ilişki

melankomik
uzak düşer iki sevgili. bir zamanlar birbirlerinden başka hiç kimseyi düşünemeyen iki kişi. sonra devam ederler yaşamlarına, ayrı hayatları ikisinin de..her gün tanıştıkları insanlar başka. bir gün birinin hayatına biri girer, yavaş yavaş. onu yavaş yavaş unuturken o’nu sevmeye başlar. ve hiç vicdanı da sızlamaz ha, hayat bu kadar acımasızdır, bu kadar boştur aslında duygular.
-bugün çok mutlusun sevgilim. dün akşam çok üzülmüştün hafta sonu buluşamayacağımız için.
+hiiç, bugün düşündüm de aslında her şey ne kadar boş..üzülmemeye karar verdim artık..
-çok sevindim senin adına, bilsen sen üzgün olduğun zamanlar nasıl uykum kaçıyor geceleri..
+ iç ses : (seviyorum…seviyorum…hiç umrumda değil aslında senin şu an söylediklerin… telefonu bir an önce kapatsa bari..o arar mı ki..)

nick nicki nickince
anlaşılması gereken şey şudur ki bir ilişki kesinlikle bir boks maçı değildir. ilişki binicilik de değildir, bir ilişkide ipler birinin elinde ise o şey ilişki değildir.

sırf kontrolü elinden bırakmamak için ağzına sıçmak gerekli değil karşıdakinin. diyelim ki boks maçı olarak gördün ilişkiyi, patlattın ağzına yüzüne, vurdukça vuruyorsun, round bitti, yeni round tekrar başladı...
sonra o vurmaya başlıyor... sonunda? ikiniz de yaralanıyorsunuz, hırpalanıyorsunuz, biri nakavt oluyor aslında, ama diğeri de tek kaldığı için onun kazandığı da söylenemez.

nedir bu ilişkiyi kontrol etme çabası o zaman? neden? niye? amaç ne?

sonunda yere düşen değil, vuran daha fazla kaybediyor. çünkü yere düşen biliyor ki o her şeyi yaptı, tüm yumrukları kabul etti ilişki devam etsin diye; ilişkiyi asıl piç eden yumrukları vuran, otorite kaygısı olan, kontrol sevdalısı olan...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol