeri ile aynı yaşta ölmüş, bir intihar komandosunun ailesini ziyaret eder. ailesi, oğullarıyla gurur duymaktadır. savaş, bir kan davasına dönüşmüştür.

4. danis tanovic - bosna hersek dünyanın bir başka yerinde yaşanan acı, kendi acınızın önüne geçebilir mi? 11 eylül 2001’e derin bir acı ile başlayan sadece new york’lular değildi. 11 temmuz 1995’te serebneica’da yaşanan korkunç olaylarda yakınlarını kaybeden çok sayıda bosna’lı, her ayın 11’inde bu acı olayı anarlar. 11 eylül 2001 sabahı new york’ta olanlar, serebrenica’da ki bu ritüeli gölgelemek üzeredir.

5. idrissa oudreggaburkina faso 11 eylül, amerikan tarihinin en kanlı terör eylemi olarak tarihe geçmiştir. amerikan hükümeti, dünyanın dört bir yanında, olaydan sorumlu tuttuğu usama bin ladin’i aramaktadır. hasta annesine ilaç almaktan başka bir düşüncesi olmayan bir genç ve arkadaşları, bin-ladin’i ülkelerinde görünce şok geçirirler.

6. ken loachingiltere tarih 11 eylül 1973, halkın büyük çoğunluğunun desteğini alarak iktidara gelen allende hükümeti, pinochet’in yönetimindeki bir askeri darbe ile devrilir. ülke yıllarca pinochet’inin diktatörlüğüyle yönetilir. loach ‘rüzgar eken, fırtına biçer’ atasözünü anımsatan bir tavırla 11 eylül 2001’den 18 sene önce şili’de yaşanan olaylardaki amerika faktörüne dikkatimizi çekiyor.

7. alejandro gonzalez inarritumeksika alejandro gonzalez’in çalışması sarsıcı bir yapım. gonzalez seyircisini, tedirgin edici bir ses bandı ve karanlık bir ekranla baş başa bırakıyor. birer flaş patlaması gibi görünüp kaybolan, kulelerden düşen insanların görüntüleri, 11 eylül ile olaylarını televizyonlardan binlerce kez izlemiş kişiler için bile şok edici imgelere dönüşüyor.

8. amos gitaiisrail amos gitai, ustası olduğu plan-sekans yöntemiyle ülkesi ve terör gerçeği üzerine etkileyici bir hikaye anlatıyor. israil’de yaşayanlar hemen her gün terör eylemleriyle iç içe yaşarlar. magazin içerikli bir televizyon programı sunucusu ekibiyle birlikte tesadüfen bir terör olayına tanıklık eder. ekip anında canlı yayına geçer. sunucu bir süre sonra, içinde bulundukları korkunç durumun yayınlanmadığını fark eder. new york’ta daha korkunç bir olay olmuştur.

9. mira nairhindistan ünlü hint yönetmen filminde, 11 eylül’den itibaren batı toplumunu kasıp kavuran islam-fobisi üzerine yoğunlaşmayı tercih ediyor. mira nair 11 eylül’ün, toplumların birbirine bakış açıları ve dinler arası hoşgörüyü yıkan yanını göz önüne seriyor.

10. sean pennabd yaşlı adamın evinde her şey gölgede, her şey karanlıktadır. yaşlı adam köhne evinin içinde, olmayan karısıyla, açmayan çiçekleriyle, eski güzel günleri sayıklamaktadır. yaşlı adamın hastalıklı yaşamı, içine ışık sızmayan evinde sürüp gitmektedir, ta ki o mucizevi olay olup evin için güneşle doluncaya kadar. sean penn, ikiz kulelerin yıkılışını adeta sevinç verici, umut verici ve hastalıklı bir düzenin sona erip, sağlıklı bir düzenin başlangıcı olarak sunuyor.

11. shohei imamurajaponya japon sinemasının yaşayan devi imamura, seyirci için hazmı zor bir filmle, toplamayı kapatıyor. imamura’nın filmi tüm insanlığa haykırıyor. “onurlu savaş diye bir şey yoktur!”

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol