gün ağarmadan yola çık
sislenmeden bütün dağ taş
dönüp dönüp bakma artık
bir ozan gibi ayrılığa düş
dehşetli bir acıdır belki
uçurum, orman ve rüzgar
ve ağzında kuş tüyleri
taşıyarak geçen bulutlar
neyi bırakmışsan geride
bir kül yığınıdır şimdiden
ömrün gibi savrulup gider işte
ama ıslığını unutma sakın
bir türküdür yine de
yolcuya en çok yakışan
dağın eteklerine vardığında
şöyle bir dur ve soluklan
sonra meşeliklerin orada
sırtüstü uzan gün batarken
dinle bir an ormanı ve suyu
başlayacaktır az sonra
doğanın yabanıl konçertosu
hışırtılar içinde kalacak ova
kayıp giderken bulutlar
usulca sokulacak yüreğinin
gizli geçitlerine bir rüzgar
buğulu türküler duyacaksın
ve aşk çılgınlıklar bekleyecektir
yolları uçurumla kesilenlerden
iii
dizginlerinden boşanmış bir at
gibi soluk soluğayken doğa
soluğun yetiyorsa yaylanıp tut
yelesini ve katıl rüzgara
unutma ki yalnız değilsin
yüreklendiriyor seni aşk
ve birdenbire boşanan
bu çılgın sağanak
aşk ile sağanak
hep aynı kokuyu taşıyacak
hangi kentte bir koklasan
yolculuklar özetleyecek ömrünü
gülüşü ve hüznü sürükleyen büyü
elinde bir gül olacak sevdiğinin
ahmet telli
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?