her şey saat 19.15 itibariyle akm’nin önüne gitmemizle başladı. etrafa bakındık, arkayı dolaştık, akm otoparkına girdik. yaklaşık 20 dakika kadar sonra floydiandm ile göte giren şemsiye’nin gelmesiyle heyecanımız biraz olsun azaldı. zira kısa bir süreliğine kafamda oluşan ’acaba ekiliyomuyuz lan’ düşüncesinden kurtulmuş oldum bu sayede. sonra bb ile arkadaşı geldi. en sonunda uzun bekleyiş sona erdi ve muque’nun en önden yürüdüğü ve aralarında independence, angelus, passive gibi yazarlar akm’nin önüne ulaştı. biraz muhabbet biraz içki içiminden sonra pistimsah’ın ablasının hazırladığı t-shirtlr gedi.
bu şekilde geçen yaklaşık bir yarım saatin ardından otobüse binip, stüdyonun nerede olduğundan bi haber bir şekilde yollara döküldük. ha ne oldu bulduk tabi, kısa süreli yanlış yöne sapmalar, yol karıştırmalar yaşandıysa da bu bizi yıldıracak bir sorun değildi.
kanal d binasına girdiğimiz vakit bizi okan bayülgen karşıladı. hemen belirtmek iterim ki o televizyondan gördüğünüz ’güzel stüdyoymuş burası’ dediğiniz hayvani boyutlarda görünen stüdyo aslında göt kadar. 5 adımda bi ucundan diğer ucuna geçilebiliyo.
programın başlaması ve üzerinden bir yarım saatin geçmesiyle makina’yı aslında tv başından seyretmenin ne kadar sağlıklı olduğunu anladım. zira bacaklarımız ciddi ciddi götümüze kaçmaktaydı.
pankartları bolca salladık. mavi t-shirtlü şerefsiz kameramanın kamerası haricinde tüm kameralar bolca bizi çekti. okan’ın da alıp pankartları göstermesi güzel oldu tabii.
işte böyle sürüp giden, eğlenceli olduğu kadar bedenen yorucu geçen bir zirve oldu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?