şimdi bebeğim, ilk baharda ya da yaz aylarında aşık olmak zaten farz. bu dönemde herkes mutlu mesut, içi kıpır kıpır, herkes pek güzel, herkes pozitif, insanlarda seratonin maksimum seviyede, herkes kendiyle süper barışık, zaten yaz da geliyor: hani deniz, kum, güneş, ortamlar ortamlar. böyle bir durumda zaten aşık olmayan maldır değil mi? hem yaz aşkı diye de bi kavram var yani. kaldı ki aşık olmasan da sosyal böcek olma ihtimalin yılın diğer zamanlarına nazaran en yüksek seviyededir, kimi arasan herkes plana dahil olmaya hazırdır yani öyle süper bir sosyallik.
peki sonbahar öyle midir? şimdi ilkokuldaki hayat bilgisi dersimize dönelim. sonbahardan sonra ne gelir yavrucum? aferin bildin 10 puan. hani havaların dondurucu olduğu, yağmur, çamur, kar, tipi kapıda; aksırık, tıksırık, burun akıntısı falan derken insan kendinden nefret hale gelir ya la. kaldı ki güneşin de ortalardan kaybolmasıyla genelde o mutlu mesut insan gider de yerine bir suratsız insan geliverir. işte bu nedenledir ki bence kasımda aşık olursan aslında karşındaki adamın görmekten korkacağın yönlerini de görürsün, en yalnız, en depresif, en anti-sosyal, en huysuz ama bir yandan da gerçeğe en yakın hallerini.
işte bu nedenledir ki kasımda aşk başkadır. ya da ben hep sonbahar da aşık olduğum için en fena şekilde, bana başka gelir.
yani geldi sonbahar ayları, gevşer gönül yayları bebeğim. hadi öptüm.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?