hasan hüseyin korkmazgil

darth sidious
1927-1984
gurun’de dogdu. gazi egitim enstitusu edebiyat bolumu’nu bitirdikten
sonra ogretmenligi secti. ne var ki, ilk yilinda tck’nin 142.
maddesine muhalefetten tutuklandi. arzuhalcilik, tabela ressamligi,
duzeltmenlik yapti. akis dergisinde calisti. 1966’da yayinladigi
kizilirmak adli siir kitabi da 142. maddeye ayrilik saviyla yargilandi,
beraat etti. ankara’da oldu.

siir kitaplari:
kavel (1964), temmuz bildirisi (1965), kizilirmak (1966), kizil kugu
(1971), aglasun aysafagi (1972), oglak (1972), aciyi bal eyledik (1973),
kelepcemin karasinda bir ak guvercin (1974), kocero vatan sairi (1976),
haziran’da olmek zor (1977), acilara tutunmak (1981), filizkiran firtinasi
(1981), isiklarla oynamayin (1982), kandan kina yakilmaz (1985),
tohumlar tuz icinde (1988).

``hasan huseyin gerektikce degisik kultur verilerinden -masallardan,
turkulerden, agitlardan, deyislerden..- ve edebiyat urunlerinden
-halk siiri’nden, divan siiri’nden, nazim hikmet siirinden, hatta
ikinci yeni siirden...- yararlanir. bunlar da yetmezse, kendi mizahci
zekasini kullanir. ozellikle toplumsal karsitliklar desilirken mizah
ve yergi yararli olur... sairin derin duyarligi, gur sesi, genis solugu,
renkli hayali, islek turkcesi ile diyalektik bir gorus ve insancil
bir bakisa yaslanan hayat ve edebiyat sevgisi, baris ve ozgurluk tutkusu,
devrim ve bagimsizlik ozlemi birbiriyle kaynasarak etkili bir bilesim
meydana getirirler.
firambogaz
eserleri:

şiir:
kavel (1964)
temmuz bildirisi (1965)
kızılırmak (1966)
kızıl kuğu (1971)
ağlasun ayşafağı (1972)
oğlak (1972)
acıyı bal eyledik (1973)
kelepçemin karasında bir ak güvercin (1974)
koçero vatan şairi (1976)
haziran’da ölmek zor (1977)
acılara tutunmak (1981)
filizkıran fırtınası (1981)
işıklarla oynamayın (1982)
kandan kına yakılmaz (1985)
tohumlar tuz içinde (1988)

mizah:
öhhöö! (1964)
made in türkey (1970)
bıyıklar konuşuyor (1971)

gezi notlari:
bağdat basra yollarında (1971)

ödülleri
1964 yeditepe şiir armağanı (kavel ile)
1970 trt sanat başarı ödülü (kızılkuğu ile)
1981 toprak ve nevzat üstün şiir ödülleri (filizkıran fırtınası ile)
xerxes
ahmet kaya’nın çok sayıda şarkısına söz yazarı olarak katkıda bulunan bir şair. özellikle 1980’li yıllardaki albümlerinde ismine rastlamanız mümkündür.
firambogaz
"sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
çünkü aşk
şiirden önce gelir sende
oysa şiir
önünde gitmelidir
her şeyin

sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
çünkü aşk
kavganın içindedir
çünkü sen
içindesin kavganın
elmayı kokusundan
güvercini biçiminden soyutlamaktır
yaşamak denilen kavgayı
aşksız düşünmek

sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
çünkü sen
gagasından tutup kuşu
öt kuşum
öt kuşum
demiyorsun
çünkü sen
yedirip çiçekleri ineğe
koklayıp gerisini ineğin
kok çiçeğim
kok çiçeğim
demiyorsun

öpüşmek başka şeydir
yiğidim
öpüşmeyi düşünmek başka
sevişmek başka şeydir
güzelim
sevişmeyi düşünmek başka
sende yaprak
-iki gözüm-
sende dal
sende yıldız
-yürek sızım-
sende su
sende bu dört boyutlu kaçma tutkusu
atlıkarıncadan geceleyin
bakmaktır lunaparka

sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
çünkü sen
ilkyaz yağmurlarında çırılçıplak
dolaşır gibi sıcak morlarda
yaşarsın aşkı iliklerinde
çünkü sen
iki düşman ucun bileşkesisin
acısının kavuşmanın
ayrılmanın sevincisin

sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin
çünkü aşkın kendisidir
senin şiirin
oysa şiir
oysa aşk
oysa sen
sen
sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin"
mariomusunsen
görüyorum ki, bir an önce varmak istiyorsun oraya.
gerginsin kıpır kıpırsın, soluk soluğasın, yay gibisin ey yolcu
coşkunluğun ne güzel, öfken ne güzel
sana selam, sana saygı
ey yolcu

fakat düşündün mü yolunun uzunluğunu ?
neler var yolunun üstünde, düşündün mü?
koşar-adım aşabilecek misin şu dağı, geçebilecek misin
bu hızla şu beli, tırmanabilecek misin bu solukla şu sırtı ?
ovada dikenler yollara uçmuştur, kuru dereleri seller basmıştır,
kar yağmıştır belki o tepelere ? böyle, uçar gibi geçip
gidebilecek misin oralardan, hemen varabilecek misin oraya ?
belki sırtlanlar üşüşmüştür leşlere, kuzgunlar tutmuştur belki
yolları. belki silinmiştir ayak izleri yolcuların.
bütün bunları düşündün mu ey yolcu ? çünkü sen, ne ilk yolcususun
bu yolun, ne de son...
goshenit
taradım bütün sözlükleri aşka yer yoktu
bir kaygulu bulvar iti karanlık çıkmazlarda
koşuyordu masallarda/koşuyordu imgelerde
başka yer yoktu
başımdaki ağrı sendin sesimdeki kuşku sen
ne düşünsem dört boyuttu ne ağrısam dört boyut
kopmak belki bir ülkeydi tutkular eski zindan
heerkes kendi bukağısının tutkulu demircisi

bu evleri bizmi yaptık bu yolları bizmi çizdik
ölümlerden bizmi kaçtık bizmi düştük ölümlere
senleştirip giriyorum koynuna gecelerin
senleştirip açıyorum gözlerimi sabaha
bir şey eksik biliyorum bir şey artık sen değil
şafak diye söken sendin sendin gülen penceremde
çayımdaki bahçe sendin içkimdeki bulut sen
içimdeki kuş sürüsü çabamdaki arılardınnere gitsem karşımdaydın ama sen yoktun
sen sahi niçin yoktun?

(bkz: bulvar iti )
elifielifine
yolcu

"görüyorum ki, bir an önce varmak istiyorsun oraya. gerginsin
kıpır kıpırsın, soluk soluğasın, yay gibisin ey yolcu
coşkunluğun ne güzel, öfken ne güzel
sana selam, sana saygı
ey yolcu

fakat düşündün mü yolunun uzunluğunu ?
neler var yolunun üstünde, düşündün mü?
koşar-adım aşabilecek misin şu dağı, geçebilecek misin
bu hızla şu beli, tırmanabilecek misin bu solukla şu sırtı ?
ovada dikenler yollara uçmuştur, kuru dereleri seller basmıştır,
kar yağmıştır belki o tepelere ? böyle, uçar gibi geçip
gidebilecek misin oralardan, hemen varabilecek misin oraya ?
belki sırtlanlar üşüşmüştür leşlere, kuzgunlar tutmuştur belki
yolları. belki silinmiştir ayak izleri yolcuların.
bütün bunları düşündün mu ey yolcu ? çünkü sen, ne ilk yolcususun
bu yolun, ne de son.

derim ki sana :
nehirler boyu git
nerelerde ve niçin durgundur nehirler,
nerelerde ve niçin hırçındır nehirler,
nerelerde ve niçin mendereslidir,
nerelerde ve niçin çağlayanlı ve de çavlanlıdır nehirler,
gözlerinle gör, duy kulaklarınla
gör ve duy ki, nasıl varır nehirler denizlere

derim ki sana :
denize varmaktır amacı nehrin, denize varmak, ey yolcu
büyükse dağ, aşamıyorsa üstünden nehir, dolanır çevresini dağın.
büyükse kaya, söküp atamıyorsa nehir, birikip birikip taşar
üstünden, dolanır yanını yöresini. yokuşsa yolu, koşamıyorsa
menderesler çizer nehir. uçurum çıkarsa önüne, kapıp bırakır kendini
nehir, açar kanatlarını; varır varacağı yere, oraya denize

derim ki sana :
nehirler boyu git ve gör nehirlerin nasıl yol aldıklarını
sen de bir nehirsin ey yolcu
senin de varmak istediğin bir yer var
gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak
engeller
nasıl aşılır, öğren nehirlerden
yarı yolda yokolup gitmek değildir
amaç, nehirler gibi akıp, nehirler gibi ulaşmaktır oraya
varmaktır oraya, ey yolcu

derim ki sana :
iyi oku yolunu, avucunun içi gibi bil
dizlerini, ciğerlerini,
yüreğini sıkı tut, iyi dengele
ovada koşar gibi vurma kendini
dik yokuşlara
uçuruma atlar gibi bindirme kayalara
"daha koş, daha koş" diye alkış tutanlara kanıp da, kesilip
kalma yarı yolda
dipdiri varmalısın oraya
hız koşusu değil bu,
ey yolcu, engelli koşudur bu
engelleri aşa aşa, gücünü koruya
koruya varmalısın oraya
çünkü oraya varmaktır amacın, koşmak değil
boşuna sevmedim nehirleri
aktıkça büyümesi boşuna değil
nehirlerin
akan büyür, ey yolcu
"erişir menzil-i maksuduna aheste giden" demiyorum ben sana,
"tiz reftar olanın payine damen dolaşır " demiyorum. böyle
demiyor çünkü nehirler. duracaksın, dolacaksın, atlıyacaksın,
aşacaksın, koşacaksın ve varacaksın oraya, diyor nehirler.
öyle diyorum ben de
beni dinle, beni anla ey yolcu

adım adım
kulaç kulaç
ilerliyor nehir
yoklayıp
araştırarak
tartıp
dengeliyerek
adım adım
pençe pençe
ilerliyor nehir
birdenbire koçbaşı
birdenbire ipek bir çarşaf
ve balıklar kurbağalar yosunlar
köprüler ve yoksul değirmenleri bozkırın
birdenbire bir uğultu
birdenbire bir kıyamet
bindirip
çekilerek
çekilip
toparlanarak
varıyor cüceleşip
devleşerek
varıyor
nehirlerce kahkalarla

şarkılar söylemeliyim
nehirler gibi uzun
nehirler gibi kollu
nehirler gibi hırçın
ve yumuşak
ve nehirler gibi
dur
durak bilmeyen şarkılar söylemeliyim

gitmek
nehirlerle yanyana
gitmek
nehirler gibi zor
nehirler gibi çetin
nehirler gibi umutlu
gitmek
nehirlerden de öteye
oraya
taaa oraya
o büyük kurtuluşa
yüreğim
yaralı kuşum
topla ve aç kanatlarını"

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol