alt tarafı iki satır yazı yazıp, mahkemede okuyan, üstüne bir de utanmadan bunun için para istemesi yüzünden toplumca hor görülen meslek erbaplarına verilen isimdir. aslında bürodan girildiği anda sorulan ilk sorudan itibaren, para ödenmesi gerekmektedir. buna da danışma ücreti denmektedir. sonuçta bütün işi yıllar süren eğitimi sonucunda aldığı bilgiyi kullanmak olan avukatların en doğal hakkıdır. ancak halkımız, birisinin yazıhanesine girdikten sonra saatlerce sohbet etmeyi olağan karşıladığı için, elbette ki ücret ödemeye de yanaşmazlar.
aslında büroda boş, boş oturulmaz. açılan davarlın dosyaları kontrol edilir. karşı tarafa yapılan tebligatların yerine ulaşıp, ulaşamadığına bakılır. hatta çoğu tebligatı da, mahkeme kalemi yerine gene siz postanelere götürüp, yaparsınız. üstelik de bunu istanbul’un etrafına dağılmış adliyelere koşturarak yaparsınız. sizi dinlemek istemeyen hâkimlerle cebelleşir, müvekkilin hakkını savunursunuz. ama gene de davayı kazansanız bile yaranamazsınız. üstelik de adliyelere düşe, kalka kaşarlanmış bir müvekkile denk geldiniz mi, yandınız demektir. size bir de işinizi öğretmeye çalışır. neden onu, bunu yapmadınız diye hesap sorarlar.
sonuç olarak, doktorluk gibi hayat kurtaran, yorucu ama bir o kadar da saygın bir meslek olan avukatlık, hiçbir zaman hakkı olan saygıyı göremez. belki de bunda bazı kötü niyetli avukatların da rolü vardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?