düşlerim tutsak benim, bir sanıcın içinde çırpınıyorum.
sensiz bir gece daha, ellerimde kırık yürekler
puslu bir gece de dağıtacağım sessiz çığlığı
ağıdım da martılar da kahkahalar atacak…
ipekli geceliğimi salacağım karanlığın tülünün üstüne
gitme gül dünyam, ağlama sakın kıyamam gözyaşlarına
canım nasıl da acıyor şimdi.
gidip çay içesim var terk edilmiş bir parkta
güz mevsimi ve istanbul boğazı
öldürülen çocukların sokaklarında gezesim var
katledenlere inat.
sancılarımı saplayasım var çirkin yüzlere…
kırasım var bütün yüreksizleri, öldüresim var kendimi bütün acılarımla.
bu yürek çok derin bir mezar.
herkesi gömesim var bu sessiz tebessümlere…
öldürün beni notalar kefenim, sözler tabutum olsun
ve bir boş kasetin içine gömün beni.
ben ölürsem melekler göbek atacak, eğer ölürsem bütün zebaniler ağlayacak.
dünya sinemasında bir dram izlediniz şimdilik hıçkırıklı bir mola.
bir çikolata paketinin içine koydum yüreğimi…
bir kirli gelinliğe gömdüm kızlık zarımı.
geçmiş bir esrar dumanı, kaplıyor bedenimin odalarını.
dilimi kestim, ruhumu sattım ben, sırf hıçkırarak ağladığım için düzdüler kalbimi.
sırf rüzgârı emanet bıraktım diye bir boşluğa, küstü bana yağmurlar.
maskemi taktım yine, merhaba yalnızlık kaç odan boş?
çift yataklı bir oda lütfen.
ağlama duvarı istiyorum ve balkonu olsun intihar edebileceğim.
annemi gömeceğim bir lavabo olsun lütfen.
bir de birilerini istiyorum yanımda, sadece uyumak için
belki bir kedi belki de çirkin bir madam…
ve son olarak senden bir hayat istiyorum yalnızlık, sırf sana defalarca gelmek için.
sırf öpmek için yalanlarından…
yalnizlara hediyem olsun…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?