the catcher in the rye

tayfa75
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

sonra milletin beni bir mezara tıktıklarını filan düşündüm, mezar taşında adım filan yazılıydı. çepeçevre ölmüş heriflerle sarılmış bir durumda. vay canına, öldüğünüzde işiniz gerçekten bitik yani! (sayfa 147)

başına bela sarıp düşmeye başlayan birine dibe vardığını anlama şansı verilmez. düşer, düşer, düşer, ama düştüğünü anlayamaz. tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara vermediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur. veya çevrelerinin onlara sağlayamadığını sandıkları şeyleri arayan insanlar için. onlar da aramaktan vazgeçerler. (sayfa 176)

olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir. (sayfa 176)

sorun da buydu işte. asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu. var sanıyordunuz, ama siz oraya varır varmaz, sizin bakmadığınız bir sırada biri gizlice gelip, burnunuzun dibinde, "seni ..." diye yazıveriyordu. sanırım, öldüğüm zaman bile, beni bir mezara tıktıklarında başıma diktikleri taşın üstündeki "holden caulfield" ile doğduğum ve öldüğüm tarihlerin hemen altında, "seni ..." yazılmış olacaktır. biliyorum bunu, gerçekten. (sayfa 190)

pek çok kişi, özellikle de şu psikiyatrist herif, önümüzdeki eylül ayında okula başladığımda kendimi derslere verecek miyim diye sorup duruyor. bu salakça bir soru bence. yani, bir şeyi yapmadan önce, ne olacağını nereden bilebilirsiniz ki? yanıtı belli bunun; bilemezsiniz. yemin ediyorum, çok salakça bir soru bu. (sayfa 198)

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol