gücün kendisi tarafından yaratıldığı düşünülen bir kehanet çocuğu olan anakin skywalker, galaksiyi ard arda aydınlık ve karanlık dönemlere sürükleyerek, tarih üzerinde silinmez izler bıraktı.
tatooine’de köle olarak hayatlarını sürdüren anakin ve annesi shmi, sahipleri gardulla the hutt tarafından toydarian hurda dükkanı sahibi watto’ya satıldı. watto’nun kölesi olduğu süre içinde, anakin önemli mekanik ve teknik yetenekler edindi ve herşeyi tamir edebildiği konusunda haklı bir şöhret kazandı. teknik yetenekleri o kadar ilerlemişti ki, 9 yaşındayken, annesine yardım etmesi için çalışan bir protokol droidi c-3po’yu yaptı.
anakin nazik ve bencil olmayan bir çocuktu. içinde hırs ya da kötülük taşımıyordu. ama bu yumuşak başlı olduğu anlamına da gelmiyordu. adrenalin salgıladığında, anakin, agresif bir rekabet duygusuna kapılabiliyordu. tehlikeli podyarışlarına katılması da bunun kanıtıydı. anakin skywalker, podyarışlarına katılabilen tek insandı. insanüstü refleksleri ona, bu spora daha kolay uyum sağlayan insan olmayan rakiplerine karşı, büyük bir avantaj kazandırıyordu. anakin’in refleksleri, “güç”le bağlantılıydı. olayları olmadan önce görebiliyor ve ona göre karşılık verebiliyordu.
anakin’in güç potansiyeli ve yarışçılık yetenekleri, yolunun jedi ustası qui-gon jinn ve genç naboo kraliçesi amidala ile kesişmesine yol açtı. qui gon ve amidala, o sırada naboo’daki ticaret federasyonu işgalinden kaçmış ve umutsuzca coruscant’a ulaşmaya çalışıyordu. hasar görmüş gemilerine gereken parçaları kazanabilmek için, anakin boonta eve classic podyarışında yarışmaya karar verdi.
anakin yarışta, kurnaz ve hilekar dug yarışçı sebulba ile çekişti ve zorlu bir yarıştan sonra onu geçmeyi başardı. böylelikle, sadece gemi için gerekli olan parçaları değil, kendi özgürlüğünü de kazanmış oldu. o sırada nedimelerinden bir tanesinin kimliğini kullanan kraliçe amidala’nın da hayranlığını topladı. aralarındaki yaş farkına rağmen – amidala 14, kendisi ise 9 yaşındaydı- bir gün evlenecekleri kehanetinde bulundu ve ona karşı büyük bir bağlılık beslemeye başladı.
ne yazık ki, anakin annesinin özgürlüğünü kazanamamıştı. qui gon, ondaki inanılmaz güç potansiyelini sezmişti. üstelik anakin’in kan testleri, rekor sayıda midiklorian barındırdığını gösteriyordu. jedi eğitimine başlamak üzere qui gon’la tatooine’den ayrıldığında anakin, annesini geride bırakmak zorunda kaldı. onu yeni ve heyecanlı bir hayat beklemesine karşın, annesini düşünmekten kendini alamıyordu.
qui gon jinn, anakin’in eski bir kehanette bahsedilen ve güce dengeyi getirecek “seçilmiş olan” olduğuna inanıyordu. jedi konseyi ise, anakin’in eğitilmek için çok büyük ve geleceğinin belirsiz olduğunu öne sürerek, onu eğitmeye taraftar değildi.
anakin’in cesurca ticaret federasyon’unun droid kontrol gemisine girmesi ve naboo’nun özgürlüğüne kavuşmasından sonra konsey kararını değiştirdi ve obi wan kenobi’nin anakin’i padawan öğrencisi olarak eğitmesine karar verdi.
daha sonraki yıllarda, ikili arasında kuvvetli bir bağ doğdu. obi wan’ın dikkatli rehberliği altında, 20 yaşındaki anakin, kendine güvenen, sabırsız yaratılışlı ve macera sever bir genç haline geldi. düşünmeden hareket etmesi çoğu zaman obi wan’ın sabrını taşırıyordu ama usta ve öğrencisi yakın arkadaşlardı. bir çok açıdan, anakin, obi wan’ı asla sahip olmadığı baba figürü olarak kabul ediyordu.
anakin ve obi wan, cumhuriyeti tehdit eden ayrılıkçılar tarafından yapıldığı düşünülen suikast girişimlerinin hedefi olan ve artık naboo senatörü ünvanını taşıyan padme amidala’yı korumakla görevlendirildiler. bu anakin ve padme’nin 10 seneden beri birbirlerini ilk görüşleriydi. anakin, onu ayrıldıklarından beri hergün düşünmüştü fakat kafası daha önemli konularla meşgul olan padme, ona çok sıcak davranmıyordu. anakin’in aklı ise padme ve annesiyle ilgili düşüncelerle doluydu. eğitimine geç yaşta başladığı için jedi düzeni için gerekli olan duygusal kontrolü sağlayamıyordu.
amidala’yı naboo’ya götürmekle görevlendirildiğinde, anakin, artık duygularını saklayamaz hale gelmişti. gizli bir naboo göl evinde, sessizlik içinde geçirdikleri bir kaç gün boyunca, padme ve anakin arasındaki hisler derinleşmeye başladı. duygularına kapılma tehlikesi karşısında padme, pragmatik olmaya çalışarak, anakin’e ikisinin de daha büyük sorumlulukları olduğunu hatırlattı.
bu sırada anakin’in annesiyle ilgili kabusları artık dayanılmaz hale gelmişti. obi wan kenobi’nin emirlerine karşı gelerek, anakin, annesi shmi skywalker’ı aramak üzere tatooine’e geri döndü. padme de ona bu yolculukta eşlik ediyordu. tatooine’de anakin, annesinin cliegg lars adındaki bir çiftçi tarafından serbest bırakıldığını öğrendi. lars çiftliğini ziyaret ettiğinde ise, annesinin kum adamları tarafından saldırıya uğradığı ve bir aydır kayıp olduğu haberini aldı.
anakin, shmi’yi tusken’ların esiri olarak buldu. ama çok geç kalmıştı ve annesinin ölümüne tanık olmaktan başka bir şey yapamadı. üzüntüsü karanlık bir öfkeye dönüştü ve ışın kılıcıyla kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere bütün kampı katletti. bu bile öfkesini yatıştıramamıştı. tusken’lara karşı hala derin bir öfke hissediyordu. annesinin cesediyle lars çiftliğine döndü. gizlice padme’ye yaptıklarını itiraf etti. yaptıklarının utancı ve annesini kurtaramamanın üzüntüsüyle ağlarken padme onu yatıştırmaya çalıştı.
anakin’in annesine veda ettiği, küçük bir cenaze töreninden sonra, anakin ve padme, ayrılıkçılar tarafından esir alınan obi wan’ı kurtarmak üzere geonosis’e doğru yola çıktı. ikili gezegendeki droid fabrikasında yakalanarak, idamlarının gerçekleştirileceği arenada kenobi’nin yanında yerlerini aldılar. ölümle karşı karşıya kalmaları üzerine, padme, anakin’e olan aşkını itiraf etti.
jedilar ve padme, geonosisliler tarafından üzerlerine saldırtılan tehlikeli yaratıklardan kurtulmayı başardılar. bu sırada jedi güçleri yardımların yetişti ve tarihi klon savaşları böylece başlamış oldu.
obi wan ve anakin, ayrılıkçıların lideri kont dooku’yu durdurmak üzere, onunla yüzleştiler. obi wan’ın birlikte saldırmaları planına uymayan anakin, dooku’nun karanlık güç enerji ışınları yüzünden düellonun dışında kaldı. obi wan dooku ile tek başına karşılaştı. ama yaşlı jedi, kılıç konusundaki ustalığını göstererek obi wan’ı yaraladı. ölümcül darbeyi indirmek üzereyken, kendine gelen anakin, ona engel oldu. yine gücünü gösteren dooku, genç jedi’ın enerjisi ve yeteneğine rağmen, kolunu kesmeyi başardı. jediları mutlak bir ölümden, yoda’nın gelişi kurtardı.
anakin’in kolu, mekanik olarak yenilendikten sonra, senator amidala’yı naboo’ya geri götirmekle görevlendirildi. orda, gözlerden uzak bir köşede, ikili, yalnızca c-3po ve r2-d2’nun tanık olduğu bir serenomiyle evlendiler. bu evlilik, anakin’in yok oluşuna doğru giden adımlardan biriydi.
cumhuriyet’ten imparatorluğa geçiş döneminde, galaksi karmaşa ile sarsılırken, anakin gücün karanlık tarafına yenik düştü ve geçmişini geride bıraktı. şeytani imparator palpatine’in öğrencisi olarak, darth vader ismini aldı.
sabır ve barış ile ilgili jedi öğretilerine karşın, anakin klon savaşlarını becerilerini ve güçlerini sınayabileceği bir ortam olarak görüyor ve bundan zevk alıyordu. çatışmada kendini adeta canlı hissederken bir yandan da, inanılmaz güç potansiyelinin onore olduğunu düşünüyordu. kesin malubiyet alınacak durumlarda orduyu kurtarıp zaferi sağlayan anakin’in ta kendisiydi. cato neimoidia gibi gezegenlerde ki çatışmalar anakin ve obi-wan’ın efsanevi şöhretlerini daha da artırmıştı. cumhuriyet sınırları boyunca, bu iki jedi kahramanının hikayelerini birbirlerine anlatırdı insanlar. anakinin gücü ve cesur hareketleri ona "korkusuz kahraman" unvanını kazandırmıştı. skywalker galakside ünlü bir kişilik haline gelirken, jedi kuralları ile kendini muhafaza etmesi gerektiğini biliyor ve kendi için yapılan tezahüratlara pek karşılık veremiyordu.
tabii ki bu parlak hadiselerin yanında, savaş tüm zorluğuyla devam ediyordu. gün be gün ayrılıkçılar daha da saldırıyor ve anakin kendini jedi yeminleri ile kafese kapatılmış hissediyordu. o gece tusken köyünde ki yarattığı katliam sırasında aklına gelen düşünceler gibi karanlık düşüncelerini jedi arkadaşlarıyla paylaşamıyordu. anakin bu yolun daha çok güce açıldığını bildiği gibi, karanlık taraftan geçtiğini de biliyordu. bu düşüncelerini paylaşmaktan çekinmediği tek kişi, naboo’da ki günlerinden kalma dostu şansölye palpatine’di.
palpatine anakin’in kabiliyetlerini destekliyordu. birçok durumda anakin, kendisinden bir şey istemeyen tek kişinin palpatine olduğunu hissediyordu. sadece anakin’i olduğu gibi bırakıyordu ve çabaları ve kabiliyetleri için anakin’i yüreklendiriyordu. anakin’e sınırlar koymuyor veya ondan yardım istemiyordu.
anakin’in canını yakan başka bir şey de karısından uzun müddet ayrı kalmaktı. bazen haftalarca, hatta aylarca anakin’in padmè’yi göremediği olurdu. kendini mesleğine adamış bir senatör olarak padmè, savaş için endişeliydi, fakat onu asıl derinden meşgul eden şeyler tamamen kişiseldi. birbirlerinden 5 ay ayrı oldukları dış halka kuşatmaları, hem anakin hem de padmè için yürek yakıcı bir zamandı.
klon savaşları’nın son yıllarında, anakin ve obi-wan’ın dış halka’da bulundukları sırada şoke edici gelişmeler oldu. coruscant’a saldırılmıştı. hem anakin’in sevgili karısının bulunduğu gezegen hedef alınmış, hem de anakin’in yakın arkadaşı şansölye palpatine, general grievous tarafından kaçırılmıştı.
öfkeli bir kararlılıkla obi-wan, anakin ve emirlerinde bulunan cumhuriyet kuvvetlerini coruscant’a doğru yönelterek cumhuriyetin kalbini kurtarmak için harekete geçtiler. general grievous’un bayrak gemisine sızan, obi-wan ve anakin kesin tuzak olduğunu anladıkları halde ilerlemeyi sürdürdüler. gemide rehin tutulan palpatine’i bulan ikili, bir kez daha kont dooku ile yüzleşmek zorunda kaldı.
yapılan ışın kılıcı düellosunda, obi-wan, sith lordunun yaptığı telekinetik saldırı sonucunda bilincini kaybetti. anakin ise fonda ki palpatine’in saldırgan telkinleriyle gardını muhafaza etti ve en sonunda dooku’nun ellerini keserek, sith lordu’nu savunmasız bıraktı. palpatine’in ısrarlarıyla en sonunda sith lordu’nun kafasını keserek onu öldürdü. fakat bu hareketi yapar yapmaz, duymuş olduğu muazzam güce rağmen çok pişman oldu. bu sırada palpatine ise, dooku’nun canlı bırakılmak için fazla tehlikeli olduğunu söyleyerek anakin’in yüreğine su serpiyordu.
kenobi, skywalker ve palpatine daha sonra gemiden kaçmaya çalışırken general grievous’un droid askerleri tarafından yakalandılar. geminin güvertesine generalin önüne getirildiklerinde şaşırtıcı olarak sabretlemelerini söyleyen anakin’di. anakin’in güvenilir astromekanik droidi r2-d2, elektriksel bir parazit yaratarak anakin ve obi-wan’ın nöbetçileri etkisiz hale getirerek silahlarını yeniden almalarını sağladı.
grievous bu çatışmadan kaçmayı başardı, fakat bayrak gemisi daha fazla uçabilmek için çok hasarlıydı. gezegenin yerçekimi gemiyi atmosferden aşağı çekince, aşağı kadar pilotluk eden ve diğerlerini mutlak ölümden kurtaran anakin olmuştu. böylece bir kez daha bir kahraman olduğunu kanıtladı – palpatine’i kurtarmış, dooku’yu yenmiş ve sağ salim eve dönmüştü.
sonunda coruscant’ta anakin padmé’ye yeniden kavuştu. bu yeniden birleşme hem iyi hemde kötü oldu, çünkü padmé, anakin’e hamile olduğunu söyledi ve bu durum olayları sadece daha çok karıştırdı. bu yeni gelişmeyle artık ilişkilerini nasıl gizleyeceklerini düşünüyorlardı. anakin olumlu düşünmeye çalışsa da, öngörü olarak nitelendirdiği kabusları ona uykusuz geceler yaşatmaktaydı. sürekli, karısının doğum sırasında öldüğünü görüyordu.
bu ağır yüke ek olarak, genç anakin’in omuzlarında çok daha fazla yük vardı. kendini şansölye ve jedi konseyi arasında ki politik bir güç çekişmesinin tam ortasında bulmuştu. klon savaşları sırasında şansölye palpatine galaktik güvenlik adı altında sınırsız yetki kazanmıştı ve bu durum jedi konseyini git gide daha çok şüphelendiriyordu. palpatine’in yakın zamanda konseyi, şansölyenin ofisi için bir alet olarak kullanacağından şüpheleniyorlardı.
palpatine, anakin’e güveniyordu. bu arkadaşlıkları şansölyenin, skywalker’ı kişisel temsilcisi olarak jedi konseyi’ne atamasına sebebiyet verdi. normalde jedi konseyi böyle bir şeye izin vermezdi, fakat jedi’ların da bi planı vardı. anakin’i, şansölyenin hareketlerini gözlemek için kullanacaklardı. resmi kayıtlarda yer almayacak olsa da konsey, anakin’den palpatine üstünde casusluk yapmasını istiyordu. bunu kişisel olarak obi-wan gelip anakin’den istemişti.
anakin öfkeden deliye döndü. konsey hem böyle bir ihanete karışıyor, aynı zamanda bunu ahlaksızca bir biçimde anakin’den istiyor – üstelik bir de bunu obi-wan’a sordurtuyordu! skywalker’ı daha fazla sinirlendiren şey ise, kendisinin konseye alınması fakat jedi üstadlığı rütbesine yükseltilmemesiydi. bu anakin için büyük bir hakaretti. derinlerde biryerde anakin, bu vakti geçmiş tüm jedi üstadlarından daha güçlü olduğunu düşünüyordu. ayrıca palpatine’in de telkinleriyle, kendisinin gücünden korktuklarını düşünüyordu.
işte anakin’in kafasının böylesine karışık olduğu bir durumda, palpatine ona açıldı. galaksi opera evi’nde ki bir konuşma sırasında palpatine, anakin’e sith lordu bilge darth plegueis’in efsanesini anlattı. palpatine, bir sith lordu olan plagueis’in, başkalarının doğaya aykırı olarak nitelendireceği güçlerinin olduğunu söyledi. eski bir simyacı gibi plegueis, midi-chlorianlardan hayat enerjisi alarak, yaşam yaratabiliyor veya başkalarını ölümden kurtarabiliyordu. palpatine, bu gücün sith bilgisinde vaad edildiğini söylüyordu. padmè’yi kurtarmak için her şeyi yapmaya hazır olan anakin ise can kulağıyla dinliyordu.
sonunda anakin, palpatine’i bu bilgilerinden dolayı, uzun zamandır aradıkları sith lordu olmakla suçladı. şansölye ise anakin’i bu fikirden vazgeçirmek için hiçbir şey yapmadı. hatta tam tersine anakin’e karanlık tarafın vaad ettiği bu bilgileri öğretmeyi önerdi. palpatine, güç içinde kuralları, kaideleri ve sınırları olmayan bir yol vaad ediyordu anakin’e.
anakin şansölye’yi mace windu’ya rapor ederek jedi üstadının güvenini kazandı. windu’da bir grup jedi savaşçısıyla şansölyeyi tutuklamaya gitti, fakat anakin’in beraber gelmesine izin vermedi. kafa bulandırıcı düşünceleriyle yalnız kalan anakin, palpatine’in padmè’yi kurtarmak için tek şansı olduğunu düşünmeye başlamıştı. hızla şansölye’nin ofisine doğru giderek, windu’nun onu öldürmek üzere olduğunu gördü.
palpatine yardım isteyerek, mace’in bir hain olduğunu, ve jedi’ların cumhuriyet’in yönetimini ele geçirmek için kendisine tuzak kurduklarını söylüyordu. mace ise bunu inkar ediyor, ve palpatine’i hain olarak nitelendiriyordu. ve sadakatinin sınırlarını zorlayan bu kavganın ortasında anakin kendini dağılmış hissediyordu. işın kılıcını açtı, ve bu kavganın sonunu getirdi.
skywalker’ın kılıcı, windu’nun kolunu acımasızca kesip koparmıştı. gardı düşen mace, palpatine tarafından kolayca alt edildi. darth sidious olduğu açığa çıkan sith lordu, jedi üstadını bir sith yıldırımı bombardımanı ile öldürerek kırılmış camdan dışarı fırlattı. windu’nun cansız bedeni coruscant yüzeyine düşerek kayboldu.
mace windu’nun ölümüyle anakin, kendini karanlığın yoluna adadı. hemen darth sidious’un önünde eğilerek kendini sith’lerin hizmetkarı olarak kabul etti. memnun olan sidious, anakin’e darth vader ismini verdi. öğrencisine yeni güçler vaad eden sidious vader’a jedi tapınağını yok etme görevi verdi.
coruscant’da ki o dehşet verici gecede, darth vader jedi’ların en büyük korkusu oldu. bir bölük klon askeri ile tapınağın kalbine giren vader, gözleri sithlerin nefretiyle yanarak içeride ki herkesi öldürdü. o eski kahraman jedi şövalyesi tamamen karanlığa gömülmüştü ve içeride ki çocukları bile gözünü kırpmadan katlediyordu.
artık anakin skywalker yoktu. arkadaşlarının ve sevdiği kimselerin onu karanlığın yolundan geri döndürme çabalarına bile dayanamıyordu. darth vader olarak ayrılıkçılar’ın liderini öldürerek klon savşları’nın sonunu getirdi. eski ustası obi-wan kenobi mustafar gezegeninde, vader’in yarattığı bu yıkımı durdurmak için onunla bir ışın kılıcı düellosuna giriştiğinde, ölümcül yaralar aldı ve yok olmanın eşiğine yaklaştı.
yaşamını devam ettirebilmesi için vader’a sibernetik destekler ve modifikasyonlar takıldı. eski benliğini sonsuza dek yitirmiş gibi gözüken vader, imparator’un yeni düzeni’nin en korkulan üyesi haline geldi.
obi-wan, anakin’in oğlu luke skywalker’i jedi olarak eğitecek kadar uzun yaşadı. genç skywalker, babasını karanlık tarafın gölgesinden kurtarmak istiyordu. en sonunda luke, siyah zırhın derinliklerinde kalmış olan anakin’in iyi ruhunu açığa çıkarabildi, ve anakin, sidious’u öldürerek oğlunu kurtardı. fakat bu sırada ölümcül şekilde yaralanmıştı.
endor savaşı sırasında ölümyıldızı ii’nin içinde anakin skywalker ölmek üzereyken oğluna yaşam destek kaskını çıkarmasını, ve kendisini son bir defa gözleriyle görmek istediğini söyledi. oğlunun hayatını kurtarmış olan anakin, ruhunu karanlığın pençesinden kurtardı, ve güç ile bir oldu. ruhsal formuna ulaştığında anakin, obi-wan, ve yoda’nın kendisini beklemekte olduğunu gördü. merhamet ve benliksizlikle, anakin whills şamanlarının gizli bilgisini keşfetti, ve güç’ün içinde kendi benliğini muhafaza ederek ölümsüzlüğe ulaştı.
endor’da ki kutlamada anakin, yoda ve obi-wan’ın ruhsal formları, luke skywalker ve leia organa’yı seyretmekteydi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?