perihan mağdenin, bir anne-kız hikayesini, olağanüstü bir dille anlattığı, sonunda ağlattığı, küfrettirdiği köpeğe kitabıdır. en son testerenin ilk filminde, filmin sonu küfürler etmeye başlamıştım. ama o hayrettendi, şaşkınlıktandı. bu ise, tamamen kin ve nefretten.
bir anne-kız hikayesini okurken, kız olmasanız bile ister istemez kızın yerine kendinizi koyuyorsunuz ve ya bizim başımızdan böyle olaylar geçseydi diye düşünmeden edemiyorsunuz.
perihan mağden bazı kesimler tarafından, hem köşe yazarlığı hem de romancılığı bakımdan eleştirilse de, o kadar güzel bir kitap yazmıştır ki, uzun süre hafızalardan silinmeyecek. fakat kitapta bazı püf noktalar var, onları da siz buluyorsunuz. sadece perihan mağdenin romanı değil, kimin romanını okursanız okuyun, öncelikle iyi bir kitap kültürü birikimine ve iyi bir duygu birikimine sahip olmalısınız. yoksa her okuduğunuz şeyi kestirip atabilirsiniz, " amaan sendeci " olabilirsiniz. bunu yapmak, yapılan şeyleri sert eleştirmek çok kolay. ama onları anlamak da her yiğidin harcı değil. hayatım boyunca, sadece süslü cümleler kurup, boş sözlerle bir şeyleri kötüleyen, sözde analiz yaptığını belirten insanlardan hep nefret ettim. o yüzden onların sözlerine kanmadan bir şeyler yapmayı deneyelim.
hayatımda, okuduktan sonra savunma gereği duyduğum ilk romanlardan bir tanesidir " biz kimden kaçıyorduk anne "?
beni etkileyen en önemli noktası ise kızına " pahalı kelimesini öğrenmeni istemezdim. paraya dair hiçbir hissin olsun istemezdim. " demesi işte paranın küçücük bir çocuk üstündeki etkisini ve para olsaydı, olmasaydı, paranın önemli mi yoksa değil misini o kadar da güzel vurguluyor ki, işte orda paraya lanet ediyor insan.
geçmişine döndürüyor ister istemez. sorduruyor kişinin kendisine " pahalı kelimesini benim hayatıma kim soktu diye " .
teşekkürler perihan mağden.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?