ufak bir çocuktum. komşunun rum kızına aşıktım. o beni bilmezdi. yüzüme bile bakmazdı. aynı bahçeye açılırdı kapımız. bahçemizde binbir renkte çiçekler vardı. o çiçekleri çok severdi. hergün, bir deli gibi onlarla konuşurdu. deli olduğu için sevmiştim onu belki de. bir gün papatyaları kopardığını ve kendi kendine bi şeyler mırıldandığını gördüm. ürkekçe yaklaştım, "napıyorsun öyle" dedim. arkasından vuran güneşle beraber, açık tenli yüzü ve yemyeşil gözleriyle bana baktı "fal bakıyorum" dedi. o kadar heycanlıydım ki başka hiç birşey soramadım. o da bana verdiği cevaptan sonra yüzünü çevirmiş "seviyor, sevmiyor" demeye devam etmişti. ben her gün gizlice papatyalar koparıp fal bakıyordum artık. kimi gün seviyor çıkıyordu. cidden o günlerde arada bir bana bakıyordu... sonra bir gün bir kamyonet yanaştı evlerinin önüne, eşyalarıyla beraber rum kızını da alıp gitti o hain kamyonet. geriye sadece "seviyor sevmiyor" lakırdısı kaldı. işte her papatya görüşümde o kız gelir aklıma. kim bilir kimi seviyordu...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?