12 eylül

0 /
shevek
sanılanın aksine 12 eylül döneminde ortada bir anarşi durumu yoktur, ’anarşi var’ yargısı kenan evren ve saz arkadaşlarının halt yemesindendir. sol da, sağ da, devrimci de, ülkücü de kendi ideal devletlerinin arayışı içindedirler.

ortada abd için tekel, kenan evren gibi embesiller için mevki, dünya içinse tarih sorunu vardır. 12 eylül 1980 yalnızca türkiye cumhuriyeti geleceğini değil, dünya geleceğini etkilemiştir.

12 eylül 1980 bir muz cumhuriyeti oluşumuzun ispatı, amerikan emperyalizminin tamamen boyunduruğu altına girmemizinse acı bir izidir. 12 eylül bağımsızlığın söndüğü, mustafa kemal’in anıtkabir’de yattığı yerde döndüğü gündür. 12 eylül amerikan uşaklarının kazandığı, türk halkının, özgürlüğün, emeğin, sevdanın, barışın kaybettiği gündür. 12 eylül ankara’daki çocukların başardığı gündür. 12 eylül cia, kontrgerilla için büyük bir kazancın elde edildiği, soğuk savaş sovyetlerine darbelerin en büyüğünün indirildiği, insanlığa en büyük kazığın atıldığı küçük, minicik gündür. 12 eylül tarihin en kara sayfasıdır. 12 eylül türkiye’nin pazarlandığı, tapusunun emperalistlere verildiği gündür. 12 eylül ’ah, keşke’ denilen acı gündür. 12 eylül bu ülkenin kendi çocuklarını kendi geleceğini vatanseverlerini yok ettiği, ’ya filozoflar yönetici, ya da yöneticiler filozof olmalıdır’ diyen zihniyetin yönetemediği gündür.

12 eylül gün değildir, bir dönemdir. hala bitmemiş, gitmemiştir. doğan kapkara güneş hala simsiyah ışınlarıyla yurdumuzu ve yurdumuz insanının görüş mesafesini engellemektedir. 12 eylül karabulutları halen üzerimizdedir, onlar gidene kadarsa türkiye’de güneşli günler görmek yalandır. bulutları mavilikler sürmek dileğiyle, nazım’ın bir vatan haini (!) olduğunu unutmamak dileğiyle. 12 eylül cuntası yargılanmalı, hesap sorulmalı.

eğer ki vatan şose boylarında ölmekse açlıktan; amerikan emperyalizmi, donanması, topuysa vatan; vatan susturulmaksa bir özgürlük yalanının ardında yalnızca nazım hikmet değil, ben de vatan hainiyim. çünkü insan buna razı gelemez, adı vatan olan amerikancılığa razı gelmek ya kulluktur ya da korkaklık. 12 eylül çocuğu olmaktır kısaca. kölelik bilinçsizce ya da bilinçli...

bir 12 eylül bebesi: köle olmak yani. aslında ne geleceği var umutla bakabileceği, ne geçmişi aydınlık diyebileceği. yalnızca cehaleti ve zerkedilmiş avanaklığı... bu sayede mutlu zaten, bu sayede hizmet etmekte kendini köle edenlere, sömürenlere. bu sayede geçmişten şanlı tarih, kapitalizm kokan gelecekten de başarı diye bahsedebiliyor. bu nedenle de başarısız olmaya mahkum, zavallı. onun suçu yok, bu tarihi neticelerin zaruri sonucu. zavallı olan o değil gerçekte, zavallı olanlar onu bu hale getirenler. 12 eylülü yaratanlar gerçek zavallılar.

12 eylül hepimizin kaybettiği. 12 eylül 1980, türkiye’nin bundan böyle topal gezmeye zorlandığı tarih. gazetelerinden insanına yurdumun her yönden değişime, gerilemeye gittiği ve yurdumu ilerlemeden alıkoyan iğrenç gün. daha önce de dediğim gibi hala bitmemiş, kara güneşi batmamış gün. olsun... bazen kara güneşli, kara bulutlu gökyüzünde güçlü, parlak, ama uzak, ama umutlu yıldızların parıltıları, ışınları, göz kırpmaları kapkara gökyüzünde "daha yarın var, daha bitmedi." düşüncelerine yönlendirebiliyor insanları.

daha yarın var,
daha bitmedi.
kara güneş batar,
kızıl güneş doğar.


daha yarın var,
daha bitmedi.
uzak yıldızlar,
yaklaşırlar.

daha yarın var,
daha bitmedi.
gün gelir,
karanlık susar.

gün gelir, devran döner. gün yakın mıdır bilmiyorum, ama yalnızca gelse yeter; bekleyiş sürer. bu kara güneş batsa, kara bulutlar gitse bile yeter...

artık yeter!

#219312

(bkz: haydi cuntayı yargılayalım kampanyası)
independence
o gunleri ya$ayanlarin bu konuda yorum yapmasi daha guzel olacaktir esasen.elbette demokrasi engellenemez ve elbette ulke sivil yonetim tarafindan yonetilmelidir.bu konuda sanmiyorum ki cok insanin itirazi olsun..fakat oyle bir an gelir ki sivil yonetim caresiz kalir, oyle bir an gelir ki ulke ic sava$in e$igine gelir ve oyle bir an gelir ki universiteler egitim ogretim yuvasi olmaktan cikar, tamamen teror yuvasi haline getirilir..i$te bu tur durumlarda ne yapmasi gerektigini bilemeyen sivil yonetim olaylarin uzerine ne $ekilde gidilmesi gerektigini bilemez, uygulayamaz..ulkenin guvenliginin degi$mez teminati olan ordu bu gibi durumlarda en son careye ba$vurmak zorunda kalir ve demokrasiyi bir sure askiya alarak darbe yapar.asla ama asla buna taraftar oldugum du$unulmesin..fakat madalyonun bir de oteki yanindan bakmayi ba$arabilirsek $oyle bir sonuc cikiyor onumuze..ben bizzat o gunleri ya$adigim icin bu kadar rahat konu$abiliyorum..taksim meydaninda ba$imizi mermilerden egerek yurumek zorunda kaliyorduk..elim babamin elinde.babam kendisini du$unmeyi birakmi$, bedeni bedenime siper bir $ekilde ko$ar adimlarla en yakin ula$im aracina dogru gidiyoruz..bir diger gun tam kar$imizdaki cay ocagi taraniyor ve 12 asker $ehit ediliyor..bir ba$ka gun yanimizdaki bufe taraniyor ve gene $ehit askerler..bu olaylarin arasinda oyle uzun zaman dilimleri de yok..sadece 1 hafta..caddede yatan cansiz bedenler ve ba$larinda aglayan cocuklar kadinlar.di$arida arkada$larimizla oyun oynamayi unuttugumuz seneler.birakin oyun oynamayi, serseri bir kur$una hedef olmamak icin camdan denizi izlememizin buyuklerimiz tarafindan yasaklandigi seneler..evin caddeye bakan kisminda elektriklerin yakilmasinin gene aile buyukleri tarafindan yasaklandigi seneler..i$te boyle gunlerin bir anda bicak gibi kesilmesi de 12 eylul darbesi sayesinde olmadi mi? yeniden soyluyorum ki hicbir $ekilde taraftar degilim askeri yonetime, darbeye, komutalnlarin ve pa$alarin ulkenin tek hakimi olmasina..fakat dedim ya.madalyon her zaman iki taraflidir ve iki tarafina da cok dikkatli bakmak gerekir.
duracell
türk milleti için o an bayram olan olay.

kardeş kardeşi öldürmekten bıkmış olsa da türkiye’de kan davası haline bürünmüş olaydan bir türlü el-etek çekilemiyordu. onlar vurdu öyleyse biz de... biz de vurmalıyız. onlar komunist diye vuruyoruz, onlar faşist diye vuruyoruz.

derken biri geldi, ordudanmış, o da hepsini onlar anarşist diye tuttu içeri tıktı. sokakta büyük ve günler süren sessizlik ama gazetelerde bayram havası. yazarların, gazetecilerin; "yaşasın evren paşa" içerikli köşe yazıları...

o an için bu gerçekten türkiye cumhuriyetinin ikinci kurtuluşu olmuştu. sokaklar artık cesetlerle dolup dolup taşmıyordu. hapishaler ise biraz kalabalıklaş mıydı ne?

yaşasın evren paşa!!!

evren paşa bu alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. suçluları, hangi suçu olursa olsun, sağdan soldan asa asa geçti ve kendini ve milletini savundu; "asmayalım da besleyelim mi?"

evet sokaklar cesetlerle dolup dolup taşmadı ama ekmek kuyruğu gibi idam sehpası kuyruğu oluştu cezaevi bahçelerinde.

olan o kadar olaydan sonra bu darbe gereksizdi demek için kör olmak gerekiyor

sonra evren paşa yaşadıkça yaşatmadı. sağcıları, solcu polislere, solcuları sağcı polislere sorgulattı, evet. bu da daha fazla suçsuzun suçlu görünmesine sebep oldu. binlerce insan, aklını, ailesini ve evini darbeden önce kaybetmişse, bir o kadarı da darbeden sonra kaybetti.

herkes gördü ki, ülkede tepeden bir elin inmesi gerekiyormuş ama o el daha fazla orada kalmamalıymış. önceki acılar sonradan da yaşanmışsa, bu o elin tepeden inmesinden değil, o elin indiği yerde uzun süreli kalmasından olmuştur.

kenan evren’in bir de "ne dediler" isimli kitabı mevcuttur. bu kitapta, darbe sırasında alkış tutan gazetecilerin, sıkıyönetimden sonra kenan evrene yönelik suçlamalarını konu edinmiş, iyi bir çalışmadır.
sitare
annelerin elleri başları arasında
gözleri ağlamaktan kurumuş incir ağaçları gibi
oğullar ve kızlar kaybolmuş kimi işkencelerde
kimi öldürülüp atılmış bir köşeye
kimide kaybolmuş karanlığın içinde
anneler geceye isyan düşmüş
baykuşlar tünemiş yüreği ülkesi için atanlerın umutlarına
kan emiciler iş başında
kanla kirlenmiş ellerini sürüyorlar yüzlerine ve dönüp aynaya bakıyorlar utnamadan
ayıplanmadan, yaptıklarından sorumlu tutulmadan
kimseye hesap vermeden...

binlerce ailenin ocağını söndüren, bu ülkenin gençlerini apolitize edip pop kültürüyle yozlaştıran, darbecilerin yargılanamadığı ve salyalarını akıtarak halan etrafta dolaşıp tonton ressam amca olarak tanıtılan, ülkemizin en karanlık dönemidir. ayrıca yapılan yolsuzlukların hesabı hala yapılamamıştır.
ülkeyi anarşiden kurtardıklarını söyleyenler tarafından kendi hegomanyaları altında en büyük terör olayının gerçekleştirildiği karanlık gün.

12 eylülün bilançosu şöyledir:

650 bin kişi gözaltına alındı ve 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü,
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi,
* açılan 210 bin davada 230 bin kişi sıkıyönetim mahkemeleri’nde yargılandı,
* 7 bin kişi için idam cezası istendi,
* 517 kişiye idam cezası verildi,
* 124 kişinin idam cezası askeri yargıtay tarafından onaylandı,
* haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1 asala militanı),
* idamları istenen 259 kişinin dosyası meclis’e gönderildi,
* 71.500 kişi türk ceza kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,
* 98.404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçlamalarından yargılandı,
* 388 bin kişiye pasaport verilmedi,
* 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı,
* 18.525 kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı,
* 14 bin kişi “yurttaşlık”tan çıkarıldı,
* 30 bin kişi “mülteci” olarak yurtdışına gitti,
* 366 kişi “kuşkulu bir şekilde” öldü,
* 644 cezaevindeki toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 52 bin kişi,
* cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi,
* 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi,
* 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü,
* 14 kişi açlık grevinde öldü,
* 16 kişi “kaçarken” vuruldu,
* 95 kişi “çatışmada” öldü,
* 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi,
* 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi,
* 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı,
* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu,
* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi,
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi,
* gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi,
* 31 gazeteci cezaevine girdi,
* 300 gazeteci saldırıya uğradı,
* 3 gazeteci silahla öldürüldü,
* gazeteler 300 gün yayın yapamadı,
* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı,
* 39 ton gazete ve dergi imha edildi,
* bilim ve sosyalizm yayınlarına bir yargı kararı olmadan sadece sıkıyönetim komutanının emri ile el konuldu ve 133.607 adet kitap imha edildi,
* darbenin ilk altı ayında 123; dokuz ayında 175, 1981 yılının sonunda tam 268 yasa çıkarıldı.

1980-1985 yılları arasında...
* 22.912 kişiye 0-1 yıl arası ceza verildi,
* 10.784 kişiye 1-5 yıl arası ceza verildi,
* 6.186 kişiye 5-10 yıl arası ceza verildi,
* 2.396 kişiye 10-20 yıl arası ceza verildi,
* 939 kişiye 20 yıl üzeri ceza verildi,
* 630 kişiye müebbet cezası verildi,
* 420 kişiye idam cezası verildi.

idam edilenler

necdet adalı (sol görüşlü) 7 ekim 1980 ankara
mustafa pehlivanoğlu (sağ görüşlü) 7 ekim 1980 ankara
serdar soyergin (sol görüşlü) 25 ekim 1980 adana
erdal eren (sol görüşlü) 13 aralık 1980 ankara
cevdet karakaş (sağ görüşlü) 4 haziran 1981 elazığ
veysel güney (sol görüşlü) 10 haziran 1981 gaziantep
ahmet saner (sol görüşlü) 25 haziran 1981 istanbul
kadir tandoğan (sol görüşlü) 25 haziran 1981 istanbul
mustafa özenç (sol görüşlü) 20 ağustos 1981 adana
ismet şahin (sağ görüşlü) 20 ağustos 1981 istanbul
seyit konuk (sol görüşlü) 13 mart 1982 izmir
ibrahim ethem coşkun (sol görüşlü) 13 mart 1982 izmir
necati vardar (sol görüşlü) 13 mart 1982 izmir
fikri arıkan (sağ görüşlü) 27 mart 1982 ankara
sabri altay (adli suçlu) 23 nisan 1982 adapazarı
cengiz baktemur (sağ görüşlü) 30 nisan 1982 elazığ
şahabettin ovalı (adli suçlu) 12 haziran 1982 sinop
ednan kavaklı (adli suçlu) 18 haziran 1982 ankara
ali bülent orkan (sağ görüşlü) 13 ağustos 1982 ankara
veli acar (adli suçlu) 13 ağustos 1982 isparta
eşref özcan (adli suçlu) 19 ağustos 1982 kayseri
halil fevzi uyguntürk (adi suçlu) 29 aralık 1982 afyon
kazım ergun (adli suçlu) 29 aralık 1982 akşehir
muzaffer öner (adli suçlu) 29 aralık 1982 amasya
adem özkan (adli suçlu) 13 ocak 1983 balıkesir
hüseyin çaylı (adli suçlu) 13 ocak 1983 afyon
osman demiroğlu (adli suçlu) 13 ocak 1983 isparta
ahmet mehmet uluğbay (adli suçlu) 22 ocak 1983 akşehir
ali aktaş (siyasi) 23 ocak 1983 adana
duran bircan (adli suçlu) 23 ocak 1983 denizli
levon ekmekçiyan (asala) 28 ocak 1983 ankara
ramazan yukarıgöz (sol görüşlü) 29 ocak 1983 izmit
ömer yazgan (sol görüşlü) 29 ocak 1983 izmit
erdoğan yazgan (sol görüşlü) 29 ocak 1983 izmit
mehmet kambur (sol görüşlü) 29 ocak 1983 izmit
ahmet kerse (adli suçlu) 30 ocak 1983 gaziantep
rıdvan karaköse (adli suçlu) 5 şubat 1983 akşehir
cavit karaköse (adli suçlu) 5 şubat 1983 akşehir
süleyman karaköse (adli suçlu) 5 şubat 1983 akşehir
fatih laçinligil (adli suçlu) 24 şubat 1983 keşan
faik görünmez (adli suçlu) 24 şubat 1983 kilis
mustafa başaran (adli suçlu) 30 mart 1983 edirne
hüseyin üye (adli suçlu) 30 mart 1983 nazilli
şener yiğit (adli suçlu) 20 nisan 1983 isparta
cafer aksu altıntaş (adli suçlu) 20 nisan 1983 ordu
abdülaziz kılıç (adli suçlu) 26 mayıs 1983 edirne
halil esendağ (sağ görüşlü) 5 haziran 1983 izmir
selçuk duracık (sağ görüşlü) 5 haziran 1983 izmir
ilyas has (sol görüşlü) 6 ekim 1984 izmir
hıdır aslan (sol görüşlü) 24 ekim 1984 izmir

12 eylül döneminde sıkıyönetim askeri mahkemeleri’nce 517 sanığa idam cezası verildi. askeri yargıtay’ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu. bunlardan, milli güvenlik konseyi’nin onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50’si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü.
ölüm cezalarının infazlarına ilişkin onama kararları,
12 eylül 1980 - 25 ekim1981 arası milli güvenlik konseyi döneminde,
25 ekim 1981 - 14 ekim 1983 arası danışma meclisi döneminde,
6 kasım 1983 sonrası tbmm döneminde
verilmiştir.
elma sekeriiii
12 eylul hakkinda akademik bir arastirma yapmis olan bir kisi olarak:
gencligi apolitize eden ,
insanlarin siyasi anlamada duruslarini sergilemekten kacindiklari,
iskence goren insanlarin vucutlarinda ve ruhlarinda birakilan derin izleri acilari gozyaslarini,
turkiyenin 30 yil geri gitmesine neden olan,
zihniyeti buradan kiniyorum!!!!
bir anne cocugunun, gece cat diye girilen evde, burnuna bir tufegin dayanmasiyla, yillarca kekeme kalmasina yol acan,
o kazanci yokusunda binlerce insanin tanklarla ezilmesine goz yuman,
sirf memleketinin kurtulusunu isteyen insanlarin,girecekleri iskence korkusuyla yurt disina kacip vatansiz sayilmalarini,
konuyla ilgili veya ilgisiz olarak gunlerce goz altinda tutulup siseye oturtulan insanlarin cektiklerini,
sokaga cikip bir daha gelememe korkusunu yasatmalarini,
en kotusu de kitap yaktirmalarini,
ve kenan evren pasaninbodrumda evinde ressamlik yapip arada universitelere konusma yapmaya gitmesini
burdan 2. kez kiniyorum!!!! her anarsik durumda darbe yapilsaydi dunyada dogru duzgun sistem kalmazdi.

12 eylul turk tarihinde kara bir lekedir.
(bkz: demokraside darbenin ne isi var kardesim)


evrendeki en mutevazi insanim
ordunun yonetime el koyup ulkedeki butun herkesi potansiyel suclu olarak fisledigi, bir cok sagci ve solcunun iskenceye alindigi, binlerce insanin kayboldugu gunlerin baslangici olan tarih. 12 eylul’den sonra en az 12 eylul oncesinde sokakta olen insanlar kadar insan iskencede olmustur ya da faili mechul kalmistir. 12 eylul turkiye’nin uzerinden gecen bir panzerdir. o tarihten sonra ulkemizin bagimsizligini kendince de olsa isteyen vatansever sag ve sol guruplar kaybolmus yerlerine amerikanin yalakalari almistir. amerikadan turgutun prensleri gelmis, turkiye’yi abd’nin kucagina oturtmuslardir.
eger biz bugun gencligimizin yani kendimizin tepkisiz olmasindan yakiniyorsak bu o darbenin apolitizasyon politikalari yuzundendir. tabi bir ulkede halk ve ozelliklede gencler tepki vermiyorlarsa o ulke asla gotunu dogrultamaz.
elma sekeriiii
12 eylul oncesi,mevcut sisteme karsi bir direnis soz konusuydu,ulke kaynama noktasindaydi. 1960da da ayni sekilde kutuplasma durumu olmustu, chp ve dp birbirine dusmustu. 12 eylülde darbe bildirisi okunurken su cumle kurulmustur: kardesin kardese kiymasini engellemek amaciyla yapilmistir... evet kardesi kardesten kurtarip, siseye oturttular cinsel organlarina elektrik verdiler.
darbeyi yapan zatlar hakkindaki olaylara gelirsek eger, bu super 4luyu basta kenan evren olmak uzere yargilamaliyiz. yine olsa yine yapardim zihniyeti bu ülkede barinmamalidir, barinamamalidir!
(bkz: haydi cuntayi yargilayalim kampanyasi)
sitivreyvaugin
27 yıl öncesi... türkiyenin karanlık yüzü... hala aydınlanmamış adı konulamamış ama gereği düşünülmüş sonuca dökülmüş eylemler...

650.000 kişi göz altına alındı
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1’i asala militanı).
idamları istenen 259 kişinin dosyası meclis’e gönderildi.
71 bin kişi tck’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
95 kişi çatışmada öldü.
73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
43 kişinin intihar ettiği bildirildi.


ayrıca bunlar yapılırken komşu ülkeler abd ve bütün avrupa ülkeleri türkiyeye haklı olarak ambargo uyguladı.türkiye hala 27 yıl önce vurulmuş darbenin izlerini taşırken hala bu insanlık dışı eylemi haklı görenler var onları gözlerinden öpüyorum.

agresifmis
-adın ne? diyorlar,
--adım eylül diyorum.
bir of çekiyor o günlerden kalanlar.
-güzel isimmiş,anlamlı diyorlar.

küçükken üzülürdüm hep adımı duyduktan sonra insanların ekim,kasım diye diğer ayları sıralamasına."adımı değiştirelim ,ağlatıyor beni adım"derdim anneme babama.ne güzel bir adım varmış.sonradan öğrendim.
freagl dreams
kahpeliğin tarihi, ülkede iyi kötü demeden insan öğütülmüş dar ağaçlarında fidanlar kırılmış tüm bu acılar yetmiyormuş gibi günümüz türkiye’si nin tohumları atılmıştır. atatürk’ün nadasa bıraktığı topraklarda.
meekma
12 eylül'ü en güzel özetleyen tablo.




türkiye'yi satanist mafyaya domalttılar.. bir kere domaltılınca da bugünlere kadar geldik.

resme gülüyoruz ama bunu çizen adamın götü bir zamanlar aşırı yalanmaktan nasır bağlamıştı.

ismettt
Sivil yönetimin hataları var mıydı? Evet
-Cumhurbaşkanı seçilemedi
-Anarşiye engel olamadı
-Kanlı 1 Mayıs'ta yaşananlar

Fakat bunların olmasının sebebi incelendiğinde altta gizli bir el uzandığı gayet net ortada bir gerçektir.
Özel Harp Dairesi'ni ülkemize sokan kişilerden sorun hesabını bu olayın suçlusu asıl onlardır.
independence
yil donumu bugun. bugunleri anmak bir ihtimal ileride ayni hatalara du$memizi engelleyebilir.

yeri gelmi$ken buradan anayasaya ekledigi maddeler sayesinde yargilanamayan, $u siralar evinde olumun soluk resmini yapan sevgili ressamimiz kenan evren pa$ayi aniyorum.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol