* * * 
iste geldik gidiyoruz 
hosca kal kardesim deniz 
biraz cakilindan aldik 
biraz da masmavi tuzundan 
sonsuzlugundan da biraz 
isigindan da birazcik 
birazcik da kederinden 
bir seyler anlattin bize 
denizligin kaderinden 
biraz daha umutluyuz 
biraz daha adam olduk 
iste geldik gidiyoruz 
hosca kal kardesim deniz 
  
                                                27 eylul, pitsunda, 1958 
  
* * * 
  
hos geldin bebek 
yasama sirasi sende 
senin yolunu gozluyor kuspalazi bogmaca kara cicek sitma 
            ince hastalik yurek enfarkti kanser filan 
issizlik aclik filan 
tiren kazasi otobus kazasi ucak kazasi is kazasi yer depremi sel baskini 
            kuraklik falan 
karasevda ayyaslik filan 
polis copu hapisane kapisi falan 
senin yolunu gozluyor atom bombasi falan 
hos geldin bebek 
yasama sirasi sende 
senin yolunu gozluyor sosyalizm komunizm filan. 
  
                                                                        10 eylul 1961, laypzig 
  
* * * 
  
denizin ustunde ala bulut 
yuzunde gumus gemi 
icinde sari balik 
dibinde mavi yosun 
kiyida bir ciplak adam 
durmus dusunur. 
bulut mu olsam, 
gemi mi yoksa, 
balik mi olsam, 
yosun mu yoksa?.. 
ne o, ne o, ne o. 
deniz olunmali, oglum, 
bulutuyla, gemisiyle, baligiyla, yosunuyla. 
  
                                                                            15 eylul 1958 
                                                                            arhipo osipovka 
  
* * * 
seni dusunmek guzel sey 
                                  umitli sey 
dunyanin en guzel sesinden en guzel sarkiyi dinlemek gibi bir sey. 
fakat artik umit yetmiyor bana, 
ben artik sarki dinlemek degil 
                              sarki soylemek istiyorum... 
  
  
* * * 
sevgilim, 
baslar onde, gozler alabildigine acik, 
yanan sehirlerin kiziltisi, 
                            cignenen ekinler 
                            ve bitmez tukenmez ayak sesleri : 
                                                                                  gidiliyor. 
ve insanlar katlediliyor : 
                                      agaclardan ve danalardan 
                                                                            daha rahat 
                                                                            daha kolay 
                                                                            daha cok. 
sevgilim, 
bu ayak sesleri, bu katliâmda 
hurriyetimi, ekmegimi ve seni kaybettigim oldu, 
fakat acligin, karanligin ve cigliklarin icinden 
gunesli elleriyle kapimizi calacak olan 
gelecek gunlere guvenimi kaybetmedim hicbir zaman... 
                                                                                    (istanbul hapisanesi) 
  
* * * 
hasretini, yoklugunu, sensizligi 
bir ates yanigi gibi oyle aciyla duydum ki yuregimin etinde, 
gitgide cogalarak 
           gitgide derinden isleyerek 
                      oyle dayanilmaz oldu ki bu 
                            seni bogabilirdim senden kurtulmak icin 
                            cunku seni o kadar seviyorum. 
                                                                                                    25-2-43 
  
* * * 
baba! 
her yilbasinda 
    sana soyleyecek 
                        bir tek 
                              sozum var : 
"seni ne kadar cok seversem 
                               o kadar 
        cok olsun omrunden gecen yillar..." 
baba! 
        babam, agabeyim, kardesim, arkadasim! 
ne zulum, ne olum, ne korku 
                            basimi egemez! 
yalniz senin elini opmek icin 
                                      egilir basim. 
babam, agabeyim, kardesim, arkadasim... 
                                                                        1/1/1932 
  
  
* * * 
seviyorum seni ekmegi tuza banip yer gibi 
geceleyin atesler icinde uyanarak 
              agzimi dayayip musluga su icer gibi, 
agir posta paketini,  neyin nesi belirsiz, 
              telâsli, sevincli, kuskulu acar gibi, 
seviyorum seni denizi ucakla ilk defa gecer gibi. 
istanbulda yumusacik kararirken ortalik 
              icimde kimildanan bir seyler gibi, 
seviyorum seni "yasiyoruz cok sukur! der gibi. 
                                                                                    27 agustos 1960 
  
* * * 
seni dusunurum 
anamin kokusu gelir burnuma 
                     dunya guzeli anamin. 
binmisin atlikarincasina icimdeki bayramin 
fir donersin eteklerinle saclarin ucusur 
bir yitirip bir bulurum al al olmus yuzunu. 
sebebi ne 
              seni bir bicak yarasi gibi hatirlamamin 
sen boyle uzakken senin sesini duyup 
                            yerimden firlamamin sebebi ne? 
diz cokup bakarim ellerine 
ellerine dokunmak isterim 
dokunamam 
arkasindasin camin. 
ben bir saskin seyircisiyim gulum 
alacakaranligimda oynadigim dramin. 
                                                                                7 agustos 1959 
  
* * * 
gulum, iki gozumun bebegi 
olmekten korkmuyorum, 
olmek arima gidiyor, 
onuruma yediremiyorum olmegi. 
                                                                                15 agustos 1959 
  
* * * 
aya gidilecek 
            daha da otelere, 
teleskoplarin bile gormedigi yere. 
ama bizim dunyada ne zaman kimse ac 
                                                            kalmayacak, 
            korkmayacak kimse kimseden, 
            emretmeyecek kimse kimseye, 
            yermeyecek kimse kimseyi, 
umudunu calmayacak kimse kimsenin? 
iste ben komunistim bu soruya karsilik 
                                                             verdigim icin. 
  
                                                                                26 agustos 1959 
  
* * * 
merihe giden kosmos gemisinde turistler 
yeryuzuyce yazilmis siirler okuyacak. 
her sozu beste beste, renk renk, kat kat acarak 
        en sirli cekirdege ulasabilecekler. 
                                                                                    aralik 1959 
  
* * * 
ak bir karanfil gibi catlayip da cekirdek 
atom bahcelerine yuruyunce aydinlik, 
yalniz meraklilari degil, butun insanlik 
        siirin aynasinda kendini seyredecek. 
                                                                                    aralik 1959 
  
* * * 
kirdilar tazecik yesil dallarimizi 
kirdilar kitap tutan ellerimizi 
kanina girdiler cocuklarimizin. 
                                                                                    1960, nisan 
  
* * * 
laypzigde bir yagmur yagiyor incecikten, 
yagiyoruz vitrinler, agaclar, insanlar, 
                            bir de otomobillerin hizi, 
                            bir de gecmis zamanlar, 
                            bir de saman sarisi, 
                            bir de ben 
                yagiyoruz yagan yagmurla beraber incecikten. 
                                                                                    18 eylul 1960 
  
* * * 
insanlarin turkuleri kendilerinden guzel, 
                                kendilerinden umutlu, 
                                kendilerinden kederli, 
                daha uzun omurlu kendilerinden. 
sevdim insanlardan cok turkulerini. 
insansiz yasayabildim 
                 turkusuz hicbir zaman. 
hicbir zaman beni aldatmadi turkuler de. 
turkuleri anladim hangi dilde soylenirse soylensin. 
bu dunyada yiyip ictiklerimin, 
                              gezip tozduklarimin, 
                              gorup isittiklerimin, 
                              dokunduklarimin, anladiklarimin 
                                      hicbiri, hicbiri, 
                beni bahtiyar etmedi turkuler kadar... 
                                                                                    20 eylul 1960 
  
* * * 
gunde kac milyon insan olur yeryuzunde 
                                      dogar kac milyon 
kaci yasadim diyebilirdi 
        kaci yasadim diyebilecek 
kaci gunde uc ogun yemek yiyebilirdi 
                        kaci yiyebilecek 
                                                                                    13 agustos 1961, gece 
  
* * * 
yasim altmis 
on dokuzumdan beri bir dus gorurum 
yagmur camur yaz kis 
uykuda uyanik 
takilmis dusumun pesine yururum. 
neleri alip goturmedi benden ayrilik; 
kilometrelerle umut, tonlarla keder, 
taradigim saclar, siktigim eller. 
bir dusumle ayrilmadik. 
avrupayi, asyayi, afrikayi dusumle dolastim 
bir amerikanlar vize vermediler 
denizlerden daglardan collerden cok adamlari sevdim 
                                                             adamlara sastim. 
mapusanelerde isigiydi hurriyetimin 
ekmegimin katigiydi surgunde 
her biten aksamdaydi, her baslayan gunde : 
ulu kurtulus dusu memleketimin. 
  
                                                                                                            1962 
  
* * * 
dunyayi verelim cocuklara hic degilse bir gunlugune 
alli pullu bir balon gibi verelim oynasinlar 
oynasinlar turkuler soyliyerek yildizlarin arasinda 
dunyayi cocuklara verelim 
kocaman bir elma gibi verelim sicacik bir ekmek somunu gibi 
hic degilse bir gunlugune doysunlar 
dunyayi cocuklara verelim 
bir gunluk de olsa ogrensin dunya arkadasligi 
cocuklar dunyayi alacak elimizden 
olumsuz agaclar dikecekler 
  
                                                                                                    21 mayis 962, moskova 
                    
                    
                    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
