turkiye’de sagda solda damara adrenalin enjekte edilmesi ve butun dunyada (ayni burada oldugu gibi) neredeyse "moda" haline gelen milliyetcilikten irkcilik yaratma dalgasina kapilinmadan dusunulmesi gereken bir konudur.
adam gibi yorumlayabilmek icin turkiyeden oturup 3-5 tabloid gazeteden bilgi(!) almak yeterli degildir. bunun icin ya bati politikasinin nasil isledigi taninmali, yada avrupada 60 li yillarda yasanan ikinci nesil gocun 2000li yillarin bati dunyasina etkileri hakkinda kisisel bilgi sahibi olunmalidir.
bir universte ogrencisi olarak ben tabii ki bu kadar karmasik bir konuyu sosyopolitik acidan butun detaylariyla analiz edecek tecrube yada alt yapiya sahip degilim. ama uzun yurt disi hayatim ve az cok calisma alanima giren "bati politikasi yazisiz kurallari" sayesinde belki bu basliga "la bu avuna kodugumun avrupalilari"ndan farkli bir bakis getirebilirim.
birincisi almanya’da basta kimin oldugunu icelemek gerekir. tum dunyada gecerli olan bir politik kural vardir ki sag partilerin tabani populizm kurbanlaridir. sen cikip onlarin milliyetci yada dini goruslerini dogru bir sekilde somurdugun surece oylari arkandadir. su anda alman hukumetinin basindaki serefsiz bizim basimizdaki serefsizden dusunce ve yaklasim acisindan cok farkli degildir. her nasil bizim denyo "minareler sungumuz, camiler kislamiz" olucak diyebildiyse su anin almanya’sindaki irkci haraketlenme asla butun alman halkina mal edilemez.
ikinci bir soru isareti avrupa’daki turklerin ne halde olduklaridir. 2 yil almanya’da ve 2 yil hollanda’da yasamis biri olarak size duydugumu, okudugumu degil, gordugumu soyluyorum. 1960larin depresiv turkiyesinden "kacmak" icin her firsati degerlendiren, dusuk egitimli (yada egitimsiz) insan topluluklari. gittikleri yerle ilgili hicbir sey yapmamis, yillarca icinde bulunduklari sosyal devletin bir suru kaynagini somurmus insanlar. bu insanlarin toplumla aralarindaki sorun ise iletisimsizlikten kaynaklanmaktadir. adamlar ilgi duymamis, iclerinde bulunduklari sistemse onlari bulunduklari yerin yerel kurallarini ogrenmeye tesvik etmemistir. baska hicbir cikisi kalmayan bu buyuk gurup turk ellerindeki tek sey olan geleneklerine sarilmislardir. ama sarililan 60li yillarin turkiyesidir. su anda o ailelerden hicbiri turkiyede bir sehire uyum saglayamayacak durumda degildir.
peki bir turk almanca ogrenmek zorunda midir? evet, eger almanyada yasamaya devam etmek istiyorsa zorundadir. burada aldigi devlet yardimiyla 29 yasina gelmis bir adama hala doktora gittiginde neresinin agridigini anlatabilmesi icin ben 2 yillik hollandacamla yardim etmek zorunda kaliyorsam yanlis giden bir seyler vardir. ha yok ben bu "gavur" laflarini ogrenmem diyen her zaman kendi vataninin harika topraklarina geri donebilir.
avrupa iki yuzludur diyen herkeze bu konuda kicimla gulmek zorundayim. en azindan hollanda’da turklerin kendi televizyon kanallari vardir, turklerin kendi dillerinde egitim yaptiklari hem turk hem musluman okullari vardir, hollanda’da her gecen gun yeni camiler acilmaktadir, hollanda hukumeti hollanda ulkesinin icinde bir yere gelmek isteyen kimsenin onunu irki sebebiyle kesmemektedir. ve buna ragmen turkler bu ulkede sucun cogunlugunu kendi baslarina yurutmektedirler. o her firsatta bok attiginiz uyusturucu isinin iki "mantar" krali turktur. iki yuzlulugu birakirsak siz turkiyedeki azinliklara, rumlara, ermenilere, kurtlere kendi dillerinde egitim verme, kendi ulke capinda televizyon kanali vermeye hazir misiniz? degilseniz iki yuzlulugu batinin size actigi firsatlari kullanmakla yapiyorsunuz.
sag duyu temel noktadir. oturdugu yerden ahkam kesmek, ve hissettigi gazi hicbir seye dayandirmadan ortaya osurmak turkiyeyi 80 kusagina geri goturur.
koca dunyaya 6 milyar sigamadik ha...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?