türkiye’de olan biten hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. kendisine olduğundan fazla önem vehmeden insanları, içi boş kurumları, değeri olmayan unvanları. özetle hiçbir şeyi. beni bu sonuca çok basit gözlemler götürdü.
ülkemizdeki kavşaklardan önemli bir kısmının neden sürekli karanlıkta kaldığını görüp; “bizim, milletçe zekamız kavşakları aydınlatmaya yetmiyor mu?” diye kendi kendime sordum..
sahip olduğumuz rejimin demokratik olmadığını bile bile “ülkede demokrasi varmış gibi..” yazılar yazan, konuşmalar yapan insanların algılama özürlü olup olmadıklarını merak ettim.
tarihe çok meraklı olup da yakın tarihimizi dahi bilmeyenlerin ukalalıklarını dinlemekten usandım.
cehalet, sığlık, ikiyüzlülük, aptallık beni yıldırdı.
okuduğunu, dinlediğini anlamayan insanlarla karşılaşmaktan bıktım usandım..
üstelik bunlar bu ülkenin güzel insanlarını aritmetik olarak ezecek yoğunluktalar. üstüne üstlük sayıları da geometrik olarak artıyor..
sözlükte yazılanlar konusunda bazıları türkiye nin ne kadar derdi varsa yazalım istiyor. sanki bu dertler bugüne kadar hiç yazılmamış, yazılan binlerce şikayetname bir şey değiştirmiş gibi.
kendi kendime, bu toplumdaki sorunlardan rahatsızlık duyan insanlar muhakkak vardır. onlar kendi değerlerini savunmak için parmaklarını kıpırdatmıyorlarsa ben neden onlar için kavga edeyim… diye düşünmeye başladım. hiçbir şeyi ciddiye almamaya başladım. beni sadece birebir tanıdıklarımın başına gelenler ilgilendiriyor. tanımadıklarım adına kavga etmeyi, tanımadıklarıma bırakıyorum..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?