yolcu minibüsüyle gitmektesinizdir ve arabada son kalan boş koltuk sizin yanınızdakidir. derken ilk durakta bir afet dolmuşa biner, ücretini ödemekle uğraşırken arabada oturacak yer var mı yok mu diye arka tarafa doğru, çaktırmama gayretiyle bir göz süzer. içiniz kıpır kıpır olur. yavaş yavaş koltuk başlarından destek alarak yanınıza doğru hareketlenir.
“yanıma oturmayıp ayakta beklemeyi de seçebilirdi” diye düşünüp sizi beğendiğinden yanınıza oturacağını sanarsınız. gelsin otursun, hele parfümümü bi fark etsin… bayılacak yanıma oturduğuna, kesinlikle pişman olmayacak, dersiniz içten içe. aslında bütün rahatınız bozulur, ona baktığımı düşünmesin diye camdan dışarı bakmaktan boynunuz tutulur. bacağım değer de dakkasında “sürtmeye mi çalışıyo bu sapık, ne?” diye düşünmesin diye sağ bacağı soldakine yapıştırırsınız, elleri de üzerlerine konuşlandırıp ettehiyata oturmuş pozisyonu alırsınız ki, bi on dakika sonra şiddetli kramplar hissedilmeye başlar. frenlerde omzum değmesin diye öndeki koltuktan, virajlarda kızın üstüne kapaklanmıyayım diye cam kenarından destek alayım derken basbayağı helak olursunuz.
evet ama ilk zaferi kazanmışsınızdır, afet gelip yanınıza oturmuştur. hatta sizin kasılmanıza karşın, o oldukça rahat tavırlar sergileyerek kurulmuştur yan koltuğunuza. adetten olduğu üzere çantasını açar, mp3çalarını yada cep telefonunu çıkarır, kulaklığına takıp yüksek volümde dinlemeye koyulur. oh ne ala, kızı bayaa rahat ettirdiniz lan. fark etmeden bundan cesaret almış olacaksınız ki gözünüz yavaş yavaş kaymaya başlar bacaklara ve göğüslere. ne de olsa kız size güvenmiş, ayakta yolculuk etmeyi seçmemiş de yanınıza oturmuştur. size düşünmeden her şeyini emanet edebilir, o derece yani. camdan dışarı bakıp tabelalarda, dükkanlarda çok önemli bilgiler varmış gibi kaçırmadan hepsini okuyorsunuzdur, her sabah en büyük hobiniz budur, yanınızda kız varmış yokmuş hiç farkında bile değilsinizdir (güya).
bu arada bir kaç durak geçilir. önden bir iki koltuk boşalır. bir hareketlenme olur. “acaba lan?” dersiniz. hakkaten mi? korktuğunuz başınıza gelmeye başlıyor galiba. kız kulaklığını, mp3çalarını toplayıp çantasına yerleştirir. arabanın yavaşladığı bir anda kalkıp öndeki boş ikili koltuğa geçer. vay amına koyim. sik gibi kalmışsınızdır orda. sanki sevgiliniz sizden sıkılmış ve terk etmiştir sizi. hemen bağlı bütün organlarınızı, el-kol ve bacaklarınızı salarsınız. kızın boşalttığı koltuğa doğru yayarsınız kendinizi ve “ohh be bi rahat oturdum ya, şişko karı sıkıştırmıştı beni koltuğuma” moduna girip, sağa sola “ne bakıyonuz ibneler, az önce gelip kendi yamanmadı mı dibime?” bakışı fırlatırsınız, sizi izleyip pis pis sırıttığını düşündüğünüz yanda oturan abazalara. içinizden de “ulan neyi yanlış yaptım, o kadar da kasıldım rahat etsin diye burada. içeceğine ilaç atıp zikecektik sanki?” diye düşünedurursunuz. sorunun sizde olmadığına, kızın tastamam öküz olduğuna inandırmaya çalışırsınız kendinizi.
ufak bir dolmuş ilişkisi yaşamışsınızdır. tanışmış, çıkmaya başlamış ve sonunda terk edilmişsinizdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?