demir çağı
hititler çağında {m,ö. 1800-1200) anadoluda yazı kullanılıyordu ve bundan ötürü o dönemde tarih çağına ulaşılmış bulunuluyordu. ancak m.ö. 1200lerde troya vll ve hitit başkenti hattuşaşın balkanlardan gelen kavimlerce yıkılmasından sonra orta ve batı anadolu yeniden yazısız ve karanlık bir çağa, demir çağına girdi. demir çağı, anadoluda yazının yeniden kullanılması ile frigya krallığında m.ö.730, geri kalan orta ve batı anadoluda ise m.ö. 650 yıllarına kadar sürmüştür,
kazılarda fazla miktarda çıkarılan keramik ürünlerden anlaşıldığına göre, demir çağı boyunca eski izmirde hellastan göç eden, aiolller ve ionlar yaşıyordu. yarımadada yerli halkın yaşadığına dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamıştır. bayraklı höyüğünün m.ö. 1050 yıllarında kurulmaya başlayan yerleşmesinin hellas kökenli olduğu anlaşılmaktadır.
400 yıl devam eden bu ilkel dönem boyunca başlıca beş yerleşme katı saptanmıştır. bunlar :
i. aiol yerleşmesi (m.ö. 1050-m.ö.1000)
ii. erken, orta ve geç protogeometrik yerleşme (m.ö. 1000-m.ö. 875)
iii. erken ve orta geometrik yerleşme (m.ö. 875- m.ö. 750)
iv. geç geometrik yerleşme (m.ö. 750-m.ö. 675)
v. subgeometrik yerleşme (m.ö. 675-m.ö. 650)
söz konusu beş tabaka denizden 6,40 metre yükseklikte başlamakta ve 9,50 metrede son bularak 3 metre kalınlığında bir tabaka oluşturmaktadır. kazılarda elde edilen aiol keramiği submyken orijinlidir. protogeometrik ve geometrik stildeki kap-kaçak ise genelde attika vazoculuğunun bir devamıdır diyebiliriz.
demir çağı boyunca izmir evleri, büyüklü küçüklü tek odalı yapılardan oluşmakta idi. gün yüzüne çıkarılan en eski ev m.ö. 925 ile m.ö. 900e tarihlenmektedir. iyi korunmuş halde ortaya çıkarılan bu tek odalı evin (2,45 x 4 m.) duvarları kerpiçten, damı ise sazdan yapılmıştı. erken geometrik dönemden itibaren (m.ö. 875ler) bu tek odalı evler at nalı biçimli bir avlunun üç bir yanını çevirmekte idiler.
eski izmirliler kentlerini m.ö. 850lerde kerpiçten yapılmış kalın bir surla korumaya başladılar. bu tarihten itibaren eski izmirin bir kent devlet kimliği kazanmış olduğu söylenebilir. kenti basileus adı verilen bir beyin idare ettiği olasıdır. göçleri gerçekleştirenler ve kent ileri gelenleri soylu tabakayı oluşturuyordu. kent duvarları içinde yaşayan nüfus olasılıkla bin kişi civarındaydı. geç geometrik ve subgeometrik seramikle açıklanan dönemde (m.ö.750-650) ise yarımadanın nüfusu daha kalabalık olup belki de 1500 kişiyi aşıyordu. kent devlete ait halkın büyük bir bölümü civar köylerde yaşıyordu. bu köylerde, bu çağdaki eski izmirin tarlaları, zeytin ağaçları, bağları, çömlekçi ve taşçı işlikleri yer alıyordu. geçimi tarım ve balıkçılıkla sağlanıyordu.
kentin en önemli kutsal yapısı athena tapınağı idi. bu tapınağın günümüze değin korunan en eski kalıntısı m.ö. 725-700 yılları arasına tarihlenmektedir. daha önceki dört dönemde (m.ö. 1050- 750), büyük bit olasılıkla yine tanrıça athenaya tapınılıyordu, ancak o tarihlerde kadın tanrıçanın heykeli herhalde küçük bir niş (naiskos) içinde bulunuyordu. bilindiği gibi homerosun destanı ilias, aiol ve ion lehçelerinin karışık olduğu bir dille yazılmıştır. bu nedenle dünya tarihinin bu çok önemli destansı yapıtı büyük olasılıkla bu iki lehçenin konuşulduğu sınır bölgesi olan izmirde oluşturulmuştur. nitekim hellenistik dönem izmirlileri homeros için homeraion adlı bir yapı inşa etmişlerdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?