çek cumhuriyetini yenmek gerçekten yürek ister, o da yetmez güç ister. hele de 2-0 yeniliyorsanız bunlar hiç yetmez, yukarıdan bir şeyler de gerekir...
karşımızda çoğu kişinin favori olarak gösterdiği çekler ve dünyanın da en iyi kalecilerinden biri; bizde ise fatih terim ve artık fuck off, muck off demeye alışmış kendini ingiltereye iyice kaptırmış tuncaylı bir kadro.
maç başından beri çekler ayaklarına gelen her topu koller gönderme amacındalar. çeklerde topu ayağına alan kollere ortalıyor, sonra topun geri gelmesini ve yine kollere orta açmayı hedefliyor. ulan koller’de kaç yaşına geldi adam oynuyor diyoruz bizim bücürlerin yanında. insanın aklına hakan şükür geliyor tabi koller’i görünce bir yandan da. bizimkiler daha 3 pas yapamıyorlar. koller’i durdurmaya çalışıyorlar fakat pek de başarılı da olamıyorlar. orta geliyor, koller zıplıyor e bizim defans da zıplıyor ama kollerin göğüsüne anca ulaşabiliyor bizimkilerin kafaları. hadi çekleri anladık koller gibi pivot santraforları var, paso adama orta açıyorlar ama bizim takım kimin boyuna posuna güvenip doldur boşalt yapıyor onu da çözemedik. kayboluyorsun rakip defansın içinde, daha nereye doldur boşalt. tuncay ve emre aşığın da hangi zihniyetle sahada olduğunu, hatta ne amaçla ilk 11’e konulduğunu anlamak da elde değil zaten. egosu iyice tavan yapmış fatih terim ısrarla tuncayı oynatıyor, bir olayını da göremedik hala. golleri yedikten sonra tabi fatih terim bir kaç değişiklik yapıyor da onları bilinçi bir şekilde yaptığını sanmıyorum, adam bir kaç kişiyi alıp çıkarıyor oyundan sonra da herkes ileri gibisinden el haraketleri yapıyor.
sahada oynanan şeye baktığımızda ise defansta serveti görüyoruz adam fantastik filmlerden çıkmış kahramanlar gibi savunma yapıyor ama nereye kadar, tek başına. geri kalanlar kendi çapında takılıyor. oyun sistemide 1-8-1 gibi bir şey sanırım, çözemedim. fakat oyun hakkında pek yorum da yapamıyorsun ki, oynanan pek bir şey yok, yeniliyorsun işte. 75 dakika boyunca futbol adına pek bir şey yapamayan ve 2-0 yenik durumda olan türkiye’yi elimiz çenemizde kara kara izliyoruz acaba 3 olur mu 4 olur mu diye.
son 15dk’ya girildiğinde bir şeyler değişmeye başlıyor. arda serbest oynamaya başlıyor, sağdan soldan bindirmeleri geliyor ve sonunda da golü buluyor. ardından dünyanın en iyi kalecisi elinden topu kaçırıyor bir daha gol oluyor. sonrasında ise çek defansı ofsayt diye bir duralım diyor, nihat bir gol daha atıyor. maç da 3-2 bitiyor. herkes şokta, türkler de çekler de.
ama millete bakıyorum, sanki bütün maç boyunca bastırdık ama çekler şansa 2 gol attı, sonradan biz 3-2 aldık gibi bir havaya girmiş. yok kardeşim öyle değil maç, sen onu galatasaray-real madrid maçı ile karıştırdın. 75dk boyunca bi bok yapamayan türk milli takımı’na son 15dk ya girildiğinde bir şeyler oluyor, ki sadece bize de olmuyor, çek’lere de bir şeyler oluyor. dünyanın en iyi kalecisini ardarda hatalar yaparken görüyoruz. bu cech denen kaleci ingiltere premier ligde peter schmichael’in 694dk gol yememe rekorunu da kırıp 871dk gol yememiş bir adammış, boru değil yani. o yüzden kimse bana süper oynadık da maçı aldık demesin. takım şu taktikle oynadı, değişimler şu amaçla yapıldı, şu şekilde geliyorduk bu şekilde gidiyorduk diye bir şey diyemiyoruz. bakıyoruz türk milli takımına, sistemsizlik üzerine kurulu bir oyun.
neyse, aldık maçı hopladık zıpladık. böyle giderse final oynarız.
benim isteğim bizim takımın elenip gitmesiydi sırf şu fatih terimin kendini bi bok sanması yüzünden aslında ama çeyrek finale çıktık güzel bir şey sonuçta. bu takım daha da başarılı olursa sebebi fatih terim olmaz ama.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?