ataol behramoğlu şiiri. şöyle ki;
bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra 
yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu
yaz 
kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telaş 
gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel, 
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! 
bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! ey kaz kafalılar! ey sadrazam! 
sevgilim on sekizinde bir kız, yürüyoruz bulvarda, sandviç yiyoruz, dünyadan konuşuyoruz 
çiçekler açıyor durmadan, savaşlar oluyor, her şey nasıl bitebilir bir bombayla, nasıl kazanabilir o kirli adamlar 
uzun uzun düşünüyor, sularla yıkıyorum yüzümü, temiz bir gömlek giyiyorum 
bitecek bir gün bu zulüm, bitecek bu hân-ı yağma 
ama yorgunum şimdi, çok sigara içiyorum, sırtımda kirli bir pardesü 
kalorifer dumanları çıkıyor göğe, cebimde vietnamca şiir kitapları 
dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür ucundaki ırmakları 
bir kız sessizce ölüyor, sessizce ölüyor orda 
köprülerden geçiyorum, karanlık yağmurlu bir gün, yürüyorum istasyona 
bu evler hüzünlendiriyor beni, bu derme çatma dünya 
insanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su 
ne yapsam... ne yapsam... her yerde bir hüzün tortusu 
alnımı soğuk bir demire dayıyorum, o eski günler geliyor aklıma 
ben de çocuktum, sevgililerim olacaktı elbette 
sinema dönüşlerini düşünüyorum, annemi, her şey nasıl ölebilir, nasıl unutulur insan 
ey gök! senin altında sessizce yatardım, ey pırıl pırıl tarlalar
ne yapsam... ne yapsam... dekart okuyorum sonradan... 
sakallarım uzuyor, ben bu kızı seviyorum, ufak bir yürüyüş çankayaya 
bir pazar, güneşli bir pazar, nasıl coşuyor yüreğim, nasıl karışıyorum insanlara 
bir çocuk bakıyor pencereden hülyalı kocaman gözlü nefis bir çocuk 
lermontovun çocukluk fotoğraflarına benzeyen kardeşi bakıyor sonra 
ben şiir yazıyorum daktiloda, gazeteleri merak ediyorum, kuş sesleri geliyor kulağıma 
ben mütevazi bir şairim, sevgilim, her şey coşkulandırıyor beni
sanki ağlayacak ne var bakarken bir halk adamına 
bakıyorum adamın kulaklarına, boynuna, gözlerine, kaşlarına, yüzünün oynamasına 
ey halk diyorum, ey çocuk, derken bende bir ağlama 
ilençliyorum bütün bireyci şairleri, hale gidiyorum portakal almaya 
ilençliyorum o laf kalabaklıklarını, kurumuş yürekleri, bireyin kurtuluşunu filan 
ilençliyorum o kitap kurtlarını, bağışlıyorum sonradan 
uzun kış gecelerinden sonra kim bilir nasıl olur her şey 
uzun kış gecelerinden sonra, masallarda anlatılan 
durup durup bunları düşünüyorum, bir sevinci bir hüzün izliyor
arkadan 
yüreğim ipe sapa gelmez bir bahar göğü, türkçe bir yürek kısaca 
beklemek usandırıyor, telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyorum sağda solda 
bir otobüse biniyorum, inceliyorum bir böceği tutarak kanatlarından merakla 
yürürdüm eskiden baharda, o yıkıntıların ve çayırların olduğu alanlara 
aklıma şiiri gelirdi o yaşlı amerikalının, sonbaharı anlatan şiiri 
çayırlar vardı o şiirde, baharı anımsatan ne de olsa 
böylece yeniden hazırlanıyorum bir coşkuya, yeniden sokaklara fırlamaya 
kendimi atmak için bir uçurumdan balıklama 
büyük ve mavi bir şey izlenimi var bende, gördüğüm filmlerden mi ne 
bir şapka, telaşlı bir gök, sıcak yapay bir dünya 
anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssıla 
bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çırpıda, yağmurlu o yollar geliyor aklıma 
benzin kokuları, ıslak direkler, babamın esmer bir somun gibi tombul ve sıcak elleri 
uyurdum. bir de bakmışsın yeni bir film sinemada, şehirde yeni 
bir kız, kahvede yeni bir garson 
o üzgün ve sabahlıklı dururdu balkonda... 
şimdi ne var hüzünlenecek burda, nedir bu çatlatan yüreğimi bu
telaş 
sanki yarın ölecek gibiyim, birazdan polisler gelecek ya da 
gelip alacaklar kitaplarımı, daktilomu, bu şiiri, sevgilimin fotoğrafını
duvarda 
soracaklar babanın adı ne, nerde doğdun, teşrif eder misiniz karakola 
dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür ucundaki ırmakları 
bir kız sessizce ölüyor, sessizce vietnam da 
ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya 
uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz! 
bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey
şeyhülislam! 
bir gün mutlaka yeneceğiz! bir gün mutlaka yeneceğiz! bunu söyleyeceğiz bin defa! 
sonra bin defa daha, sonra bin defa daha, çoğaltacağız marşlarla 
ben ve sevgilim ve arkadaşlar yürüyeceğiz bulvarda 
yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla 
yürüyeceğiz çoğala çoğala...
                    
                    
                    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
