dereağzı lunaparkı

pipisik
eskide kaldı tabii. fenerbahçe’nin sahasının hemen yanında (aslında başucunda) yer alan bu lunaparkta, -yani lunapark da denir mi bilmiyorum, çok küçüktü- bir dönmedolap, bir zincir vardı... o kadar.

girişinde, içerisinde ping-pong ve bilardo masaları olan bol camekanlı bir lokal(!) sizi karşılardı ki, antrenmanları beklerken (yok, futbolcu değildim), çoğunlukla bu yüzden (ping-pong için) giderdim ben de oraya. yalnız kaşarlı tostu çok iyi yaparlardı bak, hakkını vereyim. küçük bir çocukken ise; kenar korkulukları elektrikli bir düzenekten oluşmuş, araba bu korkuluklara çarptığında zırt diye geri gelen, jetonun yanmasına ve oyunun bitmesine neden olan bir oyun vardı, çok para yedirdim buna. bir de tabii eski lunaparkların olmazsa olmazlarından zar oyunlu kumar masaları, çivili çarkıfelek masası filan. çocukların bayram harçlıkları buraya giderdi çoğunlukla. sonra yenik düştü çağa, kapandı gitti. sahibi kimdi, neyin nesiydi adamlar, iyi miydiler, kötü müydüler bilmem.

bir de kuşçu kahvesi -o da dere kenarında, saha ile dere arasındaydı- vardı eskilerden. ne zamandır uğramadım oralara... pazarları kuşseverler kuşlarını alır getirirler, etrafını örtülerle kapattıkları kafeslerdeki kuşları da ötüşüp dururlardı bitimsiz. sporcular orada beklerlerdi antrenman zamanını. fenerbahçe a takımı oradayken ne takımlar yapılırdı orada, çaylar ve bol tartışmalı anlar sonrasında. bir kağıt, bir kalem, on bir de oyuncu buldular mıydı, en büyük teknik direktör onlar olurlardı, buranın müdavimleri.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol