cirkin olmayan her $ey.
güzel
referansi bozuk ak(i)s.
guzel
ne guzel olmussun
gorulmeyi gorulmeyi
siyah zulfun dalgalanmis
orulmeyi orulmeyi
dizelerinde seslenilen kisi, kurum ya da kurulus.
ne guzel olmussun
gorulmeyi gorulmeyi
siyah zulfun dalgalanmis
orulmeyi orulmeyi
dizelerinde seslenilen kisi, kurum ya da kurulus.
(bkz: gozleri fettan guzel)
pozitif duygu,düşünce ve dürtüleri harekete gecirebilecek her şey...
göze ve kulağa hoş gelen anlamındaki sıfat...
anti-çirkin.
bakan ki$inin goz zevkine gore olan hede.
(bkz: guzel bakanin gozundedir).
(bkz: guzel bakanin gozundedir).
ingilizcesi beautiful olan kelimedir.
muhabbeti bitirme amaçlı da kullanılabilen kelime.
-işte şunu yaptım.
+iyi.
-sonra oraya öyle..
+güzel.
-sonra bir de
+çok güzel çok güzel
(bkz: anlamsız entryler)
-işte şunu yaptım.
+iyi.
-sonra oraya öyle..
+güzel.
-sonra bir de
+çok güzel çok güzel
(bkz: anlamsız entryler)
(bkz: oreo)
diyarbakır ili çermik ilçesine bağlı bir köy.
güzelliğin en güzel tariflerinden bir tanesi de şudur;
zaten tanrı bana dedi ki; içinizde en güzel benim, benim de bilinen bir şeklim yok takma bu konuyu.
zaten tanrı bana dedi ki; içinizde en güzel benim, benim de bilinen bir şeklim yok takma bu konuyu.
can yücelün kızına verdiği özgün isimdir.
kendisine yazmış olduğu şiir ise şöyle;
güzele
dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık
yalnız senin küçücük elinle yalnızlık
kandilli ilkokulu kadar kalabalık
zilleri çaldığında düşlerinin
sınıfların kapıları ardına kadar açık
gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin
haklı sınıfları
belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan
kitaplar varya onlardan
öğrenmiş marxı, gümüş balıkları
ve belki de onun için o kadar,
o kadar aydınlık ortalık...
sen ki çicekleri toplamayan güzelim
çicekleri sulayan çocuk
ve ben ki buruk ve kavruk
bir ihtiyar adamım artık
öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok
ve anladım, anladım ki bir daha
düşünde bile göremez işler
düşlerin gördüğü işleri
kendisine yazmış olduğu şiir ise şöyle;
güzele
dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık
yalnız senin küçücük elinle yalnızlık
kandilli ilkokulu kadar kalabalık
zilleri çaldığında düşlerinin
sınıfların kapıları ardına kadar açık
gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin
haklı sınıfları
belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan
kitaplar varya onlardan
öğrenmiş marxı, gümüş balıkları
ve belki de onun için o kadar,
o kadar aydınlık ortalık...
sen ki çicekleri toplamayan güzelim
çicekleri sulayan çocuk
ve ben ki buruk ve kavruk
bir ihtiyar adamım artık
öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok
ve anladım, anladım ki bir daha
düşünde bile göremez işler
düşlerin gördüğü işleri
(bkz: turizm güzeli)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?