“dünya bir tezgahtır. tezgahın hangi tarafında hayat olduğuysa ancak ölünce anlaşılır”
hakan gunday’ın doğan kitap’tan ekim 2005’te çıkan son romanı.
2000 yılında yayınlanan kinyas ve kayra ile kendine hızla bir okur kitlesi oluşturan ve tadını damaklarda bırakan yazınını zargana ve piç romanlarında arayıp da bulamadığımız, ama buarada diline ve romanlarının akışına aşinalık kazandığımız hakan günday’ın bence kinyas ve kayra’dan sonra çıkan en iyi romanı. bu görüşün sebebi, bir turizmci olarak sahteliğin bu kadar açık ve seçik gözler önüne serilmesinden duyulan haz olabilir elbette. nitekim her şey okadar açık yazılmış ki, doğruyu anlattığınızda kimsenin size inanmaması gibi bir duruma sebebiyet verebiliyor.. şüphesiz ki abartılar ve kurgular ile çok güzel süslemiş ancak sizi kuyumcular ve halıcılar dünyasına detaylı bir anlatım ile bir anda sokan ve hatta güçlü tanımları ile neredeyse gözünüzün önünde yaşanıp bitmiş hissi uyandıran, çabucak biten bir roman olmuş. topaz jewellery center isimli çok büyük bir kuyumcunun içerisinde kozan isimli kuyum satıcısının “nereye harcayacağını bilemeyecek kadar çok” kazandığı parayı, nasıl kazandığının hikayesi denebilir.
hikayesinden öte en dikkat çekici tarafı hakan günday’ın daha önceki romanlarında rastlamadığımız, hatta benim ilk kez bir romanda rastladığım bir şey yapması ve kendine ait kelimeler ile yazması. buna kendi jargonunu oluşturmak denebilir mi bilmiyorum ama kitabın ilk sayfalarından itibaren karşımıza çıkan “ahcik meterlemek”, “tram”, “koks”, “dacik” ve benzeri daha çok pek çok kelime bir süre sonra kitabın doğal akışı içerisinde bilinen kelimeler haline geliyor. ilk etapta “bu ne ki” diye düşünseniz bile çok kısa bir zaman sonra o dünyanın içerisinde yazarla aynı dilden konuşmaya başlamak bana çok enteresan geldi. bu “algıda bütünlük” gibi, o kelime orada hiç olmasaydı dahi yerine konacak “....”ları tamamlamaya benziyor ama; “....” yerine konmuş olan kelimeler ile yazar ve okurun bir dilden konuşmaya başlaması çok keyifli..
“turizmde sürekli mülkiyet hakkı yoktur. saygı dahil her şey el değiştirir. saygı dahil her şey kiralanır”
zargana ve piç’te en azından benim rastlayamadığım “hayata dair keyifli tespitler”ine özellikle malafa’da turizm üzerinden devam etmiş olması da bu romanı diğerlerinden ayırıyor denebilir.
tezgahtarların dünyasında, tezgahın ne olduğunu bir hatırlayıp sonra yeniden unutmak için, hayata dönüp tekrar tezgaha geldiğinizde belki en fazla bir saniye hatırlayıp gülümsemek için, kimin tezgahtar olduğunu merak edenler ve tezgahın sonuna kadar sabredip öğrenmek isteyenler için ve elbette hakan günday sevenler için keyifle okunacak bir roman..
not:aynı yazım bir başka sözlükte daha var ama bana ait olması itibariyle buraya geçirmekte sakınca görmedim. bilginize..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?