gerek ekmek olsun, gerek yumurta olsun ufak çaplı alış/verişlerin yapıldığı, toplam birkaç dakikalık mesainizi harcayabileceğiniz, ve bu sebeple geniş perspektifli bir para hesabı olmadığı için evin en küçük bireyin yollandığı bölgelerdir.
ama marketler öyle değildir. buraya evin annesi, babası, veya herhangi bir büyüğü, olmadı bunlar bi kombine oluşturup o şekilde giderler. zira alış/veriş geniş çaplı olacaktır. zira ödenecek miktar evin küçük çocuğunun bir anda hesaplayamayacağı şekilde olacaktır. kimse bu riske girmek istemez. insan bakkalda yaptığı alış/verişin kat be kat fazlasını burada yapar çünkü. bazen istemeden de olsa yapar. unutkan bireylerin kağıt/kalem, hafızası kuvvetli bireylerin ise hafızalarında oluşturduğu alış/veriş listesinde bulunan maddeleri tek tek almaya başlar, sonra hiç anlamadığı o kısa zaman aralığında anlamsız bir gaza gelip peynir, zeytin, süt, zeytinyağı, pirinç felan alayım derken yaşamının herhangi bir dilimi içerisinde siksen kullanmayacağı ürünleri alırken yakalar kendini. işte tam bu noktada evde "büyük" olarak sıfatlandırılan bireylerin bu alış/veriş macerasındaki önemi ortaya çıkar. zira küçük çocuk o gereksiz materyalleri geri bırakmaktansa satın almayı tercih eder. ama büyükler yapmaz böyle. onlar her şeyi hesaplayarak alırlar, gereksiz şeyler almaz, güvenmek gerekir onlara. evet.
edit: tamam lan tamam gereksiz bi alış/veriş yaptım bugün. annem ceza olsun diye yazdırdı bu entry.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?