göstere göstere provokasyondur.
birinci dünya savaşı’nı başlatan, avusturya-macaristan imparatorluğu veliahtının öldürülmesi provokasyonunu bilirsiniz. acaba ne olacak bahane, diye bekleniyordu,o oldu.
aylardır, dünyanın (şehit edilen askerlerimiz, kaçırılan asker, öğretmen, kaymakamımız dahil; kendi ülkemiz!..) hiçbir bölgeye ve ülkeye göstermediğimiz, tuhaf ve anlaşılması çok güç bir mantıkla gece gündüz suriye’ye angaje olmuş hükümetimiz ve sayın başbakan.
büyük ortadoğu projesi’ni hatırlarsak ve sayın başbakanımızın da sözkonusu projenin eşbaşkanı olduğunu unutmazsak, birçok şeyi görmüş, anlamış oluruz tabii.
afganistan’da, pakistan’da nato-abd güçleri patır patır çoluk çocuk vururken insan haklarından bahsedeni görmedik hiç.
ırak’ta, devrim sonrası mısır’da ve libya’da ölüp giden insanlar, kadın-çocuklar, müslümanlar da vicdan göstergemizde görünmeyip, dile de getirilmiyor dolayısıyla.
katar, ürdün, suudi arabistan demokrasiyle idare ediliyor sanki de, onlarla birlikte çalışarak suriye’ye demokrasi gelsin diye uğraşıyoruz!
suriye ile yaklaşık aynı dönemlerde bahreyn’de başlayıp kanlı, sert bir şekilde bastırılan isyanı da görmedik.
böyle bir dönemde göstere göstere bu kadar olur bir provokasyon.
uçağımızın suriye içlerinde hatta yakınlarında olsun, ne işi vardı?
silahsızmış, keşif uçağıymış.özrü kabahatinden büyük adeta...
sevgili "keşif" uçağımızın ne işi vardı sevgili komşumuzun hava, kara sahasında???
aylardır esip gürlüyoruz. suriye tak diye vuruyor burnunun dibine sokulan uçağımızı. hiç öyle, soğukkanlılıktı falan yok... tıpkı israil gibi, mavi marmara’da takır takır vurdu vatandaşlarımızı ama ne hikmetse biz erkek olduk, biz delikanlı olduk, biz kahraman olduk! biz diyerek kimi kastettiğimi de biliyorsunuz tabii ki.
bir de fıkra anlatayım uzatmadan. isteyen güler, isteyen anlar!..
adamın biri ceketini omzuna atmış, ayakkabısının arkasına basmış, kollarını yanlara açarak ağır ağır yürüyormuş. arkadan birisi ensesine bir tokat patlatmış. bizimki bir hışımla dönmüş arkasını. dönmesiyle de başını yukarı kaldırmış. kendisinin iki misli birisi... e serde kabadayılık da var, sokak ortasına bozmamak lazım. söyle bakalım, demiş, şakadan mı vurdun, gerçekten mi? gerçekten vurdum lan ne olacak, demiş esas kabadayı. haaa, demiş bizim sözde kabadayı, şakadan hiç hoşlanmam da...
aha işte böyle delikanlıyız, böyle erkeğiz, böyle kabadayıyız... israil de, suriye’de postasını koyuyor bırak ayarı gözüne gözüne vuruyor. biz de, allah’ım sen aklımı fikrimi koru, kahraman oluyoruz...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?