amerikanın filedelfiya eyaletinde 9 mayıs 1966 günü jarvis isimli bir kızın annesi öldü. annesini çok seven jarvisin üzüntüsü aylarca sürdü. hayatla kimsesi kalmayan jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. yaşama küstü. canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. jarvisin bu durumunu yakından izleyen komşusu jarvisle arkadaş oldu. bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında jarvise «insanlar doğar, yaşar, ölür. bu bir doğa kanunudur.» dedi.
bu iki cümle, jarvisi çok etkiledi. ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. ancak bu doğruyu bulmak jarvisin annesine olan sevgisini azaltmadı.
aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. artık jarvis annesini gözyaşları ile değil, severek anmaya başladı. acıları azaldı. içinde arı, duru bir sevgi oluştu.
aradan bir yıl geçti. bu süre içinde jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. jarvisin annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. o gün jarvis arkadaşlarına :
— geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. yılın bir gününü annelere ayıralım. o günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.» dedi.
arkadaşları jarvisin önerisini çok beğendiler. birlikte hemen kentin belediye başkanına gittiler. başkan onları dinledi. öneriyi içtenlikle benimsedi. daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. amerika birleşik devletleri kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün anneler günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. daha sonra bütün uygar ülkelerde kutlanmaya başlandı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?