bad blake'i bütün arızalarıyla birlikte, hiç değişmesini de istemeden sevdiren film. jeff bridges, karakteri çok güzel yaşatmış. hem adama sadece bitik bir alkolik diye de bakmamak lazım. çok şeyler yaşayıp tüketmiş ama yerine yeni hedefler bulamamış bir adam bad blake... genç bir kadına aşık olması görülmemiş bir kurtuluş denemesi değil açıkçası. sıkça denenen kaçışlar listesinde üst sıralara oynar bu seçenek :) uzun vadede ise sadece çöküşü ertelemeye yarayacaktı zaten bu ilişki. filmin sonunu bu nedenle kötümser bulmadım. weary kind parçasını bestelediği an var ya hani. bir an gelen ilhamla ufak bşr nefes alışı ve o saniyenin ardından parçanın gitar arpejinin şak diye oturuvermesi ve bestenin tamamlanması. bad, kendini o saniyede buluyor. tommy ile ergen rekabeti yapmayı bırakıp hayattaki yerini ve rolünü benimsiyor.... almak isteyen değil vermek isteyen role geçiyor. önceden bunu yapamadığı için oğlundan kaçmıştı, 4 başarısız evlilik geçirdi ve çok istemesine rağmen gazeteci kızla da ilişkiyi batırdı. onun çocuğuna da bakamadı... o andan sonra ise artık vermeyi başaran birine dönüştü. tek başına o sahne ile oscarı alır bu film. o bir saniye ve ardından parçanın gitar kısmı ile sözlerinin oturması... yani bad blake'in aklının ve ruhunun bütünleşmesi... jeff bridges da o sahnedeki doğallığıyla çok büyük iş çıkarıyor. dokunaklı, sıcak ve incelikli bir film bu. olaya, amerikan köylü müzikleriyle kafa şişirilmiş sıradan bir çöküş filmi gözüyle bakanlar çok şey kaçırıyorlar. film boyunca böyle o kadar çok ayrıntı var ki...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?