ben de naçizane bir anımla hemen katılıyorum.
bundan bir 5-6 sene önce diye hatırlıyorum. ülkenin en baba interaktif ajanslarından birine çağırıldım ( isim vermeyeceğim ) fakat daha öncesin de zaten hali hazırda mesleğimi icra ediyordum. neyse ben görüşmeye girdim. siyah basic t-shirt creative abi geldi ( hey canını yediğim ) konuşma aynen şu şekilde devam etti;
- ouff bugün çok başım ağrıyor, sen ne diyorsun x? (x ajansın art directoru)
- ya bence çok işimize yarayabilir...
daha sonra bana döndü...
- sen ne burcuydun pardon?
- yengeç
- ahhh epey evcilsin yani?
- yani, kısmen öyleyim...
diyebildim sadece. ve siyah basic abi odayı terketti. hemen ardından ajansın art'ı ile beraber enseye şaplak durumuna geldik. bana ertesi gün gelen mail şu şekildeydi;
''sevgili xxx;
kişisel olarak şahane bir portfolio'ya sahipsin fakat bizim sosyal medyayı kullanmayan biri ile çalışmamız pek mümkün gözükmüyor. ( ki gerçekten kullanmıyordum ) umuyorum ki en kısa zaman da tekrar görüşebiliriz...''
''senin nasıl facebook'un'' olmaz diye lav ettiler beni sevgili sözlük.
not: şimdi onlarca sevmediğim sanatçının albüm kartonetlerini yapıyorum.
aslında işin ironik tarafı şu ki;
aynı ajans edisyon bir derginin freelance tasarımını bana vermiştir.
(bkz: emrah yücel gel kurtar beni)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?