tam 4 hafta olacak yarın. gece annemi arayıp babaannemin nasıl olduğunu sordum. aynı, dedi. sevindim çünkü aynı olması hala bi umut olduğu anlamına geliyordu benim için. ertesi gün, akşamki sınava da girip yola çıktım. aslında 2 gün sonrasına uçakla gidecektim ama bekleyemedim, atladım otobüse. sabah taksiyle sokağa girdiğimde bi gariplik olduğunu hissettim, balkonların ışığı açık bırakılmıştı. eve girdim, büyük teyzemler bizdeydi. halam sürekli hastaneye gittiği için herhalde bizde kalıyorlar diye düşündüm. salona geçtim, annem yanıma geldi sarıldık. ev niye bu kadar kalabalık, diye sordum, o odada kim yatıyor? kardeşinle kuzenin, dedi. daha 2 gün önce dönmemiş miydi kardeşim istanbul'a? dediğim anda anladım. anne? yoksa babaannem? evet diyemedi, başını sallayarak onayladı sadece. yığıldım kaldım olduğum yerde. 5 gün önce yoğun bakımdaki halini gördüğümde iyileşecekti halbuki, öyle bakmıştı bana.
82 yaşındaydı babaannem ama 28 yaşındaki gençlerden daha doluydu içi yaşam arzusuyla. bize, o hiç ölmeyecekmiş gibi gelirdi. o kadar severdi yaşamayı. 10 yıl sonrası için bile planları vardı. gözümle görmeseydim gömüldüğünü inanamazdım öldüğüne. gördüğüm halde bile inanamıyorum, hala fotoğraflarına bakıp arayasım, o titrek sesini duyasım geliyor.
ilk defa bana bu kadar yakın birini kaybediyorum. ilk defa bende bu kadar büyük emeği olan biri bu yolla çıkıyor hayatımdan.
her ölüm erken ölümdür ama babaannem, sen bu kadar erken yaşatmasaydın keşke bunu bize.
23.02.2012
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?