ikinci şiir / uğur özakıncı
son tren gardan çıkıp kenti baştan başa böldü. içimde bir lunapark ışıklarını yaktı. bir düğüm kendini çözdü. saat o saatti işte masamın üzerinde ay damlaları. hangi sözcüğün ırzına geçsem cümleler biraz daha piçti. ve koskoca bir hiçti kütüphanelerdeki mantık kitapları.
aşk dediğin mayın gibi patlar öğret bunu çocuklarına. böyle şarapnel şarapnel kanatır adamı hesapsız her yürek. mesela sen en uslu uykularda filizlerken kendini oralarda. bir anarşist öldürülebilir buralarda sırtından sözcüklenerek.
hangi sözcüğü çıkarsam artık kınından. nişangahında gez göz arpacıksın. açtırırsan kurumuş su yollarımda birkaç çiçeği artık sen açtırırsın. iki dudak arasında her an okunacak bir idam fermanı, cenaze namazlarında yazılmış bir yakın tarih kitabının son sayfası, panzer tekerleklerine sıkışmış bir ayakkabının hüzne çözülmüş bağcığı, gibi çözülmüş, gibi kırılmış, gibi acıtılmışız. doğarsa en serin şafaklarda doğar bizim kızlarımız. ve artık biz ağlarsak bir tek aşka ağlarız.
belediye zabıtalarının sokak köpeklerini itlaf ettiği saatlerde ben, aşkı böyle hep siyah mürekkeplerle yazdım. bütün harflerini tükettim anadilimin bir tek sözcük için. soldan sağa yukardan aşağı üç harfli bir bulmaca için, bin harfli bulmacalarını çözdüm gözlerinin. senin kıblene dönükse bütün seccadelerim artık, yazanlar küçük harflerle yazmışlar demektir bizi bir kez. ve hiçbir satırbaşı artık bizi böyle kabul etmez.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?