cok calismasi gereken sozluk.
ilk donem yazilarinda marksisttir.
(bkz: saint simon ilk sosyolog ilk sosyalist)
daha sonra ibn-i haldun, tagore gibi dogulu aydinlarin etkisinde dogunun felsefesini uretip batiya karsi konumlanmistir. bu donemde dogu kulturune siki sikiya baglidir. hatta bir parca islamci ve turkcu oldugu da soylenebilir. hic bir doneminde aydin kimliginden ödün vermemistir. "dogucu" yazilarinda dahi marxi saygiyla anmis, tarihsel materyalizmin hayati ve olgulari kavrayisini yuceltmis, klasik sag demogojiye prim vermemistir.
(bkz: saint simon ilk sosyolog ilk sosyalist)
daha sonra ibn-i haldun, tagore gibi dogulu aydinlarin etkisinde dogunun felsefesini uretip batiya karsi konumlanmistir. bu donemde dogu kulturune siki sikiya baglidir. hatta bir parca islamci ve turkcu oldugu da soylenebilir. hic bir doneminde aydin kimliginden ödün vermemistir. "dogucu" yazilarinda dahi marxi saygiyla anmis, tarihsel materyalizmin hayati ve olgulari kavrayisini yuceltmis, klasik sag demogojiye prim vermemistir.
seksenli yillarin sonuyla doksanli yillarin basinda yasadigi felaket gunlerden dolayi cok buyuk goc alan, sanayisi olmadigindan dolayi bu nufusu nasil besledigi mechul kalan, satafat ve icler acisi yoksullugun ortaklasa yasam surdugu guneydogu anadolu kenti. plaka kodu 21 telefon kodu 412 dir.
eski diyarbakir surlarin icinden ibarettir. dolayisiyla eski diyarbakir evlerini, kiliseleri, camileri, hanlari gorebileceginiz tarihi yerler sehrin sur ici kisminda yer alir. surlara girisler ise sur kapilarindan saglanmaktadir. baslicalari mardin kapi, urfa kapi, saray kapi, tek kapi ve dag kapidir. bir tek dag kapi tahrif edilmis ve kocaman bir meydan haline getirilmistir dolayisiyla trafik akisinin en yogun oldugu yerdir.
eski diyarbakir surlarin icinden ibarettir. dolayisiyla eski diyarbakir evlerini, kiliseleri, camileri, hanlari gorebileceginiz tarihi yerler sehrin sur ici kisminda yer alir. surlara girisler ise sur kapilarindan saglanmaktadir. baslicalari mardin kapi, urfa kapi, saray kapi, tek kapi ve dag kapidir. bir tek dag kapi tahrif edilmis ve kocaman bir meydan haline getirilmistir dolayisiyla trafik akisinin en yogun oldugu yerdir.
kitabin adi platonun devlet adli yapitindaki magaradakiler mitosundan gelir.
kitabin onsozu su sekildedir:
bir magara dusun dostum. girisi boydan boya gun isigina acik bir yer alti magarasi. insanlar dusun bu magarada. cocukluktan beri zincire vurulmus hepsi, ne yerlerinden kipirdamalari, ne baslarini cevirmeleri kabil, yalniz karsilarini goruyorlar. arkalarindan bir isik geliyor... uzaktan, tepede yakilan bir atesten. atesle aralarinda bir yol var, yol boyunca alcak bir duvar. gozbagcilari seyircilerden ayiran setleri bilirsin,uzerlerinde kuklalarini sergilerler, oyle bir duvar iste. ve insanlar dusun, ellerinde esyalar: tahtadan, tastan insan veya hayvan heykelcikleri, boy boy bicim bicim. bu insanlar duvar boyunca yurumektedirler, kimi konusarak, kimi susarak. garip bir tablo diyeceksin, hele esirler daha da garip. dogru... o esirler ki omur boyu baslarini ceviremeyecek, kendilerinin de, arkadaslarini da, arkalarindan gecen neneleri de duvara vuran golgelerinden izleyecekler. simdi de magarada seslerin yankilandigini dusun... disaridan biri konustu mu, esirler golgelerin konustugunu sanir, oyle degil mi? kisaca onlar icin tek gercek vardir: golgeler.
tutalim ki zincirlerini cozduk esirlerin, onlari vehimlerinden kurtardik. ne oldu dersin anlatayim.. ayaga kalkmaya, basini cevirmeye, yurumeye ve isiga bakmaya zorlanan esir, bunlari yaparken aci duyardi. gozleri kamasir, golgelerini gormeye alistigi cisimleri taniyamazdi. biri, ona: “omur boyu gorduklerin hayaldi. simdi gercekler karsi karsiyasin” diyecek olsa, sonra da esyalari bir bir gosterse, “bunlar nedir” diye sorsa, sasirip kalir, magarada gorduklerini, simdi gosterilenlerden cok daha gercek sanirdi.
bir de dusun ki tutsagi magaradan cikarip dik bir patikadan gunesin aydinlattigi bolgelere surukledik. bagirdi, yanip yakildi, ofkelendi... kulak asmadik. gun isigina yaklastikca gozleri daha cok kamasti. hicbirini secemez oldu gercek nesnelerin. sonra yavas yavas alisti aydinliga. once golgelerini farketti, arkasindan insanlarin ve cisimlerin suya vuran akislerini. aksam olunca goge cevirdi bakislarini, ayi gordu, yildizlari gordu. zamanla gunesin sulardaki aksine bakabildi. nihayet gokteki gunese cevirdi gozlerini. ve dusunmeye basladi. ona oyle geldi ki mevsimleri de, yillari da gunes yaratiyor, gorunen dunyanin yoneticisi o. esirlerin magarada gordukleri ne varsa onun eseri. ve eski gunlerini hatirladi. ne kadar yanlis anlamislardi bilgeligi. mutluydu simdi, magarada kalan eski arkadaslarina aciyordu. eski hayatina, eski vehimlerine donmemek icin her cileye katlanabilirdi.
adamin magaraya dondugunu tasavvur et. karanliga kolay kolay alisabilir mi? dostlarina hakikati soylese dinlerler mi onu? agzini acar acmaz alay ederler: "sen disarda gozlerini kaybetmissin, arkadas. sacmaliyorsun. biz yerimizden cok memnunuz. bizi disari cikmaya zorlayacaklarin vay haline...”
iste boyle aziz dostum. sana anlattigim hikaye kendi halimizin tasviridir. yer altindaki magara: gorunurler dunyasi. yucelere cikan tutsak, idealar alemine yukselen ruh...
kitabin onsozu su sekildedir:
bir magara dusun dostum. girisi boydan boya gun isigina acik bir yer alti magarasi. insanlar dusun bu magarada. cocukluktan beri zincire vurulmus hepsi, ne yerlerinden kipirdamalari, ne baslarini cevirmeleri kabil, yalniz karsilarini goruyorlar. arkalarindan bir isik geliyor... uzaktan, tepede yakilan bir atesten. atesle aralarinda bir yol var, yol boyunca alcak bir duvar. gozbagcilari seyircilerden ayiran setleri bilirsin,uzerlerinde kuklalarini sergilerler, oyle bir duvar iste. ve insanlar dusun, ellerinde esyalar: tahtadan, tastan insan veya hayvan heykelcikleri, boy boy bicim bicim. bu insanlar duvar boyunca yurumektedirler, kimi konusarak, kimi susarak. garip bir tablo diyeceksin, hele esirler daha da garip. dogru... o esirler ki omur boyu baslarini ceviremeyecek, kendilerinin de, arkadaslarini da, arkalarindan gecen neneleri de duvara vuran golgelerinden izleyecekler. simdi de magarada seslerin yankilandigini dusun... disaridan biri konustu mu, esirler golgelerin konustugunu sanir, oyle degil mi? kisaca onlar icin tek gercek vardir: golgeler.
tutalim ki zincirlerini cozduk esirlerin, onlari vehimlerinden kurtardik. ne oldu dersin anlatayim.. ayaga kalkmaya, basini cevirmeye, yurumeye ve isiga bakmaya zorlanan esir, bunlari yaparken aci duyardi. gozleri kamasir, golgelerini gormeye alistigi cisimleri taniyamazdi. biri, ona: “omur boyu gorduklerin hayaldi. simdi gercekler karsi karsiyasin” diyecek olsa, sonra da esyalari bir bir gosterse, “bunlar nedir” diye sorsa, sasirip kalir, magarada gorduklerini, simdi gosterilenlerden cok daha gercek sanirdi.
bir de dusun ki tutsagi magaradan cikarip dik bir patikadan gunesin aydinlattigi bolgelere surukledik. bagirdi, yanip yakildi, ofkelendi... kulak asmadik. gun isigina yaklastikca gozleri daha cok kamasti. hicbirini secemez oldu gercek nesnelerin. sonra yavas yavas alisti aydinliga. once golgelerini farketti, arkasindan insanlarin ve cisimlerin suya vuran akislerini. aksam olunca goge cevirdi bakislarini, ayi gordu, yildizlari gordu. zamanla gunesin sulardaki aksine bakabildi. nihayet gokteki gunese cevirdi gozlerini. ve dusunmeye basladi. ona oyle geldi ki mevsimleri de, yillari da gunes yaratiyor, gorunen dunyanin yoneticisi o. esirlerin magarada gordukleri ne varsa onun eseri. ve eski gunlerini hatirladi. ne kadar yanlis anlamislardi bilgeligi. mutluydu simdi, magarada kalan eski arkadaslarina aciyordu. eski hayatina, eski vehimlerine donmemek icin her cileye katlanabilirdi.
adamin magaraya dondugunu tasavvur et. karanliga kolay kolay alisabilir mi? dostlarina hakikati soylese dinlerler mi onu? agzini acar acmaz alay ederler: "sen disarda gozlerini kaybetmissin, arkadas. sacmaliyorsun. biz yerimizden cok memnunuz. bizi disari cikmaya zorlayacaklarin vay haline...”
iste boyle aziz dostum. sana anlattigim hikaye kendi halimizin tasviridir. yer altindaki magara: gorunurler dunyasi. yucelere cikan tutsak, idealar alemine yukselen ruh...
ankara’da eskisehir yolu yedinci kilometreye vardy?ynyzda solda görece?iniz ormanlik, yesil alandir. pek $ik pek teknik bir yerdir.
(bkz: reception desk)
yuzunu batiya donmus, muhasir medeniyetler seviyesine ulasmis orta sinif, beyaz yakali ulke vatandaslarinin cesaretidir. takdir edilesidir.
(bkz: eksi sozluk)
(bkz: agnostik)
sarhoslugun en guzel evresidir. ne kendini tam anlamiyla kaybedersin, ne de ickiden onceki ruh halini tasirsin. yanaklar pembelesir, sevimlilesirsin.
artik nostalji tadi veren, yerli mamul, yerli sanayiye vurgu yaparak cumhuriyetimizin ilk yillarindaki milli kalkinma ulkusunu hatirlatan hafta.
dogdugu yerdeki evi muze haline getirilmis, ziyaretcilere acilmistir. eski diyarbakir olarak bilinen sur icinde bulunmaktadir.
orta anadoludan en cok goc alan sehirdir. memur ve ogrenci kenti olarak bilinir. bir de duzenli olmasiyla meshurdur.
batan cismin hacmiyle suyun yogunlugunun carpimina esittir. ters yonde ise cismin agirligindan kaynaklanan kuvvet vardir. eger cismin ozkutlesi sudan buyuk bu cisim batar, aksi takdirde yuzer.
humanist bir tarihcidir. fatih ve fetih kitabinda istabulun fethindeki gemileri karadan yurutme olayinin efsane oldugunu iddia edip, fena dalga gecer. fetih tanimlamasina ise savasan taraflarin konumuna gore degiseceginden karsi cikar. ingilizler nasil 1920 de istanbulu isgal ettiyse ozunde turklerin istanbulu 1953 de ele gecirmesinin de evrensel gozle ayni anlama geldigini soyler.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?